Teyvat'ın Kanunu

185 17 17
                                    

Pekâlâ, pekâlâ..

Dürüst konuşmak gerekirse birisinden çabuk etkilenen biri değilim.

Ya da belki de.. öyleyim.

Lanet olsun hadi ama! Karşımda bu derece etkileyici birisi varken nasıl etkilenmeyebilirim ki! Adı üstünde, etkileyici!

Aslında, onu daha önce Meleklerin Pay'ında hiç görmedim. Buranın sürekli müşterisiyim ve eğer onu önceden görmüş olsaydım.. Ah, aynı tür romantik hava yine hâkim olurdu sanırım.

Tekrardan düşününce.. onu kasaba ve çevresinde de görmedim. Giyiniş tarzı sosyetik ve temiz. İnanın bana dünyaya bir Ragnvindr olarak gelseniz bile bu denli sosyetik giyinmezsiniz, en azından burada, yer altında.

Gri parlak saçları var; yer yer soluk yeşil bukleler ile boyanmış. Kâküllerinden biri daha uzun ve bir gözünü kapatıyor. Kirpikleri uzun, bu açıdan bakınca yanaklarına düşüyor. Oldukça keskin bakışları var. Kulaklarına doğru çekilmiş gözleri, bir kediyi andırıyor şekliyle. İrisleri mavi, içlerine turuncular serpilmiş biçimde.

Burnu hokka ve hafif kızarık, havanın soğukluğundan olmalı. Kulaklarını kapatan cihaz benzeri bir şey var, bir kulaklık olsa gerek.

Pembe dudaklarında biraz dolgunluk var, yüzüyle belli bir orantı içerisinde ve bu harika bir simetri yaratıyor. Bu yüzü işleyen ressam çok uğraşmış olmalı.

Yüzünden aşağı indiğinizde, adem elmasını ve onu kapatan giydiği siyah sıfır kollu tişörtün boynu ile karşılaşıyorsunuz.

Biraz daha aşağıda ise.. Düzenli egzersiz ve fitliğin belirtileri olan büyük göğüsler ve karın kasları var. Bu sıkı tişörtün içerisindeyken vücudunun her kıvrımı görülüyordu.

İnce ve kavisli beli, omzundaki gamzeleri, büyük kalçası.. Bakmaya doyamıyorum.

Bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki kafasını çevirmeden yandan bir bakış attı. Sırıttım ve elimi çeneme yasladım.

Şarabını yudumlarken adem elmasının yukarı aşağı ritmik hareket edişi büyüleyiciydi. Bu adam baştan aşağı bir sanat eseriydi. Bir adım atmalıydım ya da eve zonklayan aletimle bir başıma yürümeliydim.

Onunla yatmayı planlamıyorum.

"Buralarda yenisin sanırım."

Elinde tuttuğu bardağı döndürürken sıvınında onunla birlikte dönüşü izledim. Soruma bir süre cevap gelmeyince gerçekten de batırmış olabileceğim ihtimalini verdim.

Şarap dolu bardağımı elime aldım ve onunkine yaklaştırdım. Dikkatini çekmiş olacak ki, bana baktı ve kulaklığında bir düğmeye basmasıyla "klik" sesini çıkardı.

"Bir şey mi söyledin?"

Güldüm. "Buralarda diyorum, yenisin sanırım."

"Ah, bir sohbet mi başlatmaya çalışıyorsun?"

"Uhm- uh.. Belki?"

Kollarını birbirine doladı ve gözlerini kapatıp nefes verir bir şekilde güldü.

El sıkışmak amacıyla elimi uzattım. "A-adım Kaveh," Kahretsin, sesim titremişti. "Heydari olarak da bilinirim."

Oturuşunu benden yöne doğrulttu. "Oh? Sevgili Heydari ile tanışmak ne büyük zevk."

"Beni tanıyor musun!?"

"Ne yazık ki hayır."

"Benimle alay ediyorsun." Kaşlarım çatıldı.

Midrib | KavethamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin