Satıcı İtalya

219 20 135
                                    

Alman İmparatorluğu yolda masum masum yürürken yakalandığı İtalyan İmparatorluğu'nun yanında dikilmiş onun zerre kadar ilgisini çekmeyen bir konuşmayı dinliyordu. Karşısındaki kadın ise sanki geçmişte en iyi arkadaşlarmış gibi neşeli neşeli bir şeyler anlatıyordu.

"Hayır artık ben gitsem mi İtalya-?"

"Ah neden, bir işin mi var?"

"Ee evet.."

Alman İmparatorluğu o an buradan kurtulmak için her türlü yalanı uydurabileceğini düşündü.

"Ah anladım, o halde gel sarılayım."

"A ne- hiç gerek yo-"

Alman İmparatorluğu cümlesini bitiremeden İtalyan İmparatorluğu ona sarılmış ve başını onun göğsünü yaslamıştı.Alman İmparatorluğu anında onun tatlı parfümünün kokusunu almıştı.

"Eh-"

Alman İmparatorluğu bir süre öyle orada durduktan sonra bir elini onun omzuna koydu ve başka bir tarafa bakmaya başladı. İtalyan İmparatorluğu daha sonra başını ona çevirip gülümsedi ve yanağından öptükten sonra oradan hızla ayrıldı. Alman İmparatorluğu, yanağında kalan İtalyan'nın ruj izinden bir haber bir şekilde ne oluyor gibisinden onun arkasından bakakalmıştı.

"..."

Alman İmparatorluğu bir süre etrafa kimse var mı diye baktıktan sonra hızla geri dönüp eve gitmeye başladı. En son geri geldiğinde kapıyı çaldı ve sabırsızlıkla beklemeye başladı. En son Osmanlı gelip kapıyı açtığı zaman ise içeriye atlayıp derim bir nefes verdi.

"A, Alman-? Ne oldu?"

"Eh- hiç.."

"Ehh-.."

Alman İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu'na dönünce Osmanlı, adamın yanağındaki pembe lekeyi gördü ve kaşlarını kaldırdı.

"Şey, Alman sen neredeydin?"

"Hm? E- dışarıda, yürüyüşe gitmiştim-"

"Hmm.. Anladım."

Osmanlı yüzü düşmüş bir şekilde gitmek için arkasını döneceği sırada Avusturya-Macaristan oraya gelip onlara baktı.

"Ne kokuyor burası?"

"Nasıl yani?"

Avusturya biraz etrafa baktıktan sonra Almana yaklaştı ve onun gömleğinin yakasını tutup kendine çekti ve kokladı. Daha sonra geri çekilince yanağını gördü.

"Alman ya sen kadın parfümü kullanmaya başladın, ki senden beklerim, ya da dışarı yürümeye değil başka birine yürümeye gidiyorsun."

"Avusturya ne saçmalıyorsun?"

"Kadın parfümü kokuyorsun Alman."

"Ne?"

Alman gömleğin tutup yakasını kokladı ve sonra Avusturya'ya baktı

"Aynı zamanda yanağını damgalamışlar."

"Yanağımı?"

Alman bu sefer de elini yanağına götür diye ve çekince pembeleşen parmaklarını görüp iç çekti.

"Ah... Bu şey-"

"Ney?"

Alman İmparatorluğu köşede sessizce duran Osmanlı'ya bir baktı ve sonra tekrar Avusturya'ya döndü.

"İtalya"

"İtalya? Hangi İtalya?"

"Avusturya kaç tane İtalya tanıyorsun?"

"Ha şey- Osmanlı'nın adaları hediye ettiği mi?"

Osmanlı bir an Avusturya'ya baktı;

"Onu o şekilde hatırlamasanız-?"

"Eh-"

"Evet Avusturya, o İtalya."

Avusturya kaşlarını çattı.

"Daha güzel bir insan yok muydu?"

"A ne-? Avusturya ne diyorsun yolda gördüm onu."

"Yolda gördüğün insan neden seni öpüyor?"

"Nereden bileyim zor geldim buraya sanki çok seviyorum onu."

"Bence o seviyor"

Alman İmparatorluğu sesin geldiği Osmanlı'ya baktı.

"Eh, umursamayacağım sanırım-"

"Hmmm"

"En iyisi ben yüzümü yıkayayım-"

"Bence sen direkt dul al, o koku kalmasın."

Alman İmparatorluğu, Avusturya'yı başını ile onayladı ve içeri girip oradan banyoya girdi. Avusturya ise daha sonra Osmanlı'ya dönüp kolunu onun omzuna attı.

"Boşver takma kafana, hadii"

"Neyi?"

Avusturya, Osmanlı'ya bir bakış attı ama bozuntuya vermedi ve onu sürüklemeye başladı.

"Bulgaristan bekliyor aa, hadi"

Osmanlı bunun üzerine hafifçe gülümsedi ve Avusturya'nın kendisini sürüklemesine izin verdi.

(Kötü değil bence, 476 kelime)

☦ 𝐎𝐩𝐢𝐚 ☦︎〢 𝐀𝐟𝐭𝐞𝐫𝐥𝐢𝐟𝐞 𝐀𝐔〢𝐂𝐇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin