Üstümdeki kıyafetlerimle biraz rahatsız olsam da değiştirmeden yatmıştım.
Bu sabah alarmdan önce kalktığım için küçük bir kutlama dansı yaptıktan sonra üzerimi değiştirmek için yine giysi odama koştum üzerime beyaz bir kazak giyip altıma da siyah bir etek giydikten sonra kolye taktım .
Bolca vaktim olduğu için saçlarımı önden iki tane ince örgü örgü yaptıktan sonra gerisi düzleştirip saldım, zamanım olduğu için iyi bir kahvaltı hazırlamaya koyuldum hazırladıktan sonra güzelce masaya yerleştirip elimi yıkadım ve yemeye koyuldum.
yemeyi bitirdiğimde ellerimi yıkayıp hemen çıktım .Namjoon kapıda yoktu aynı zamanda arabası da yerinde değildi. Açıkçası şüphelenmiştim çünkü Namjoon hiç böyle yapmazdı. yürüyerek gitmeye karar verdim . Çok yoruldum fakat boş verip iş yerine girdim. İçeriye girer girmez Namjoon yanıma gelip "anlaşılan uykuyu seviyorsun" nedeni açıktı saat 9 gibi geldiğim evde şuan saatin 11.48 olduğunu gördüm .sadece utandığım için başımı yere eğdim. Namjoon elini sırtıma koyup sıvazladığında ona baktım "seni uyandıracaktım fakat kıyamadım" diyerek sırtımı sıvazlamaya devam etti.
Üstüme garson kıyafetlerimi giyip etrafta göz gezdirdiğimde yine o çarptı gözüme . Yine göz-göze geldiğimizde yeni bir şey çizdiğini gördüm. Biri beni çağırdığın da göz temasını kesip onun yanına gittim . Siparişlerini alıp kasaya götürdüğümde. Bu sefer minjun çağırdı beni yanına gidip " her zaman ki gibi mi?" diye sorduğum da şaşırmış görünüyordu minik bir sırıtışla ona bakarken " gözlem yeteneğin güzelmiş ve evet her zamanki gibi" hemen koşarak kasaya aldıklarımı gösterdim ve tepsiye yerleştirip minjun un yanına gittim.
Elimdekileri masaya bıraktığımda " afiyet olsun" diyerek masadan ayrılacaktım ki duyduğum sesle arkama döndüm "dün anlattığın şeyin devamını getirecektin ya hani" o an aklıma dün ki yaşananlar gelmişti ve yanına oturup anlatmaya başladım "evet doğru, ben aslında zaten bir baleciydim. Aylar önce bir yarışmaya katıldım ve finale kaldım. Karşımdaki yarışmacı bir erkekti aynı puanları almıştık. Olaylar gelişti ve aynı takıma düştük. Onunla gerçekten yakın arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm içimde ona karşı bir his vardı. Beklenen gün geldi ve çocuk bana çıkma teklifi etti."
Soluklandım ve devam ettim.
"benimle çıkar mısın? diye sorduğun da evet dedim. Gerçekten mutluluktan ölüyordum. Onu gerçekten sevmiştim fakat o beni gurubumuza yeni gelen bir kızla aldattı. Bundan dolayı ailemi şehrimi ve geleceğim için parlak olan kariyerimi-"
"SEO-YEON!" telaşla arkama döndüğümde Namjoon bizi görmüştü. Hemen ayağa kalkıp "özür dilerim" dedim. Korku tüm vücudumu sararken birde bunu önceden yapmış olduğum geç kalmayla birlikte daha da korkmuştum Minjun da ayağa kalkıp "ona siparişlerimi vermesi için ben oturmasını istedim yani benim isteğim ile oturdu " diyerek beni savundu ardından Namjoon kafasını sallayıp beni yanıma gelmem için eliyle işaret yaptı. Bende onu takip ettim "cidden işlerinde çok dikkatsizsin bunu babana ileteceğim " ahh... tanrım neden hep böyle olmak zorundaydı "ö-özür dilerim... bir daha olmayacak" diyerek yine başımı öne eğdim "ben burayı bırakmak istemiyorum bu benim yeniden doğmam için bir şans eğer babama söylersen ben buradan gitmek zorunda kala bilirim ama ben istemiyorum" tepkisini merak ettiği için yüzüne baktığımda "tamam... ama bir daha olursa iletirim ve bilirsin sözlerimin ikilenmesini istemem" son sözünü yine kulağıma eğilip söylemişti vücudum kas-katı kesilmişken "şimdi işine dön" demesiyle daha da kızmaması için dediğini yapıp kasaya geri döndüm ve tepsileri alıp dediği yerlere götürmeye koyuldum.
...
sonunda yine sırtım ortadan ikiye ayrılmasına yakınken son olarak hesabı vermek için minjunun masasına gittim ve hesabı masanın üstüne bırakmış ve gitmişti hemen yanında da bir şey gördüm 1 dakika benim resmim mi o? hemen elime alıp arkasına baktığımda 'bunu sana hediye etmek istedim senin kadar güzel olmasa da çizdim işte... ' yüzümde minik bir tebessümle kağıdı alıp çantama bırakmak için çantamın yanına gittim ve bükülmemesi için güzelce yerleştirip yeniden o masaya gittim ve bardak ve tabakları alıp kasaya götürdüm. Mesaim bittiği için hemen koşup üstümü değiştirdim çantamı da alıp yürüyerek eve gidecektim ki minjunu gördüm onun yanına koşup "merhaba" elimi havaya kaldırıp salladım . Minjun bana dönüp aynı şekilde "merhaba" dediğinde "çizdiğin resim için teşekkür ederim" bana 'önemli değil' anlamında ellerini salladığında "nereye gidiyorsun" diye sordu konu açmaya çalıştığından emindim "eve gidiyorum " diyerek cevapladım onu " istersen... bende geleyim mi?" onu onaylamak adına başımı aşağı yukarıya doğru salladım . Elini boynuma doladığında garip hissetsem de hoşuma gitmişti. ahh... tanrım niye bu kadar yakışıklı olmak zorundaydı?
...
Eve sonunda gelmiştik eve girince sabah Namjoon'un bana söylediği 'cumartesi günü iş yerimiz için güzel bir parti vereceğiz' dediği aklıma geldi bende hemen Minjun'a dönüp "bu cumartesi parti vereceğiz gelmek ister misin?" sorduğum soruyla afallamış olsa da pek belli etmemeye çalışarak "olur" söylediği cümleyle sevinerek boynuna sarıldım. afallamanın üstüne bir afallama daha eklenince yerinden hiç kıpırdamamıştı "neyse görüşürüz" diyerek sarılmayı kestiğimde elimi yine sallayarak evime girdim kapıyı kapatır kapatmaz dizlerimi büküp bugün olanları düşünürken içim huzurla doluyordu. Kendimi koltuğa bırakıp telefonda gezindikten sonra geç olduğu için yatmaya karar verdim fakat erindiğim için bir tane yorgan alıp koltukta uyudum...
___________________________________________________________________________
tadaaaaaa bir bölüm sonu daha yine size içtenlikle teşekkür edip sizi sevdiğimizi buradan iletmek istiyoruz :)
seo-yeon