Jimin, Taehyung'un birsey demesine fırsat vermeden arkasını dönüp gitti. O görmese de Taehyung buna fena halde bozulmuştu fakat bozuntuya vermeden ellerini ceplerine atıp sınıftan çıktı.
Jimin okuldan çıktığında Jungkook'u kapının önünde beklerken gördü ve yanına doğru yürümeye başladı.
"Gidelim mi kook?"
"Gidelim gitmesine de bir sorun mu var Taehyung birsey mi dedi yoksa?"
"Boşver düzelir o."
"Pekala ne yiyelim, nereye gitmek istersin?"
"okulun arkasındaki hamburgerciye gidelim."
Jiminin bunu heyecanla söylemesi Jungkook'un hoşuna gitmiş olmalı ki ufak bir kahkaha atmıştı. Birlikte yürümeye devam ederken sohbetlerine devam ettiler.
"Hamburgeri cok seviyorsun galiba, seni bu kadar sevindirdigine göre."
"Bayılırım yaa ölürüm hamburger için."
"Bir hamburger olmak isteyeceğim aklıma gelmezdi."
Jungkook'un söylediği şey ile Jimin şaşkın gözlerle biran ona bakmış bulunsada daha sonra utanıp kafasını çevirmişti. Jungkook ise onu utandırmamak adına daha fazla yüzüne bakmiyordu. Yolun geri kalaninda sessizce devam ettiler ve sonunda hamburgerciye geldiler.
"Sen otur ben ikimiz için alıp geleyim, olur mu?"
"Olur olur ama bana big mac menü al kolam da büyük boy olsun."
"Tamamdır patron."
Jimin Jungkooka gulumsedikten sonra bir masaya oturmuştu. Jungkooku beklerken bir yandan da onunla Taehyung ile aralarında ne olduğunu sormak istiyordu. Annesi Jungkook'un akıl hastanesinde yattığını söylemişti Jimin bu olanları deli gibi merak etsede Jungkook ile henüz yeni yeni doğru düzgün konuşmaya baslamislarken bunu soramazdi tabii aslında taehyung ile konuşmasi daha mantıklıydı ama Jungkook yüzünden araları limoniydi.
"Ben geldiim, ne düşünüyorsun bakalım dalmissin."
"Hosgeldin. Hiic öyle dalmışım yani bisey düşünmüyordum. Teşekkür ederim bu arada."
"Afiyet olsun soğutma."
"Jungkook, bana birden bu kadar iyi davranmani gerçekten anlayamıyorum."
"Biliyorum, ben olsam bende inanamazdim. Ama söylediklerimde samimiyim Jimin, cidden."
"İyi davranmani anlasam bile benden nefret ederken bir anda benimle flort aşamasına geçme isteğin garip geliyor."
" Ne yalan söyleyeyim bu bana bile garip geliyor jimjim. "
" Jimjim ne be kedi ismi gibi kkk. "
" Bence sana gayet yakışıyor kkk. "
İkili uzun bir süre hem yemek yiyip hem sohbet ederken kahkahaları mekanı dolduruyordu.
" Jungkook sana birsey sormak istiyorum. "
" Seni dinliyorum. "
" Taehyung ile aranızda ne var, yani geçmişten beri olanlardan bahsediyorum. "
Jimin, ona bu soruyu sorduktan sonra Jungkook'un endiselendigini farketmisti.
"Birsey yok, sadece cocukluk arkadaşıydik ama suan birbirimizden hoşlanmıyoruz o kadar."
"Baska birsey yok yani, öyle mi?"
"Yok, ne olabilir ki."
"İyi madem."
"Sahile inelim mi biraz, konuşuruz hem."
"Olur inelim de okul Ne olacak? "
"Sınıf grubuna mesaj atmışlar az önce öğleden sonraki ders iptal olmuş o yüzden akşama kadar benimlesin."
"Seninle miyim? Pardon bana sordun mu acaba?"
"Sormadım çünkü sende istiyorsun."
"Ha eminsin yani."
"Eminim Jimjim naz yapma güzelim."
Jungkook, jimini kolunun altına alarak yürümeye devam ederken Jimin güzelim lafını henüz atlatamamisti üstüne birde Jungkook'un kolunun altına girince domates gibi kizarmisti utançtan Jungkook da farkında olmalıydi ki gülümsüyordu.
" Gel şu banka oturalım."
Bank'a oturduklarında Jimin sadece sahili izliyordu Jungkook ise gözünü kırpmadan Jimini izliyordu. Sessizliğin sonunda Jimin heyecanla jungkooka martılari göstermek için dönünce göz göze gelmişlerdi.
"Sen beni mi izliyordun?"
"Evet."
"Ben sahil değilim, manzara sağ tarafta bak."
"Benim manzaram yanımda oturuyor başka manzara tanımam."
Jungkook jimini utandırmayi hobi edinmiş gibi sürekli ve bilincli bunu yapıyordu.
"Utanmam hoşuna gidiyor değil mi."
"Aslına bakarsan baştan aşağı hosuma gidiyorsun ama ekstra olarak utanmanda hosuma gidiyor evet."
İkili uzun süre birbirlerini izlerken bir anda gülmeye başladılar.
"Neden gülüyorsun?"
"Sen gülüyorsun diye kkkk"
"Aksam oldu seni evine bırakayım istersen."
"Zahmet olmasın."
"Saçmalama hadi gidelim."
lambaların aydınlattığı loş sokakta birlikte yururlerken Jungkook Jimin'e temas etmekten kacinmiyordu tabii. Jiminin de bu durumdan şikayetçi gibi bir hali de yoktu gerci. Uzun bi sure sessizlik hakim olurken çoktan eve gelmişlerdi bile.
"Tesekkur ederim Kook, güzel bir gündü."
"Ben teşekkür ederim Jimin, yine tekrarlayalım olur mu?"
Jimin gülerek Jungkooku kafasıyla onayladığında Jungkook ona gülümseyerek karşılık vermişti. Daha sonra ise beklenmedik birsey oldu. Jimin Jungkook'u yanağından öptü ve Jungkook'un tek laf söylemesine izin vermeden içeri kaçtı. Jungkook ise şaşkın bir halde arkasından bakakaldı ama hoşuna gittiğini de inkar edemezdi.
JİMİNİN AĞZINDAN:
Ayyy resmen öptüm çocuğu süpürge gibi vakumladim yanağını napicam ben nasıl bakicam yarın yüzüne Rezil oldum Allah kahretmesin beni.
"Yarın Kook bunu kesin yüzüme vuracak ne bok yiceksem."
"Neyse korkunun ecele faydası yok demişler."
Jimin üstünü çıkartıp yatağına girdiğinde aklından bugün yaşadıkları ve Jungkook çıkmıyordu ona güvenmek istiyordu ama kafasını karıştıran çok şey vardı. Onu neden opmustu bunu bile bilmiyordu ya da biliyordu da kendine itiraf edemiyordu kim bilir. Sonunda düşünmekten vazgeçip yatmaya karar verdiğinde telefonuna bir mesaj gelmişti. Jimin telefonunu açtığında gördüğü mesaj ile anlık şoka uğramıştı.
Bilinmeyen numara: Sera'nın katili burnunun dibindeyken hala görememiş olmana ne demeli jimjim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBLIVION
Fanfiction"-Önüne baksana aptal!" -"Ö-Özür d-d-dilerim birdaha olmaz." -Olamaz zaten. Aksi halde, neler yapabileceğimi biliyorsun değil mi civcivim." Park Jimin Seoul Lisesin de Güzel Sanatlar bölümünde okuyordu. Jimin öğretmenlerinin gözdesi ve okul birincis...