Puspa

123 7 0
                                    

"Bizler terk edilmişleriz, yalnızlığa ve zûlme düşürülmüşleriz.

Bizler masumuz, bizler onurluyuz. Biz mazlumun yanındayız, zalimin karşısındayız. Güneş bizi aydınlatmasa da, biz mazlumu ışığımızla aydınlatacağız... Çünkü bizler bunun için seçildik! Bu köhne hayat, hastalıklı yaşam, karanlık sokaklar.. Bu zorlukların üstesinden geldikçe, daha çok güçleneceğiz..."

Alkış ile ıslık sesleri yükselmeye ve ortamdaki adrenalin hat safaya çıkmaya başladığı vakit, hikâye anlatıcısı adam elini aşağı yukarı hareket ettirerek kalabalığı susturdu.

"Dinleyin dostlarım, dinleyin! Daha yeni başlıyoruz!"

Vücut dilini bir şey anlatırken en iyi şekilde kullanan birisini dinlerken hiç sıkılmazsınız. En azından, Kaveh öyle düşünüyordu. Onun için estetik ve güzellik önemliydi, ön plandaydı.

"Bundan yaklaşık 150 yıl öncesine dayanıyor halkımızın çektiği bu sefalet.."

Tam ortasında durduğu meyhanede kart oynayanlar kartlarını masanın üzerine bırakmış, konuşanlar suspus olmuş ve herkes pür dikkat anlatıcı Liu Su'yu dinliyordu.

"Bir varlıklı medeniyete doğar saçları yakut rengi kız çocuğu,

derler ki; doğduğundan beri bir laneti vardır."

"Kız büyür en iyi şartlarda, çabalar iyi bir varis olabilmek için. 5 yaşına bastığında, kardeşi Neela gelir dünyaya."

"Teyvat'a büyük bir bereket getirir Neela. Doğduğu sene ekinler daha fazla olgunlaşır, üretim artar, toprak verimlileşir.

Laal'ın doğduğu sene ise, Teyvat, yaşar geniş çaplı bir kayıp. Salgın çıkar ortaya ve mâl olur yüz binlerin canına.

Laal, bir lanet edasıyla çökmüştür Teyvat'ın üzerine, der halk.

Bu durumun farkında olan büyük kız kardeşin içini büyük bir kıskançlık ve öfke kaplar. İçten içe kardeşinin ölmesini diler.

Laal'a kıyasla, Neela, ablasına hep büyük bir hayranlık duyar ve onun gibi olmak ister. Elbette ablasının ona karşı olan bu kötücül duygularından bihaberdir..."

"Laal 25 yaşına bastığında, halk büyük bir yoksulluk ve açlık çekmeye başlar. Her şey istediği gibi ilerlediği için keyfi yerinde olan Laal, planını devreye sokma kararı alır.

Kanunlara göre, durum şudur: "Eğer halk, açlık ve sefalet ile mücadele etmeye başlarsa, iki yönetici de birbirleriyle ölümüne savaşır ve kazanan tüm Teyvat'a hükmeder." "

"Tch, tam bir saçmalık." diye tısladı Diluc yüzünü buruşturarak.

"Bu kanunun yazılmasındaki sebep, ikili yahut çoklu yönetimden ötürü otoritesi zayıflayan krallık eski gücünü kaybettiğinden tek bir yöneticiye ihtiyaç duyar."

"Laal ise bu kanunu kötüye kullanacaktır. Yıllardır içinde yanan ateşi söndürebilmesi için gereken tek şey kardeşi Neela'yı öldürmektir.

O olay yaşandığı gün, Neela sadece 20 yaşındadır... Fakat bu Laal'ı durdurmaz, onunla vahşice ölümüne savaşır ve Neela'yı oracıkta öldürür. Asıl olaylar, Neela'nın ölümünden sonra başlar...

Neela'nın halkı, Laal'ın emri altındayken çok acı çeker. Kimi kardeşlerimiz daha fazla dayanamazlar ve ölürler. İçindeki büyük yangın son hızla devam eden Laal'ı durdurabilecek hiçbir şey yoktur.

