16 ❛special chapter ❜

184 14 1
                                    

chapter: 16
topic: minsung

[special prose chapter 8]birinci perde;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[special prose chapter 8]
birinci perde;

"Evet!! İşte! Nasılım?" Hyunjin ve Felix çocuk gibi sırt çantaları ve üzerlerine koydukları birkaç ıvır zıvırla hoplayıp zıplarken Chan onları enselerinden yakaladı.

"Hemen bırakın o üstünüzde ki şeyleri. Kamp daha yarın. Sizin aksinize bazıları gerçekten bir şeylere kafa yoruyor, onların kafasında tıngırtı yapmayın!" Chan, kargaşadan dolayı çok sinirlendiğinden, Hyunjin'e her zamanki şeyleri söylemeyi umursamasa da diğer Felix'e biraz ileri gittiğini düşünmüştü. Ta ki ona baktığında gözlerinde hiç görmediği ışıltıları fark edene kadar.

"Ş-şey pardon Felix." deyip ensesini bıraktı. Gözlerini Felix'ten ayırmayarak diğer elinde ki Hyunjin'in ensesine vurup ondan da kurtuldu. Chan mahcup bir tavırla oradan ayrılıp çadır malzemelerini çantalara yerleştiren Jeongin ve Seungmin'in yanına giderken, Felix kendini silkeleyip Minho'nun yanına çömeldi.

"Felix, ne oldu?" Minho boğazını temizleyip Felix'e soru sorduğunda, Felix Minho'nun elinde ki listeyi incelemekle meşguldü.

"Hiiç."

"Ah doğru, seni daha önce hiç Chan tam anlamıyla azarlamamıştı değil mi? Ondan mı sarsıldın?" Felix bir cevap vermek için ağzını araladı ama uygun kelimeleri bulamadığında susmakla yetindi. Minho çok üstüne gitmeyip boğazında acıyla yutkundu ve diğerlerini süzmeye başladı.

Daha önce okul gezisinde kamp yapmışlardı, ama bu sefer Jeongin'in amcasının dağ evine yakın güzel kamplık bir alanda kamp yapmayı düşünüyorlardı. Kamp fikri bir anda çıkmış, gelişmişti. Herkes heyecanla oradan oraya koştururken, Minho ayağa kalkıp balkona çıktı.

İçeride ardı ardına kesilmeyen öksürüklerini tutup dışarıda bıraktığında, soğuk havayla akan burnu kızardı. İlkbaharın ortalarında, okulun kapanmasının sonlarına doğru, acaba hastalanacak kadar düşmüş müyüm diye sorarken omzuna bir el dokundu.

"Minho? Ne yapıyorsun öyle?" Jisung tatlı tatlı sorup Minho'nun yanına geçti, balkon demirlerine ellerini koyup Minho'nun omzuna yaslandı. Minho da Jisung'u omzundan tutup boynuna daha çok bastırdı.

Ertesi gün geldiğinde, sabah Hyunjin herkesi bağırarak uyandırırken, her sabah olduğu gibi Minho'nun bulunduğu odaya daha gürültüyle girdi. Mal mal bağırıp durduğunda diğer oda arkadaşlarından tepki alırken, herhalde harbi rage geliyor diye korkan Hyunjin, kapının arkasına saklandı. Ama hareket etmeyen Minho'yla kafası karışmıştı.

Kamp eşyalarının arasında bulduğu oltayla Minho'nun yatağına ilerleyen Hyunjin'e, yurtta kimse dikkat etmiyordu çünkü onun bu hallerine alışmışlardı. Yataktan belirli bir uzaklıkta, dikkatle, oltanın ucunu uyuyan Minho'ya değdirdi. Ürküp geri kaçtığında, Minho'nun hareket etmediğini görüp daha emin bir şekilde oltayla Minho'yu dürttü.

ketıl 𖥦 skz.✦ ࣪ .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin