Medya-Ayy ağlıyorlar işte :(
Bu bölüm Levent'in geçmişine dalış yapıyoruz
Çok güldüğüne aldanmamak gerek...
Keyifli okumalar
İlk iş Levent'in evine gittim.Yoktu.Nerde bulabilirdim onu?Kimsesi yoktu.Arzu babasını aradığında,orada olmadığını da öğrenmiştik.Kaldırımda öylece durmuş,ne yapacağımı düşünüyordum.Arasam açmıyordu,mesaj atsam olmuyordu.Çıldırmak üzereydim.
"Geç kalma,yarın olacak cenaze töreni.Tam vaktinde orada ol" diyerek biri geçti yanımdan.Tabi ya!
...
Arzu'dan Levent'in annesinin mezarının nerede olduğunu öğrendiğim gibi mezarlıkta aldım soluğu
Mezarlıkta Levent'e bakınıyordum ki,onu gördüm.Allah'ım!!Mezarın üzerine yatmıştı,gözleri kapalıydı,saçları dağınık.Yanağında,yaşlardan izler vardı hafif.Ağlamak istiyordum,onun bu haliyle haykırarak ağlamak istiyordum.Bir adam ne kadar yara alabilirdi.Bir adam vardı karşımda,bitkin,solgun.Derin nefeslerinden hissediliyordu çaresiz yorgunluğunu.Elleri çamur içindeydi.Arkasında abisinin mezarı vardı ama ona arkasını bilerek dönmüş gibiydi.O gülen adam,gözlerinde bir cenaze taşıyormuş ta görememişim meğer.İşte kendimden utandığım andı.Onu nasıl görmemiştim,yarasını nasıl hissedememiştim.Canım yanıyordu ama biliyordum o benden kat be kat fazla yanıyordu.Bir can alınmıştı ondan,belki de erken vakitte kaybetmişti.Usulca koluna dokundum
"Levent" Uyanmamıştı
"Levent!" deyip,biraz kolunu sarstığımda diğer eliyle bileğime sıkıca yapıştı ve gözlerini.Bu gözler!Saf bir yabanilik vardı gözlerinde.Sanki annesi ile arasına girmişim gibi nefret doluydu.Ben olduğumu anladığından belki,biraz daha yumuşadı ama hala sertti.Bileğimi bıraktı ve gözleri kapattı
"Git" dedi sertçe
"Gitmem" dediğimde açtı yine gözlerini.Kalktı ayağa,bileğimden tuttu ve beni sürüklemeye başladı.Yüzüme baktı.Bileğimi çekiştirmeye başladı
"Gitmeyeceğim" Bileğimden sertçe itti ama düşmedim.Bunlarla yıkılacak değildim
"GİTT LANN GİT!!İSTEMİYORUM Seni.Git!!!!" diye bağırdığında usulca ona yaklaştım
"Levent,senin acın benim acımdır"
"Yalnız kalmam lazım,annemle kalmam lazım.Onu ölüm yıldönümünü unuttum ben!!Senin yüzünden,onu unuttum Asya"
"İsteyerek yapmadığına eminim"
"GİT" dedi keskin bir tonda
"Gitmiyorum"
"O zaman burada kal,gelme yanıma.Sana...sana zarar veririm" dediğimde sakinleşmesinden istifada elimi alnına götürdüm.Ateş gibi yanıyordu
"Sen hasta olmuşsun"
"Hiçbir şeyim yok" deyip mezara gitti ve uzandı
...
Asya onu buradan götüremeyeceğini anladığından en yakın markete koştu ve havlu aldı.Sonra etrafında gördüğü bir lokantadan da,oradan rica ile aldığı bir kovaya su doldurdu ve soluğu tekrar mezarlıkta aldı.Aslında korkardı mezarlıktan ama ne garip şimdi korku hissetmiyordu.Aşktandı,aşktı bu.Levent o haldeyken ne korkusundan bahsedebilirdi ki.Korkudan öte aşk vurmuştu yüreğini.O Levent adlı bir sandalda bulmuştu kendini,uçsuz bir denizin ortasında.Onunla salınıyordu,sular onları nereye götürürse oraya.Fırtınayı da bilirdi Asya,bu yolda fırtına ile savaşılması gerektiğini de kazımıştı aklına.Ama kabuldü be...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYYY BENİ SEVME
Hài hướcBir kadın deli dolu...Herkes korktuğunda cesur olabilecek ya da herkes cesurken korkabilecek bir zıtlıkta.Kızıl saçları onun asiliğinin simgesi...Hayatta en sevmediği şey zengin züppe-babadan torpilliler... Aşksa onun için "ayol gönül çırpıntısı işt...