2: Okulumun en güzel yeri merdiven arasıdır.

914 3 0
                                    


İki saat kimya ile güne başlamak belki de bir sayısal öğrencisi için çok eğlenceli veya basit sanılabilir fakat bizzat kendimden biliyorum ki öyle değil. Sadece kimya için sayısal seçmemeyi en az yüz kere düşünmüşümdür. Kimya dersleri bitince kızlarla kantine gittik. Bizim okulun kantini gerçekten çok güzeldi, kantini için gelen bazı arkadaşlarım bile var, restorant gibi. Burcu "Ben sıcak çikolata alıcam, siz masa bulun. İsteyen varsa gelsin." diyince hemen peşinden fırladım. Normalde evde olsam sıcak çikolata içmezdim bile ama dediğim gibi okulun kantini gerçekten çok güzeldi, karşı konulamazdı resmen. Burcu'yla sıraya geçtik, ilk teneffüste genelde kantin çok kalabalık oluyordu. "Kerem'le nasıl gidiyor?" dedi Burcu. Ben de ona "Can'la nasıl gidiyor kanka?" dedim ve güldük. Burcu benim en yakın arkadaşımdı, ikimizin de iyi giden ilişkisi var ve sevgililerimiz birbirinden nefret ediyor. Evet nefret  çok güçlü bir duygu ama gerçekten ediyorlar. Kerem, Can'dan dolayı benim Burcu'yla görüşmemi bile istemiyor. Tabiki böyle bir şeyi söylemeye götü yemez ama ne zaman Burcu'yla dışarıdayken beni arasa geçiştirip telefonu kapamaya çalışıyor. Ancak bu tür saçma çabalar Burcu'yla benim ilişkimi asla bozamaz. Burcu bir anda "Kanka çok acıktım ben amk, sabah aceleyle evden çıkmamız gerekti, salak Can'ı uyandıramıyorum sabahları." dedi. Şok olmuş gözlerle Burcu'ya bakınca bana anlatmadığı bazı şeyler olduğunu o da fark etti ve heyecanlı bir şekilde anlatmaya başladı. "Bak kanka biz cuma okul çıkışı sinema yaptık ya, saat baya geç olmuştu, annem de zaten Can'la sevgili olduğumu biliyor. Ben en az yarım saat anneme ağladım Can'da kalabilir miyim diye. İlk hayır falan dedi sonra böyle sanki pişmanmış gibi sesler çıkarmaya başladı ve kızım git haftasonumu gelme pazartesi de beraber gidin okula dedi." Bunları Burcu'nun annesinin söyleme imkanı yoktu, duyduğum şoktan dolayı bayılcaktım resmen. "Kanka şaka mı yapıyosun, bi de korunmayı unutma kızım des-" derken lafımı sevgi dolu sözleriyle "Kim diyo sana korunmayı unutma?" Kerem kesti. Kolunu bana atmayı planladığını havadaki kolundan anladım, hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama bir yandan da benim onu asla aldatmayacağımı bilirdi. "Aşkım bana demedi tabiki kimse, Burcu'nun annesi Burcu'ya demiş." Burcu kolumu dürttü. "Yani o da dememiş, başka bi şey demiş ben de ona şaşırdım bari böyle de deseymiş diye, yoksa benlik bir şey yok." dedim gerçekten masum bir salaklıkla. "Can seni de mi sikti yoksa Burcu?" diyince artık gitme vaktinin geldiğini anladım. Burcu'ya özür dilemek ve görüşürüz demek için kafa salladım ve o da bana geri sıkıntı yok ve görüşürüz demek için kafasını salladı. Bu kızı gerçekten çok seviyorum! Kantinden çıkarken kızlara selam vermeyi unutucak derecede hızlı yürüyorduk. Kerem'e yetişmek için üç büyük adım attım ve durması için koluna yapıştım "Nereye gidiyoruz Kerem, neden bu kadar hızlı yürüyorsun?" Kerem elimden kurtulup kolunu omzuma attı "Seni özledim. Bugün okulda müdür yokmuş biliyo musun? Evimize gidip mi seni yememi istersin yoksa hemen burda, boş bir sınıfta mı?" dedi. Evimiz demesine mi yoksa beni yemeyi düşündüğü için koşturduğuna mı bilmiyorum ama içim acayip güzel olmuştu, her yerimde, GERÇEKTEN her yerimde bir şeyler hissediyordum. Yüzümü öpmek için ona doğru kaldırdım ve o da tatlı ve aynı zamanda acayip sexy gülümsemesiyle eğilip sadece yanağımı öptü. Ben şaşkınlık içinde donup kalmışken o boynuma doğru daha çok eğilip fısıltılı bir ses tonuyla "Cevabını vermen gerekiyor güzelim, istediğim cevabı vermeden seni öpmeyeceğim." dedi. Bu çocuk beni delirtiyordu. O yüzden delirtme sırası şimdi bendeydi. Parmak ucuna kalkıp kulağına doğru "O zaman ben mutlulukla okulda kalıyorum." dedim ve Kerem'in yüzüne bakmadan arkamı dönüp sınıfa doğru yürümeye başladım. Neden böyle bir şeyin içine girdim bilmiyorum ama okuldaydık ve o beni bu şekilde azdıramazdı. Sınıfa girip sırama oturdum ve Kerem'in yanıma gelmesini bekledim fakat gelmedi. Sıra arkadaşım Buse yanıma oturdu ve o sırada zil çaldı Kerem'in de sınıfına gittiğini düşünmeye başladım. Ders tarihti ve daha sadece on beş dakikası geçmişti ama sanki dört gün gibi hissettirmişti. Tuvalete gitmek için Özcan Hoca'dan izin aldım ve koşarak kendimi sınıftan attım. Tuvalete doğru yürürken birisi kolumu tutup kendine doğru çekti. O anda çok korktum ama üçüncü saniyeden Kerem olduğunu anlayıp rahatladım. Neden beni çekiştiriyordu bilmiyordum, gel dese de giderdim aslında.  