Jisung, aşırı sinirliydi. Hızla spor salonuna girerken içeride insanların olabileceğini bile düşünmemişti. Antrenman yapan basketbolcular hışımla içeri giren gence baktılar. Jisung ise bunu umursayamayacak kadar öfkeliydi. Hızla merdivenlerden aşağı inmiş, Minho'ya doğru ilerlemişti. Minho ise doğruca ona bakıyordu. Yaklaştığında omuzlarından sertçe itti.
"Hop!" Minho'nun arkadaşları Jisung'a doğru adım atmak için yeltense de Minho hepsini durdurdu.
"Dokunmayın. Bırakalım da insafsız güzel sinirini çıkarsın." Minho sırıtarak ona baktığında Jisung'un gözlerinden ateş çıkıyordu. Belki de gözünün hiç bir şeyi göremeyecek hale geldiği ilk seferdi.
"Boşalt burayı!" Jisung, yüksek sesle bağırdı. Bu sırada ise gözleri karşısında sırıtan çocuktan hiç ayrılmamıştı. Minho'nun baş hareketiyle uzaklaştılar. Şimdi ise koskoca spor salonunda ikisi tek kalmıştı.
"Buyur, neye sinirlendin bu kadar?"
"Derdin ne benimle?!"
"Ne diyorsun Jisung?"
"Benimle derdin ne ADİ HERİF?!"
"Oww, bayağı sinirliyiz desene. Bu sefer ne yapmışım?"
"Minho benimle oynama!"
"Ne yaptığımı söylesen keşke, hm?"
"Bütün üniversite de fotoğrafım dolanıyor! Ne yaptığını cidden bilmiyor musun? Aaa, pardon! Herkese karşı böyle olduğundan, bana ne yaptığını unutmuş olabilirsin! Kusura bakma düşünemedim!"
Minho'nun sinirleri iyice geriliyordu ancak sakin kalmaya çalışıyordu. "Ne saçmalıyorsun?"
"Çok hoşuna gitti mi bari? Eğlendin mi güzelce?!"
"Jisung, ben bir bok yapmadım."
"O yüzden sahada sadece üçümüzün olduğu günkü fotoğraflarım milletin elinde, değil mi?!"
"Ne?"
"Sana ilk ve son kez söyleyeceğim." Minho'yu sinirle duvara itti. "Ben senin sürtüğün olmayacağım! Git, diğerleriyle yatıp kalkmaya devam et. Beni rahat bırak!"
"Jisung, bunları dediğine pişman ettiririm. Ne dediğini bilmiyorsun, dikkat et. Tehlikeli sularda yüzüyorsun."
"Neye pişman edeceksin? Bak çok merak ettim."
"Sürtüğüm olmanı istemiyorum."
"Ne istiyorsun o zaman benden?!"
"Benim olmanı. Sürtük olarak değil, Jisung olarak."
Jisung bunu beklemiyordu. Dediğiyle kalmıştı. Kendine şu an bozuntuya vermemesi gerektiğini hatırlattı ve hızla toparladı. Yerdeki topu alıp doğruca Minho'ya fırlattı.
"Ahh!" Minho, iki büklüm oldu. "İnsafsız güzel, çocuğum olmayacak senin yüzünden!"
Minho'nun kıvranışlarını görmek Jisung'u gülümsetti. Yavaşça ona yaklaştı ve Minho'nun aletinin üzerine elini koydu.
"Burası mı acıyor?" Jisung sırıtarak sordu. Minho önce bu arsız tavıra şaşırsa da sırıttı. Jisung'un ince bileğini kavrayarak kendine sürttü.
"Ah, evet burası acıyor."
"Hmm, böyle yapınca da acıyor mu?" Hafifçe okşarken elinin altındaki sertliği hissedebiliyordu. Bu fena halde hoşuna gidiyordu.
"Um, Jisung-ah. Sevdiğinde azalıyor ağrısı, biraz daha sevsene." Minho sırtını duvara yasladı ve ince bileğinden yönlendirdi.
Jisung, bu haline sırıttı. Kulağına eğildi ve avcundaki büyüklüğü sıktı. "Muhtaç gözükürken de inanılmazmışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Run Kitty -MinSung-
FanfictionSosyal anksiyetesi yüzünden herkesten uzak duran Jisung, Minho yüzünden popüler olmak durumunda kalır. Seme - Minho Uke - Jisung