8

15 1 3
                                    

Saat geç olmaya başlamıştı iyice. Ve havalar burada aşırı soğuk. Yorganıma sarılmam bile beni ısıtmıyordu. Hemşireler bile kat kat giyinmişken, bizler hastanenin verdiği kıyafetlerle kalıyorduk. Bu bir tür ceza olmalı, çünkü hava inanılmaz derece de soğuktu.

Ateşim sabahtsn beri düşmedi. Hala sabahki kadar berbat hissediyordum. Üstelik havalar daha da soğuyunca daha kötü oldum. Bedenimi ve aklımı bir türlü terk etmeyen, o his ve sesler her tarafımı sardı.

Boğazımı sıkan eller varmış gibi hissediyordum. Sesimi soluğumu kesmeyi hedef almış gibiydi bu eller. Fakat bu elleri göremiyordum. Hissedebiliyordum sadece.
Kulaklarımda çınlayan ses ise başımın ağrısını çoğaltıyordu. O ses, annemin sesiydi. Gayet emindim. Ama dediklerinden hiç mi hiç anlam çıkaramıyordum. Karışıktı herşey.

Her şey yeteri kadar kötüye gitmemiş gibi midem bulanmaya başlamıştı şimdi. Kendi kendimi oyalamaya çalıştım. Başka şeylere odaklanmaya çalıştım. Fakat gücüm yetersiz kaldı. Midemin ağrısı şiddetlenirken ağzımın içi ısınıyordu iyice.
Bu belirtinin ardından kusacağımı anlayarak lavaboya koştum.

Elimi yüzümü, buz kesen suyla yıkadıktan sonra kızarmış ten ve dağınık saçlarla çıktım banyodan. Çıktığımda yoongi'yi elindeki yemek tepsisini bırakırken görünce aralanmış dudaklarımı kapattım.

Tepsiyi bırakırken bana bir saniyeliğine bakıp yutkunmuştu. Ardından geri çekilerek odanın kapısını kilitledi.

Saat'e döndüğümde saat 19.46 idi. Bunca saat nasıl bu halimle öylece yatabildiğimi kendime sormak istesem de cevabını bulabileceğimi düşünmüyordum.

Yatağıma oturdum. Örtümü kendime çektim tekrar. Ardından tepsiyi kucağıma alarak yemeğe baktım öylece. Yemek te biraz pilav, sebze çorbası ve su vardı.
Bu hastanede kısa bir süre yattım. Evet!

Ama yediğim öğünler çoğunlukla çorba ve ekmekten ibaret olurdu. Su ise, ilaçlarla beraber getirilirdi.

Çorbayla dolu kaşığı pilav tabağına götürüp kaşığın ucuyla biraz pilav aldım. Ve ağızıma attım. Her zamanki yemeklere göre ne gariptir ki daha lezzetliydi. Normalde hepimiz biliriz: hastane yemekleri tatsız tuzsuzdur. Fakat bu seferki cidden güzeldi. Tabaklarımı bir hışımla yedikten sonra tepsiyi masaya bırakıp öylece yatağıma uzandım. Hava hâlâ soğuktu aslında, ama bir nebze de olsa yediklerim içimi ısıtmıştı.

Camı izledim uzunca.
Nedense bu yediklerim, anneannemin yemeklerine çok benzer geldi bana.
Annem çok çalışırdı. Bu yüzdendir ki: fazla yemek yaptığı söylenemezdi. Denerdi boş zamanlarında. Ama pek güzel olmazdı doğrusu. Bende anneanneme sığınırdım hep. Evdeki o bağırış çağırış seslerinden uzak kalmak için ona sığınırdım. Her daim beni korudu kolladı. Keşke şimdide koruyup kollasa.

O zamanlar babam, anneannemde kalmamdan pek hoşnut olmazdı. Bir çok kez anneannemin kapısına gelerek beni almak için zorlardı. Bazenleri, acımaz vururdu da. Ama o beni korudu. Ona olan minnetimi asla ödeyemem. Ne yapsam yapayım. Asla!

Bu aralar pek bir yazasım yoktu.
Sonra chance'e gelen yorumları görünce koşup geldim.
Görüşmek üzere🤟

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fear | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin