Girift ° bxbxb

21-Öldüğümde Uyuyacağım.

--

Sarı saçlarını geriye doğru attı, dalgaları ona oldukça ilahi ve saf bir hava katıyordu. Bugün büyük bir gösterisi olacağından saçları onu rahatsız etmesin diye gevşekçe bağladı eski tarz bir hasır iple. La Ciel'i eline aldı, çellonun üzerinde ince uzun parmaklarını sakin sakin gezdirdi. Üzerinde siyah bir takım elbise vardı, normalde giymeyeceği oldukça resmi ve tarzında uzak mıolan takımı bugün şerefine kabul etmişti.

Zenginlerin toplanıp verdiği aptalca partilerden birisi gibi görünecekti dışarıdan, kimse ardında yatan amacı anlamayacaktı. Bu önceden planlanmış bir davetti, Ateş de Tunay da cevap verme gereği bile duymamışlardı. Çok nadiren davetlerde boy gösterirlerdi, bu davetlere katılıp hayatlarını o ışıltılı mücevherlerin, süslü kıyafetlerin, yalancı ışıkların altında harcayanların aptal olduğunu düşündüklerini dile getirmekten de çekinmezlerdi.

Hayatlarında bir grup seçkin olduğu iddia edilen milyarderle kokteyl içmekten daha fazlası olduğu kesindi. Ayrıyaten uluslararası bir buluşma olacağı için cevap bile vermemeleri büyük bir tepki ile karşılanmıştı, dünyanın çeşitli yerlerinden ileri gelen iş insanları yer alacakt. Hem yurtdışından hem yurt içinden birçok önemli insan bir arada yer alacaktı.

Dedikodularda aynen şöyle şeyler söylenmişti.

Alkar çifti yine şaşırtmadı! Amore nella notte blu davetlileri teker teker seçilirken onlar cevap bile vermedi!

Bu davete cevap bile vermeyecek kadar umursamaz olduğunuzu düşünün... Sadece bir saniyeliğine. AMORE NELLA NOTTE BLU'DAN BAHSEDİYORUZ.

Tunay okuduklarına şaşırmadı, insanlar spot ışıkları altında olmayı romantize etmeyi severdi. 'Alkar çiftiymişmiş.' diye mırıldandı gözlerini kısarak. Gıcık olmasına yetmişti bu durum, nereden Alkar çifti oluyorlardı?

'Ateş Deveraux daha iyi Tunay Alkar isminden.' dedi gözlerini doğrudan kravatını bağlayan sevgilisine çevirerek. Ateş'in yüzünde bunun üzerine alaylı bir ifade oluşmuştu bile, belirgin yüz hatlarında yalnız Tunay için yumuşacık bir ifade oluyordu zaten. Tunay ise kollarını birbirine kavuşturmuş, savunur bir moda bürünmüştü bile.

'Senin için neleri kabul etmişim yavrum, bir soyadını mı dert edineceğim? Güldürme beni.' Tunay bir şeye kafasını taktığında artık o şeyin önemli, önemsiz olmasının bir önemi olmuyordu; cevabını almadan durmayacak olan sevgilisinin huyunu bildiği için kabul etti, sahiden de dünyayı önüme ser dese eğilir ve her şeyi onun için kullanırdı, istediklerinin tamamiyle gerçekleştiğinden emin olmadan durmazdı.

'Ama bence ortak, başka bir soyadı belirleyebiliriz.'

'Bu daha iyi bir fikir, sadece birisi daha Tunay Alkar derse onu alnından vuracağım.'

'Ya da seni öperek sakinleştiririm. Hem bence hiç fena olmadı, kime ait olduğunu gayet iyi belli ediyor.' dedi yüzünde hafif alaylı bir gülümseme ile, Tunay'ın her bir zerresinin kendisine ait olduğunu düşünüyordu, kimse yüzde yüz sağlıklı bir dinamik vaat etmemişti zaten. Tunay da ona ait olmaya, onunla olmaya dünden hazırdı.

Tunay onun yanına doğru adımladı, kravatını düzgün bağlayamamıştı sevgilisi. İnce parmakları siyah kravatın üzerine dolandı, onu sakin sakin düzeltti. 'Beni o kadar kolay sakinleştiremeyeceğini biliyor olmalısın Ateş'im.' dedi vurgulu bir tonda sarışın adam, baskın sesi meydan okuyor ve bembeyaz elleri bu sefer Ateş'in yeni kesilmiş saçlarının battığı ensesinde yerini almıştı, onu kendisine çekiyordu. Kontrolü parmaklarının arasına aldığını zannediyordu.

Ateş ise bunun tam tersini kanıtlamak istercesine tek kolunu onun beline dolayarak bedenlerinin her bir noktasının temas etmesini sağladı. Hırıltılı nefesini bıraktıktan hemen sonra sarışın adamın dudaklarıyla birleştirdi dudaklarını. Dili onun ağzının içini aceleci bir tavırla talan etmeye başlamıştı bile, her bir noktasını keşfetmek istercesine yaklaşıyordu. Tunay'ın çok iyi bildiği ağzının içindeki keşfi sonlanınca bu sefer onun alt dudağını dudakları arasına aldı, dişlerini önce hafifçe hemen sonrasında ise kanatacak kadar sert bir biçimde geçirdi Tunay'ın dolgun dudaklarına.