0.2

190 20 38
                                    

"Jisung, lütfen!"

"Hyung."

"Ya benden bir yaş büyüksün, sana hyung dememe ne gerek var?!"

"Jeongin, elimin tersiyle çarpacağım şimdi 2.80 yatacaksın yerde!"

"Nolur yani çalıştırsan?! Benim için çok önemli bu!"

"Bunu neden yapayım?"

"Ne istersen yapacağım!"

"Ne istersem mi?"

"Evet hyung, ne istersen."

"Pandalı yastığını alırım."

"Of ya! İyi, tamam."

"Dersten sonra kapalı sahada ol."

"Tamaaam~"

Jeongin uzaklaşırken Jisung ise derin nefes aldı. Şu çocuğun asla ısrarı çekilmiyordu. Kuzeni olmasına rağmen bazen öldüresi geliyordu.

Bugün tek dersi vardı. Ona girip eve geçmeyi düşünüyordu ancak yapışkan bir kuzeni varken bu mümkün değildi. Kıyafeti bugün pekte uygun değildi ancak pandalı yastığını almak için bunu yapabilirdi.

Doğruca sınıfına geçip her zamanki yerine oturdu. Beklediğinin aksine bugün tek oturmuştu. 'Aptal ergenler' diye geçirdi içinden. Minho, iki sıra önünde oturmuş, aptal arkadaşlarıyla konuşuyordu. Ne konuştukları duyulmasa da rahatsız edici kahkahaları gayet net duyuluyordu. Arada arkadaşlarından biri Jisung'a bakıp duruyordu ancak bunu o görmüyordu. Başını sıraya koymuş şekilde dersi bekliyordu.

Çok bekletmeden hocaları gelmiş ve hızlıca derse başlamıştı. Ders boyu not alıp tamamen dersine odaklanmıştı. Verimli bir dersti ona göre.

Yaklaşık bir saatlik dersten sonra hoca dersini bitirmişti. Herkes sınıftan çıkarken Jisung hepsinin çıkmasını beklercesine yavaşça toparlandı.

"İnsafsız güzel." Minho, ona yaklaşırken sırıttı. Çantasını tek omzuna atmış, tamamen serseri gibi konuşmuştu. Gerçi Jisung zaten öyle olduğunu düşünüyordu.

"Bari bana baksaydın." Jisung'un çene altına parmağını koyup kafasını kaldırdı.
"Hasret kaldığım iğrenircesine bakan gözlerini bana sunduğun için teşekkür ederim."

"Siktir git." Jisung tıslarcasına konuşmuştu. Minho, onun sesini ilk defa duyduğundan sırıttı. "Sesin de senin gibi. İnsafsız ama güzel."

Jisung, Minho'nun eline vurup kalktı yerinden. Doğruca kapıya ilerlerken adımları seriydi. Yeri inletircesine sağlam basıyordu ve arkasında bıraktığı çocuğun ona sırıtarak baktığını göremeyecek kadar öfkeliydi.

"Aptalın tekiyle geldiğim hale bak." Kendi kendine mırıldanırken elindeki kaykayıyla spor salonuna yöneldi. İçerisi boştu, bir tek kuzeni vardı. Onu görünce gülen çocuğa karşılık yapmacık güldü. Burada her an yakalanabileceklerini biliyordu ve onu fena halde tedirgin etmişti bu durum.

Aşağı inmiş ve oynamaya, daha doğrusu onu öğretmeye başlamıştı. Gerçi Jeongin gayet iyi oynuyordu ancak telaşlı bir çocuktu. Sıkı bir antrenman yapmak istemiş, bu konuda ise Jisung'a gelmişti.

Ufak bir maç gibi yapacaklarında Jisung iyice mooda girmişti. Altındaki sıfır kolluyu düşünmeden hırkasını çıkarıp kenara fırlattı. İkisi kıyasıya bir maça başladılar. İkisi de fazlasıyla güzel oynuyordu ve neredeyse başa baş gidiyorlardı.

Jisung'un son sayısıydı. Bunu atarsa kazanacaktı. Servis kullanmak için yerini aldı ve sırıttı. Saçları terden alnına yapışmış, tişörtü bedeniyle bütünleştiğinden karın kasları ile incecik beli gözler önüne serilmişti. Sırıtması ile de fena halde seksi bir görüntü sunmuştu.

Run Kitty -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin