Omega -Kısım 1-

122 7 68
                                    

Yazım Tarihi: 15/01/2024

Yayımlanma Tarihi: 01/03/2024

Heyyo!

Uzun bir sürenin ardından hepinize merhabalar!

Elimde çok az hazır bölümle 3. kitaba başlıyorum :) Aslında bir 10 bölüm kadar biriktirdikten sonra paylaşmaya başlayacaktım ama bir kere 1 Mart demiş bulundum :) Eğer yetişmezse elimden geldiği kadar hızlı bir şekilde yayınlama gününde paylaşmaya çalışacağım.

Eğer giriş kısmını okuduysanız, bölümleri çarşamba-cumartesi günleri yayınlayacağımı da hatırlıyor olmalısınız. Sadece bu ilk hafta hariç, diğer haftalarda bu kurala uyarak paylaşım yapacağım.

Bu bölümde, dizide geçen bazı sahneler yazılmamıştır.

Yazar Notu: Şovun orijinal karakterleri hariç, geriye kalanlar temsilidir.

---------------------------------------------------

3. Şahıs bakış açısından:

Scott McCall, hızla ormanda koşarak kız arkadaşının evine doğru ilerledi.

Evet, hâlâ kız arkadaşıydı Allison. Babası her ne kadar ikisini basmış olsa da, Belgrave'de olanlardan sonra kendisine karşı biraz iyi niyet beslediğini düşünüyordu.

Sonuçta, o iyi bir adamdı.

Arabaların, çitlerin üzerinden atlayarak basit bir taklayla kızın odasının camından içeri girdi. "Ne kadar zamanımız var?"

Allison onun ceketinin yakalarını tuttu. "Bir saatliğine yoklar."

~

Hazel'ın bakış açısından:

"Daha iyi misin?" diyerek gülümseyip, hastane yatağında yatan Lydia'nın elini tutuyorum.

"En azından 1 ay boyunca komada kalmış gibi hissetmiyorum artık." başımızda bekleyen babasına kısa bir bakış attıktan sonra bana döndü, "Peki, senin bu ani değişimin sebebi ne?"

Gülümserken kaşlarımı çatıyorum. "Anlamadım?"

"Beni duydun." kaşlarını imalı bir şekilde kaldırdı. "Bu kıyafetler, bu takılar, aniden gelen özgüven."

Bakışlarımı odada gezdirmeye başladığımda şaşkın bir nefes alarak omzuma hafifçe vurdu. "Yoksa sevgilin mi var?" gözlerini kıstı "Sonunda itiraf etti mi?"

"Kim?" başımı iki yana salladım, "Kim bana itiraf etti?"

"Stiles..." bir tepki vermediğimi fark ederek devam etti. "Sana söylemedi mi?"

"Stiles bana ne söylemedi mi?" sahte bir şaşkınlık ifadesi yaparak ellerimi dudaklarıma götürüyorum, "Stiles benden mi hoşlanıyormuş?"

"Siz çıkıyorsunuz, değil mi?"

"Hayır..." ellerimi iki yana sallasam da dudaklarımı birbirine bastırdım gülmemek için.

"Pekâlâ... anladım, demek çıkmıyorsunuz...." yüzü, sözlerinden farklı bir şekilde gülümsediğinde dediğime inanmadığını anlıyorum. Yine de düzeltmek istemeyerek sessiz kaldım. Lydia hastane yatağında oturmaya çalışırken yüzünü buruşturdu.

"Duş için yardım ister misin?" babası hızla ona doğru bir adım attığında, elini kaldırarak onu durduruyor.

"Dört yaşında olsaydım, belki." ayağa kalkarak babasının yanına gittiğinde devam etti, "Ve hâlâ köpük banyosu yapıyor olsaydım."

Dream 0.2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin