6-Kendine Düşman.

3K 167 28
                                    


∆;;

Tam 10 gündür onlarla yaşıyordum, sahiden de dedikleri gibi çok sık uğramıyorlardı eve. Ara ara geliyorlardı ve gidiyorlardı, rahat hissettirmek için her seferinde uzun uzun açıklamalar yapıyorlardı.

Hayatım boyunca güçlü olmak ve yardım istememek noktasında verdiğim mücadeleye ihanet etmiş gibi hissediyordum. En kötü ihtimalin bile, yardım istemekten daha iyi olduğu söylenerek büyümüş bir çocuk şimdi, yetişkinken de kolay kolay yardım isteyemezdi.

Düşünceleri savuşturmak için yine salladım kafamı iki yana, saçlarım hafifçe dalgalanıp da dağıldığında kendimi iyi hissediyordum. Titreyen telefonum dağıttı dikkatimi. Cebimden çıkarak doğrudan bildirime tıkladım.

'Ev grubu.' yazıyordu, bu kadar ciddi bir şekilde grup açanın Ateş olduğunu anlamak çok da zor değildi. Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamazken mesajlara hemen bakmamak için 10'a dek saydım içimden.

Tunayy:Bu akşam sahilde bir şeyler içmeye ne dersinizz? Hava çok güzel, değerlendiririiiz.

Mağara adamı:Yalım'a daha önce hiç bu konu üzerine konuşmamış gibi rol mü yapacağız?

Tunayy:...
YA ATEŞ.

İkisinin daima yüzümde bir gülümseme oluşturmaları hiç de iyiye işaret olmamasına rağmen bunu göz ardı ettim. Onlara onaylayan bir mesaj attım, biraz erken gidip kitap okumak iyi gelebilirdi sahilde.

Üzerime yeşil renkli ceketimi aldım, yeşile dair duyduğum yoğun hisler beni besliyordu. İnceydi, havaya uygun değildi belki ama ben de başka hiçbir kıyafete uygun değildim şu anda.

Onlardan konumu atmalarını istemiştim ama beni şoförün götüreceğini, öteki türlü bulunması zor bir konumda olduğunu söylemişlerdi. Tam saat de vermişlerdi aslında ama biraz daha erken gitmekten ne çıkardı ki?

Aşağı inip lüks arabaya bindikten sonra epey uzun bir yolculuğun ardından sahil kenarına vardığımda büyülenmiş bir şekilde baktım denize, gün batımını izlemek için harika bir konumdu. Çimlerin üzerine rahat bir şekilde oturdum. Bu kadar uzak bir yeri seçmelerinin bir nedeni olduğunu zaten biliyordum ama bu kadar güzel bir neden aklımdan bile geçmemişti.

Geçen gün balkonda, hep beraber oturup da konuştuğumuz nadir anlardan birisinde, onlara denizin ve güneşin çocukluğumu hatırlattığını anlatmıştım. Hafif alkollüyken ağzım epey gevşek oluyordu, anlattıkça anlatmıştım muhtemelen.

Ben seviyorum diye bana güneşi ve denizi getirmiş, nazikçe avuçlarıma koymuşlardı.

Onları beklerken okumaya devam ettim, altını çizdim okuduğum her yerin. Normalde bir başkası gelecek olsa yanıma, biraz daha gelmese ve kitabımla, huzurumla yalnız bıraksın beni isterdim. Ama ne zaman ki bu iki adamı bekliyor olsam, bilinçli bir şekilde erken gelsem bile bekleyesim gelmiyordu, geldiklerinde uzun uzun geciktiklerine dair söylenesim geliyordu.

Omzuma nazikçe dokunan bir elle irkildim, kafamı hızla çevirdiğimde gördüğüm yüz ise kocaman bir gülümsemeye sebep oldu.

Tunay erkenden gelmişti, muhtemelen daha çok vardı ama gelmiş olduğunu görmek beni gülümsetmişti. Onu ya vintage gömlekler, özel üretim olduğu her halinden belli olan otantik takılarla görüyordum ya da şimdi olduğu gibi tamamen siyahların içerisinden geliyordu. Saçlarını yukarıdan dağınık bir şekilde toplaması Keskin yüz hatlarını iyice belirgin hâle getirmişti.

'Ateş biraz gecikecekmiş, işleri uzamış. Benim işim erken bitince geleyim dedim.' yanıma otururken her zaman kullandığı o sakin ses tonu ile konuştu. Eğer ki onu tamamen farklı bir insan olarak da görmesem, aydınlık yüzünde karanlığa dair bir iz bulacağıma ihtimal bile vermezdim.

Girift ° bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin