13.

1K 54 112
                                    

Ateş'in anlatımıyla:

Ada'nın annesinden duyduğumuz şeylerden sonra hepimiz şoka uğradık. Olanları açıklayan mantıklı bir sebepti. Ama böyle bir şeyin olacağını kimse düşünmezdi. Bunu neden yaptığını çok merak ediyordum.

Annesinden böyle birşeyi duymanın Can'ı mahvettiği her halinden belliydi. Gözleri çok kırgın, kızgın bakıyordu. Annesinin bunu saklamasının kırgınlığı, babasının bu zamana kadar hala yaşayıp ama hiç arayıp sormamasının, buna rağmen hayattaki en değerli varlığı olan ablasını kaçırma cesaretini bulmasının kızgınlığı.

Can: Anne benimle dalga mı gemiyorsun sen? Ne babası? Ne diyorsun?

Ada'nın annesi: Biliyorum bunu duymayı beklemiyordun.

Can: Ya anne ne beklemesi? Ne saçmalıyorsun? Benim babam yıllar önce öldü tamam mı? Neyi beklemekten bahsediyorsun?

Ateş: Abi sakin.

Can: Ne sakini oğlum. Ne saçmalıyorsunuz? Sizin aklınız nerde? Baba diyor bana ya baba. Ne babası lan.

Ada'nın annesi: Oğlum sakin ol önce. Bak herşeyi anlatacağım. Ama sakinleş

Can: Anne bana bunu yapma. Nolursun anne. Bana yapma bunu anne. Yalvarırım yapma.

Ada'nın annesi: Özür dilerim Can. Çok özür dilerim. Bunu senden, Ada'dan saklamamam gerekiyordu.

Can: Dua et Ada kaçırıldı. Yoksa bir saniye bile durmazdım bu evde. Bu kadar sakin kalmamın,  seni dinlememin imkanı yoktu. Hemen anlat her ne olduysa. Hemen.

Ada'nın annesi: Bir gün babanız eve geldi. Sen daha küçüktün. Ada 10 12 yaşlarındaydı. O zamanlar Ateş'in babasıyla çok yakın arkadaştık. Sık sık bize gelir ziyaret ederdi. O sıralar babanla kavgalıydık. Çok fazla içip her gece siz uyuduktan sonra kavga çıkarıyordu. Ateş'in babası çok destek olmuştu bana. Annen de biliyordu yakın arkadaş olduğumuzu. İkisiyle çok sık görüşüp vakit geçirirdik. Bi gün siz evde yokken baban öğlen gelip çok büyük kavga çıkarıp evi dağıtmıştı. Ben çok korkup Ateş'in anne ve babasını aradım. İkiside sağolsun hemen gelip yardım ettiler. Sizi eve getirmem gerekiyordu. Biriniz okulda, diğeriniz kreşteydi. Ateş'in annesi sizi getirmeye gitti. Baban yine gelir birşey yapar diye babası evde benimle kaldı. O sırada baban geldi. Ateş'in babasını evde görünce çıldırdı. İkisi çok büyük kavga ettiler. Baban benim onu aldattığımı düşündü. O güc siz gelmeden onu evden kovduk. Ertesi gün polisten uzaklaştırma kararı aldık. Hiç bir zaman hırsı, öfkesi soğumadı. Sonradan tehtidler savurmaya başladı. Beni sizi kaçırmakla tehtid etti. Ben sizi kaybetmeyi göze alamazdım. Yaz tatilinde olduğumuz için bir kaç aylık da olsa yurtdışına çıkmaya karar verdim.

Can: O yüzden mi babam yoktu? Bize tatile gidiyoruz babanız işlerle meşkul demiştin. Bunları yaptığı için mi kaçtık buradan?

Ada'nın annesi: Evet oğlum. Geri döndüğümüzde babanız kabul edilemeyecek birşey yaptı. Ateş'in babasını kalbinden bıçakladı. Aylarca komada yattı. Kalbi dayanamadı ve öldü. Babanı o gün hapise attılar. Hapise girmeden önce bie gün çıkıp bunun intikamını alacağını söyledi. O günden beri onu görmedim. Size bunları anlatamazdım. O yüzden babanız öldü dedim. Hapisten çıksa da sizi ona asla ama asla göstermeyecektim. Hepinizden özür dilerim.

O an kalbime bir ağrı girdi. Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm bir ağrı. Bir süre yutkunamadım. Nefes alamadım. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemedim. Bunları öğrenmek çok ağır geldi. Sevdiğim kadının babasının babamı öldürdüğünü öğrenmek... Bu asla kabul edilir birşey değildi. Birşey demeden kendimi dışarıya attım.