Ta ki o güne kadar! Tanrılar tarafından bahşedilmiş olan Neela'nın ruhu yeryüzüne iner ve kardeşi Laal'ı sonu gelmeyecek olan bir yok oluşa sokar.

Ruhunun son hüzmeleri ayrılmadan önce, halkına bir talebi vardır: "Halkımız Laal ve yeryüzü vatandaşlarıyla daima rekabet edecek ve onlara sonsuz bir kin besleyecektir. Çünkü onlar bunu hak ederler, en kötüsünü.""

Coşkulu, sarhoş kalabalıktan sesler yükseldi ve anlatıcı Liu Su, etrafa defalarca eğilerek teşekkür etti.

Alhaitham muzip bir biçimde güldü. Kendi kendine fısıldadı. "Siz midribler- beni hiç şaşırtmıyorsunuz." Dedi. Ardından son bir yudum almak üzere bardağına uzandı, tezgâha çarptı ve meyhaneden ayrılmak adına ayağa kalktı.

"Hey," Dedi bir ses, arkasındaki sarışına aitti. "eğer vaktin olursa.. ben çoğunlukla buralardayım, bilirsin."

"Evet?" Kafasını eğdi Alhaitham.

"Neela aşkına, ne demek istediğimi biliyorsun."

Alhaitham Kaveh'e doğru yaklaştı ve kulağına eğildi. "Cuma akşamı, Puspa kafede, saat 10." Sesi kulağına ipeğimsi bir yumuşaklıkta gelirken hafifçe titredi Kaveh.

Geri çekildi ve yürümeye devam ederken konuştu. "Gecikirsen beni orada bulamayabilirsin." Demesiyle meyhaneden çıkması bir oldu.

Kaveh bayağıdır böyle bir deneyim yaşamamıştı. Uzunca bir süre arkasından bakakaldıktan sonra Diluc sayesinde kendine gelmeyi başardı.

"Yeni bir tane daha başarısız flört?" Güldü.

"Ah, elbette hayır. Aslında birbirimizi tanıma fırsatımız olmadı. Hem.. Bence o kadar da kötü başlamadık, ne dersin?"

Bardağı rafa koyduktan sonra yavaşça Kaveh'e doğru döndü. "Kaveh,"

"onun bir seçilmiş olduğunu ikimizde biliyoruz."

Kaveh bu cevabı bekliyordu, sıkıntılı bir şekilde nefes verdi ve aşağıdan Diluc'a baktı. "Yani?"

"Yani, ne? O lanet olası bir yeryüzü insanı ve sen ona âşık olmayı planlıyorsun, öyle mi?"

"Âşık olmayı planlıyor değilim, şu sıralar gönlüm çok boş kaldı sadece. Hem... aşka engel olamayacak bir çok şey var, bazı istisnai durumlar... Bir saniye, senin beni desteklemen gerekiyordu dostum!"

"Doğrusunu söylemek gerekirse, umrumda değil."

Kaveh kırmızı gözlerini devirdi. "Bazen dayanılmazsın."

"Teşekkür ederim."

-

"Ve sonra gitti! İnanabiliyor musunuz?! Böyle bir tokadı en son Dori'nin beni dolandırmasıyla yemiştim!"

Lacivert saçlı, beyaz tenli genç adam geveze arkadaşına bıkkın bir bakış gönderdi.

"Kaveh, yeni flörtlerinle ne yaşadığını gerçekten merak etmiyorum." Saçıyla aynı renk tüylü kulakları iki yana eğildi.

"Ve Anubis yine Heydari'yi yerle bir eder!" Esmer tenli olan, Cyno, elindeki kartı masaya vurdu ve hiddetle ayağa kalktı.

"Haha, çarşamba gecesi kim kimi yerle bir etti acaba." Elindeki desteye bakarken kıs kıs güldü Kaveh.

"O gün modumda değildim tamam mı? Tanrım, sikeyim."

Ellerini savurdu. "Hop hop, tamam, sakin ol. Bir şey demedim varsay."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Midrib | KavethamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin