"Ne zaman başlamak isterseniz o zaman başlayabilirsiniz.".
Tanrım karşımızda gerçekten de yunan tanrısı var.
Gözleri, gözleri çok derin ve düşünceliydi. Hele sesi...
"Rahat olun Gökçe Hanım." Dedi karşımda kahverengi, tekli koltukta oturan adam. Gözlerime duygusuzca bakıyordu. Neden sürekli böyle bakıyordu?
Anlat artık, bu kadar zor değil. Tek yapacağın şey başına gelenleri anlatmak Gökçe.
Anlatmak istiyordum fakat cümleler boğazımda diziliyordu adeta.
Derin bir nefes aldım ve "Babam bizi, yani ailemizi ben çok küçükken terketti, kardeşim Gökay daha 1 yaşındaydı." Dedim. Yanaklarımda ıslaklık hissediyordum, şimdiden ağlamaya mı başlamıştım?
Gözlerimi Yaman'a çevirdim. Elindeki deftere bir şeyler not alıyordu. Sonra bana baktı ve ayağa kalkıp yavaş adımlarla bana yaklaştı, atmosferde bir gerginlik vardı, ama bu gerginlik kötü bir gerginlik değildi. Aksine içimde bir şeyleri hareketlendiriyordu.
Sexual Tension deniyor buna kuzum.
Ortamızda duran açık renki tahta masanın üzerindeki peçete kutusunu bana doğru uzattı. Gülümseyerek kutuyu aldım ve gözlerimi peçeteyle sildim. Şu an kesin pandaya benziyordum, makyajım akmıştı.
"Her şeyi ilk seansta anlatmak zorunda değilsin." Dedi kendi koltuğuna ilerlerken. Gülerek "İl seansta bitebileceğini düşünmüyorum zaten" dedim.
Tanrım, kesin manyak gibi gözüküyordum, hem ağlıyor, hemde gülüyordum. Üstüne üstlük pandaya benziyordum.
NDFJKNJKDNLS.
Gülme bir sende.
Yaman yerinde dikleşti, bana baktı ve samimi bir şekilde gülümsedi.Bu anı aklımdan silme istemedim, onu sayılı kez gülerken görmüştüm. Sık gülmüyordu. Çok tatlı gözüküyordu. Keşke hep gülümsese. Gülmek ona çok yakışıyor.
Ay kız yoksaaa new crush mı?
Ne saçmalıyorsun sen yine, sus.
"Evet, öyle gözüküyor." Dedi ve davam etti; "Bence bu seansı burada bitirmeliyiz Gökçe," dedi. Sadece adımla mı seslenmişti o?
Hadi bakalım tekil şahısa geçtik. Bismillah.
"Sonraki seansını ne zamana ayarlayalım? Benim haftaya çarşambayla perşembe günüm boş." Dedi ayağa kalkarak, yavaşça siyah bir masaya ilerliyordu. Kendi masası olmalıydı. Masası çok güzel ve düzenliydi. Kendisi gibi her şeyi dört dörtlüktü.
Adamın yanına gitsene gerzek.
Hızlıca ayağa kalktım ve yanına gittim. "Bana farketmez, çarşamba yine aynı saatte ben buraya gelirim." Dedim. Sandalyesine yayılmıştı, gözlerim üzerinde gezindi, gerçekten mükemmel bir adamdı. Bugün üzerine siyah bir gömlek giymişti, kasları belli oluyordu. Bu kasları yapmak için kaç saat spor salonunda vakit geçiriyordu acaba?
"Tamamdır o zaman, haftaya çarşamba saat 2'de." Dedi gözlerindeki soru işaretiyle. Kafamı salladım ve "Bu seans için, borcum ne kadar?" Dedim elimi çantama atarken, cüzdanımı arıyordum.
Yaman, ayağa kalktı tam karşımda durdu ve elini elime atıp beni durdurdu "Daha önce de söylediğim gibi senden ücret almıyorum." Dedi. Anlamayarak ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT YOU NEED ||
Teen FictionAnneni yiyeyim o gözler ne öyle! Yeşilin en güzel tonuna sahip gözlerine baktım bir süre, sonra orta büyüklükte, altı üsttekine kıyasla daha dolgun olan dudaklarına, hafif kavisli ama yüzünü tamamlayan burnuna, keskin çenesine... Adam beklemediğim...