Ateş'in annesi: Oğlum dur!

Oğuz: Durun biz hallederiz. Hadi Can.

Koşarak çıkıp arabaya atladım. Ardımdan Oğuz ve Can gelip arabaya bindiler. Tek kelime bile etmedik. Sevdiğim kadın kaçırılmıştı. Bebeğim tehlikedeydi. Babamın bıçaklanarak öldürüldüğünü öğrenmiştim. Hala ayakta kalmam bir mucize gibiydi.

Can: Ateş.

Ateş: Şimdi değil Can.

Yarım saat içerisinde deniz kenarındaki kayalıklara vardık. Arabadan inip kayalıklarda oturduk. Hepimiz sustuk. Ama hepimizin içinde çığlık çığlığa kalan biri vardı. Bir çıkmazdaydık. Yolun sonuna gelmiştik.

Can: Abi ben ne diyeceğimi bilmiyorum. O kadar estim gürledim evde. Bunları duyacağımı asla tahmin etmemiştim. Özür dilemek saçma ama ne bileyim işte.

Ateş: Senin özür dilemeni gerektirecek birşey yok. Kimsenin özür dilemesine gerek yok. Bunu bir kişi yaptı. Hesabını çok fena o ödeyecek. Sadece onu bulmak kaldı.

Oğuz: Can biraz düşünsene. Bu adamla küçüklüğünü geçirdin. Belki götürdüğü yer tanıdığın biryer. Hiç düşünmeyeceğini sandığı için oraya götürmüştür falan. Biraz hafizanı zorla.

Can: Çok küçüktüm Oğuz bilemiyorum.

Ateş: Hadi Can yalvarırım düşün. Ada'nın hayatı buna bağlı. Bebeğimin hayatı buna bağlı.

Can: Bir yer biliyorum. Biz küçükken Ada ve ben babamı takip ederdik. Onun haberi olmazdı. Bir eve giderdi hep. O çıkınca evin içini gezmiştik. Kocaman ve ürkütücü biryerdi. Bir oda hatırkıyordum. Kapısı hep kapalıydı. Bir kere açık bırakılmıştı ve Adayla oraya girmiştik. Aşağı inen merdivenler vardı. Korktuğumuz için girmemiştik. Karanlık ve soğuktu. Taştan duvarları ve zemini vardı. Filmlerde gördüğümüz  gizli yerlere benziyordu. Sonradan bir daha oraya gitmedik.

Ateş: Nerede peki? Hemen söyle gidelim.

Can: Tam hatırlamıyorum. Hadi kalkın yollardan tanıyıp bulurum.

Üçümüzde kalkıp arabaya bindik. Küçüklükten beri bu bölgede yaşadıkları için uzak olacağını sanmıyordum. Yaklaşık 45 dakika dolandıktan sonra Can'ın hatırladığı tenha bir yola girdik. 20 dakika sonra dediği eve vardık.

Oğuz: Polisi arayıp ekip göndermelerini isteyelim. Yalnız girmemiz tehlikeli.

Ateş: Polisi beklemeye zaman yok. Hadi girelim.

Sakince dikkat çekmeden içeri girdik. Can önden giderek bize rehberlik ediyordu. Dediği kapıyı bulup içeri girdik. Anlattığı gibi taştan duvarları ve zemini olan bir alt katı vardı evin. Aşaği inip koridor boyunca ileriledik. Koridorun sonunda demir parmaklıklar göründe hemen oraya doğru koştum. Ordaydı. Yerde solgun bir şekilde oturuyordu.

Ateş: Ada. Sevgilim. Ada'm. İyi misin birtanem?

Ada: Ateş? Sen gerçek misin?

Tutunarak yanıma gelip demirlerin ardından elimi tuttu.

Ateş: Noldu? Noldu bebeğimize birşey mi oldu? Neden solgun görünüyorsun? Neden yürümekte zorluk çekiyorsun. Noldu Ada'm noldu?

Kemal: Vaay. Kahramanlarımızda gelmiş.

Arkamı dönmek üzereyken bir ağırlık hissettim başımda. Yere düşdük. Benimle bildikte yere oturup elimi tutan Ada'yı gördüm en son. Bağırma sesini duydum. Sonrası derin bir karanlık.


Sınır: 35 vote, 40 yorum

Send Me Nude Baby-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin