Yarın sabah uyandığımda dizin biraz şişmişti. Yine de işe yürüyerek gittim. Arabam yoktu. Otobüse de binmek istemiyordum. İş yerine varınca herkesle selamlaştım ve mutfağa doğru yöneldim. Neden topalladığımı soran olmamıştı. Ayakta beklemeye başladım. Öylece yere bakıyordum ve içeriye birisinin girmesiyle kafamı kaldırdım. Bu Minghao'ydu. Bana baktı ve hemen gözlerini çevirdi. Bende dışarıya bakmaya başladım. Tam o sırada içeriye bağırarak Dk girdi,
— Yeni sipariş!
Dedi ve kağıdı masaya bıraktı. Oraya gittim ve ne olduğuna baktım. Ne olduğunu öğrenince yapmaya başladım.Oradan oraya gidiyordum ve topalladığım için yavaş yapıyordum. Dk içeriye baktı,
— Jun! Hâlâ bitmedi mi?
Diye sordu. Hayır anlamında kafamı salladım ve Dk yanıma koştu. Gülümseyerek,
— Yardım edeyim mi?
Diye sordu. Bende gülümsedim ve,
— Olur, Dk. Teşekkür ederim.
Dedim ve Dk ile yemeği yapmaya başladık. Ne gerekiyorsa ona söylüyordum o da bana getiriyordu. Bu yüzden daha kısa sürede işimiz bitti. Hepsini bir tepsiye koydum ve Dk'e uzattım. Gülümseyerek aldı ve mutfaktan çıktı. Bende yavaş yavaş onu takip ettim.Jeonghan ve Minghao konuşuyorlardı. Onlara kısa bir bakış attıktan sonra Joshua'nın yanına gittim. Joshua kaşlarını çatmış onları izliyordu. Gülerek,
— Korkma bence Jeonghan seni satmaz.
Dedim. Joshua da bana bakıp gülümsedi. Evet anlamında kafasını salladı.
— Peki, düne göre iyi misin?
Diye sordu. Dizime baktım ve,
— Yani, galiba.
Dedim. Müşteriler gelmeye devam ediyordu bu yüzden Joshua'nın yanından ayrıldım ve mutfağa geri döndüm. Dk'in yeniden gelmesini diledim ve dileğim gerçekleşti. Birlikte yemekleri yaptık. Akşama kadar böyle sürüp gitti.Restoran kapanıyordu, en son çıkan ben olmuştum. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Jeonghan ve Minghao ne konuşmuşlardı? Bu soruyla birlikte yolda yürüyordum. Birisinin adımı seslenmesiyle duraksadım. Arkama döndüm bu Minghao'ydu. Neden beni çağırmıştı? Bana bir daha görüşmek istemediğini söylemişti. Öylece durdum. Minghao da durdu. Bağırarak,
— İyi misin Jun?
Diye sordu. Aramızda bir kaç metre vardı. Onu cevapladım,
— İyiyim The8.
Dedim. Takma adını söylerken sesim titremişti. Yutkundum. Minghao sinirli bir şekilde yanıma geldi, kıyafetimin yakasını tutup beni kendisine çekti. Sinirle,
— Niye yalan söylüyorsun?! Topalladığını görmedim mi sanıyorsun?
Dedi. Kafamı eğdim. Suçlu hissetmiştim. Minghao beni kendisine çekti ve bana sarıldı. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yine de ona sarıldım. Dün benden nefret ediyordu, şimdi neden bana böyle davranıyordu? Kafamda bu soruyla öylece ona sarıldım.Yazar notu: elleri ellerime, gözleri gözlerime, saçları saçlarıma, karışan bir sen olsan 😩😩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLAROİD LOVE | Junhao
RomanceJeong: Çok yakışıyorsunuz!! Hao: Ne? Saçmalama! Biz arkadaşız. Jun: Evet, biz arkadaşız... (Angst) #Junhao