sanemi
sen mal mısın amına koyayım?
ne diye atlıyorsun yumruğumun önüne?aptal geri zekalı
neredesin şu an?
ben çocuğu döverken kaybolmuşsun
(görüldü)sanemi
hey?
(iletildi)⎯
her an her saniye sinirli bir insandım ben. çokça hata yapmış, bu sinirli tavırlarım sebebiyle çok insan kırmıştım. tomioka giyu bunlardan yalnızca biri ve en değerlisiydi.
"giyu," yakaladığım kolunu anında kurtardı benden. "dokunma bana."
ve benimle saniyeliğine olsa bile göz teması kurmadan yoluna devam etti. "bekle biraz. sana diyorum."
asansörün önüne geldiğinde nihayet durdu ve ben de onu yakalayabildim. en azından böyle düşünüyordum. ama daha ağzımı konuşmak için açar açmaz merdivenlere yöneltmişti adımlarını. öfkemi bastırabilmek adına derin nefesler aldım. bu kez pes etmedim, peşinden merdivenleri tırmandım.
"nereye kadar kaçacaksın? dinle işte de rahat bırakayım seni."
aniden durdu. öyle ki neredeyse ona çarpıyordum. son anda frenledim kendimi ve ellerimi kaldırıp ona temas etmekten kaçındım.
"evet?" dedi düz bir ifade ile. "dinliyorum." telefonundan saati kontrol ettikten sonra gözlerini gözlerime çıkardı. gözlerim yanağındaki kızarıklığa kaydı. ben yapmıştım ve açtığım yarayı deli gibi sarmak istiyordum şu an. içim içimi yiyordu ona sarılamadığım her an.
"benim yedi, senin üç dakikan var. ne söyleyeceksen söyle ve sözünde durup beni rahat bırak." acıtıyordu. canımı en çok onun sözleri yakabiliyordu zaten.
"dün olanlar..." duraksadım. "hak etmişti." dedim aniden. "sana yavşıyordu resmen. ne yapmalıydım? senden nefret ediyor olsam da el atmam gerekiyordu böyle bir duruma. kusura bakma o kadar da orospu çocuğu değiliz yani."
"ya sen tam olarak kimsin?" üzerime yürüyüp göğsümden ittirdi beni. "o çocuk kim, bir fikrin var mı? ha? yok, çünkü senin, hayatımda yerin de yok. ama o çocuğun, şu an, benim hayatımda, senden, çok daha fazla yeri var." bastıra bastıra söylediği her şeyden sonra işaret parmağı ile göğsüme baskı uyguluyordu. her sözü beni sinirlendiriyor ama sinirlenmeme izin veremeyecek kadar da kırıyordu. bu hâle gelmemizin sorumlusu bendim. beni seven tek insanı ne hale getirmiştim... "söylediğini yapıp beni rahat bırak şimdi." dedi öfkeyle. "mümkünse sonsuza dek hem de." ve hızlı adımlarla merdivenleri çıktı.
bizi sessizce izleyen iki kıza bir bakış attığımda orada ne gördüler bilmiyorum ama hızla ayaklanıp eğilerek özürler dilediler ve koşarak uzaklaştılar. ben de boşalttıkları banka bıraktım kendimi.
"aptal sanemi, aptal sanemi..." dizlerime eğilip sinirle çekiştirdim saçlarımı. "yalnızca bir özür, yapacağın tek şey yalnızca bir özür dilemekti. bunu bile beceremedin, geri zekalı seni."