Merdiven arasına kadar beni arkasından sürükledi. "Neden geldik buraya?" diye sordum sanki nedenini bilmiyormuş gibi. Kerem bir şey demeyerek soğuk bir ifadeyle merdivenlere yürüyüp iki basamak çıktı ve üçüncü basamağa oturdu. Eliyle gel işareti yaptı, işte bundan bahsediyorum bunu yapamaz bana okulda, bende yavaşça yanına oturmak için yürüdüm ama o kolumdan tutup -yine- beni bacaklarının arasına çekti. Yüzünü görmem için kafamı aşağı eğdim ve bana derin gözlerle baktı, ağzında da çarpık bir gülümseme vardı. "Neye gülüyorsun aşkım?" dedim. "Etrafta kimse yok, bana aşkım dediğine göre de diğer tenefüste dediğin şeyler sadece beni azdırmak içindi ve gerçekten de amacına ulaştın." dedi. Bu sefer benim yüzümde saçma bir gülümseme vardı. Aslında gülmemem gerekiyordu, her an birisi gelip -bu herhangi biri olabilir, bir ilkokul öğrencisi bile- bizi Kerem'in eli benim eteğimin altına doğru giderken ve yumuşak bir şekilde bacaklarımı öperken  görebilirdi. Boşuna demiyorum, gerçekten gülmemem gerekiyordu ama çok azmıştım ve Kerem'in bacaklarımı öpmesi, elini kilotumun üstünde gezdirmesi hiç yardımcı olmuyordu. Ağzımdan "Ah, aşkım ya birisi gelirse, yakalanmaktan korkmuyorum musun? Müdür de yokmuş zaten, eve gidelim." dedim ama o sırada elim çoktan Kerem'in saçlarına, başım iste arkaya düşmüştü. Açık olan ağzımdan nefes alıyordum -burnumdan almak şu an yeterli gelmiyordu- ve nefes seslerimin çoğu inleme gibi çıkıyordu. "Aferin aşkım, sen tetikte kal tamam mı? Ben seni bağırtacak kadar hızlı ve sert boşaltırken birisi gelirse uslu bir kız ol ve kesinlikle azgınlığından dolayı boşvermeden bana hemen haber ver." derken elini kilotumun üstünden tam doğru yere bastırdı ve ağzımdan yüksek bir inleme çıktı. Dudakları elinin yerini alınca geriye kalan son beyin hücremle bugün etek değil de pantolon giymeyi diledim ama Kerem kilotumu kaydırıp öpmeye devam edince sonuncu hücrem de öldü. "Ah evet, ahh Kerem. Aşkım eve gidelim of ahhh. Ah lütfen içime sok, parmaklarını sok lütfen Kerem, iki parmağını, lütfen yalvarım ahh." diye yüksek sesle inlemeye başladım. Kerem etiğimi tuttuğu elinin parmaklarını sesim daha az çıksın diye ağzıma soktu ve geri çekildi "Sessiz ol, biri gelirse okul atılırız anladın mı güzel kızım? Eve de gidicez, seni evde de boşaltıcam şu anda seni bekletmek istemiyorum. Ve yalvarmaya devam et, sana evde yapıcaklarım hakkında manyak fikirler veriyorsun." diyip yalamaya devam etti ama bu sefer dilini içime soktu. O kadar azmıştım ki ağzımdaki parmaklarını yalamaya başladım. Ben parmaklarını yalamaya başlayınca Kerem inleyip eliyle ağzımda git gel yapmaya başladı. Eliye ağzımı sikiyordu ve bu beni gerçekten de olmaması gerektiği kadar çok azdırıyordu. Bacaklarımın titremesi gittikçe arttı ve üst kattaki merdivenlerden sesler gelmeye başladı. Adrenalinle beraber Kerem daha sesli inleme ve hareket etmeye başladı. Benim de sesim giderek artıyordu ve artık dayanamayıp yüzüne boşaldım. Kerem bütün her şeyimi yaladı, kalanları da beraber sildik. "Bir daha asla okulda bana böyle bir şey yapma." dedim. Bu "lütfen her gün yapalım" demenin bir farklı şekliydi. "Aşağıda inlerken bana hiç bir daha asla yapmak istemiyormuş gibi gelmedi, inlemelerin farklı şeyler söylüyordu sanki." dedi sınıflarımızdan eşyalarımızı almaya giderken. "Sana geçmeden biraz turlayıp kahve mi alsak, sabah bi şey içemedik?" dedim konuyu değiştirmek için. Kerem kendi sınıfına geçerken "Olur güzelim, ders bitince arabanın yanına gelirsin." dedi ve gitti. Ben sınıfa girmedem saate baktım, dersin bitmesine beş dakika kalmıştı. Hocaya neden yirmi dakikadır olmadığım hakkında ne diyiceğimi ve daha da önemlisi Kerem'in nasıl elini kulunu sallayarak sınıfa girdiğini düşündüm. Gerçi kendisi profesyonel bir yalancıydı. Sakince sınıfa girdim ve sırama oturdum, Özcan Hoca yüzüme bakıp sadece gülünce rahatladım ve Buse'ye müdürün okuda olmadığını ve Keremlere geçiceğimi söyledim.



Biri Duyucak Sessiz Ol | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin