GazelEren yine askeriyeden çıkıp hastaneye geldiği zaman bu sefer neden geldiğini merak etmemiştim çünkü her zaman bu saatlerde gelir, beni sinir ederek tekrar keyifli bir şekilde bölüğüne dönerdi.
Evet evet günlük rutinimiz bu şekildeydi ve ben sanırım bu olaya alışmıştım.
Eren ile uzun süredir arkadaştım ve askeriyenin yanı başında olan hastanede çalışıyordum, yaralanan ya da yanlışlıkla kaza geçiren askerlere çoğunlukla ben bakardım ve bu sayede de Eren ile sürekli karşılaşırdık.
Sık sık böyle olduğu için Eren ile kısa sürede iyi anlaşmaya başlamıştık, ah daha doğrusunu söylemek gerekirse anlaşmaya çalışıyorduk çünkü kendisi beni sinir etmekten büyük bir zevk alıyordu.
Bana ismim ile değil sürekli 'Doktor' diye sinirlenirdi ve bunu da sürekli damarıma basarak yapıyordu.
Erenden uzun zamandır hoşlanıyordum ama klasik olarak tepkisinden korktuğum için ağzımı açamamıştım.
Zaten hep de böyle olmaz mıydı?
Biraz katı biriydi ve en ufak şeyden bile kavga çıkarabilecek bir beyin yapısına sahipti.
Romantik değil tam bir dağ ayısıydı ve kendi istediği şeyi yaptırmaktan büyük bir zevk alırdı. Yobaz mıydı? Orası herkes için tartışılırdı çünkü ben bile daha kendisini çözememiştim.
Ondan nasıl hoşlandığımı ben de bilmiyordum çünkü onun yüzünden bu gidişle yakında sinir hastası olacaktım.
Eren, yavaş yavaş yanıma yaklaşırken her zaman ki gibi kalbimin ritmi hızlanmaya başlamıştı, yanında pot kırmamak için onu sürekli terslerdim ve bu yüzden her Allahın günü it gibi dalaşırdık.
"Seninle bir şey konuşmam gerekiyor, ne zaman çıkıyorsun? Kahve içelim ya da yemek yiyelim çünkü konuşacağım konu uzun ve çok önemli" Eren konuşup elini, omzuma koyup sıktığı zaman gözlerinin içine bakmıştım.
Bakışları her zamanki gibiydi ve ben onu çözmekte oldukça zorlanıyordum.
Kapalı kutu gibiydi ve duygularını asla ama asla belli etmezdi ve ben de onu çözmek için her gece kafamda senaryolar kurarak delirmenin eşiğine gelirdim.
-Çıkmama yarım saat var, çok mu önemli?
Bana bakarak dudağının kenarını ısırmaya başladığı zaman, bakışlarım oraya doğru kaymaya başlamıştı.
Ulan içim gidiyordu.
Ah neyse, bu konuyu düşünmek bile istemiyordum çünkü düşünmeye başladığım zaman hep üzülen taraf ben oluyordum ve artık bunu düşünmek bile istemiyordum...
Zaten sürekli Eren'in peşinde dolanan Didem'den fazlası ile çekiyordum bir de saçma sapan şeyler ile uğraşmaya dermanım yoktu.
Didem kim dediğinizi duyar gibiyim?..
Hemen açıklayayım, Didem, Eren'in 7/24 peşinde dolanan biriydi ve tam anlamıyla da gıcık bir kızdı.
Didem de Eren gibi Askeriye de görev yapıyordu ama Eren'den daha düşük rütbeli biriydi.
Bütün askeriye Didem ile Eren'i yakıştırdıkça ben evde kahrolup yastık ısırıyordum.
Onlara karışabilecek bir şeyim yoktu çünkü Eren beni arkadaşı olarak görüyordu ve bu yakıştıranlara da ağzını açıp tek kelime söylemiyordu.
Eren iki eli ile beni tutup kendine doğru çevirdiği zaman dokunduğu yerler alev alev yanmaya başlamıştı.
Ulan öpecek miydi bu beni?
Aha şuracık da bayılırdım, kalbim bu kadar güzelliği kaldıramazdı.
-Didem ile bizim bir bebeğimiz olacak.
Eren, pat diye söylediği şey ben de tam anlamı ile balyoz etkisi yaratmıştı.
Sanırım, kalbim bu iğrençliği de kaldıramayacaktı...
*******
