İşten çıkıp Ayşe Teyze'nin evine doğru gitmeye başladığımda hava iyice kararmıştı. Ayrıca bu gün fazladan mesai yaptığım için normalde çıkmam gereken saatten 3 saat daha geç çıkmıştım.
Saat yediydi ve benim acilen Çınarı alıp eve geçmem gerekiyordu çünkü Çınar ben olmadan uyumuyordu ve uyutmaya çalışan deliden hallice oluyordu.
Bu düşüncelerle sonunda Ayşe Teyzenin evine varabilmiştim. Bizim evimizde beş apartman yanı olduğu için benim için büyük kolaylık oluyordu. Sağolsun Ayşe Teyze ne zaman bir ihtiyacımız olsa her zaman yanımızdaydı ne yaparsak yapalım benim, Çınarın ve Batu'nun üstündeki hakkını ödeyemezdik.
Evi ikinci katta olduğu için asansör olmasa bile zorluk olmuyordu. Sonuncu basamağı da çıktıktan sonra eskimiş kapının zilini çaldım. Kapıya yaklaşan ayak sesleriyle beraber Çınarın olduğu belli olan ağlama sesleri geliyordu. Ayşe Teyze kapıyı açtığında beni görmesiyle beraber ellerini uzatan ve ağlamaya devam eden oğlumu kucağıma almam bir oldu.
Yorgunluktan iyicene ağlamaya başlayan, kucağıma aldığım oğlumu göğüsüme doğru yatırdım ve sırtını sıvazlamaya başladım. Hala kesik kesik ağlasa da yavaş yavaş sakinleşiyordu. Bu sırada Ayşe Teyze " Lavinya kuzum gel gitmeden önce yemek ye evde, sana sarma sardım. Hem Batu oğlum da gelmedi bu gün , normalde ona da yapmıştım , söyle o koca oğlana darıldım ona. İnsan bir haber verir ,o kadar elceğizlerimle yaptım size ,sıcak sıcak ama kıyamıyorum da koca ayıya .Ben onun için bir kap yaparım sen de ona verirsin artık. Hadi kızım gir içeriye."dedi.
Normalde her zaman olmasa da çoğu zaman yemek yemeyi kabul ederdim ama çok yorulmuştum, hava kararmıştı ve Çınar şu an sakin kalsa da birazdan çığlıklarla ağlayacaktı.
"Sağol Ayşe Teyze ama cidden gerek yok. Biz eve gidelim , Batu da yarın yer bu gün işi vardı uğrayamadı sana."
Ne kadar yorgun olduğumu anlamış olacak ki normalin aksine bu gün irdelemedi, sadece "İçime sinmiyor bak bu durum ama bu seferlik yeme bakalım. En azından bi kaba koyayım sonra yersiniz." Diyince mutlulukla kabul ettim.
Çok geçmeden elinde kapla birlikte gelen Ayşe Teyzeden kabı aldım ve yavaş yavaş tekrardan huysuzlanmaya başlayan Çınarla birlikte eve geçtim. Eve geldiğimizde hemen Çınarı sallanan alete( cidden ne nedir bi fikrim yok🥲🥲) koydum. O biraz oyalanırken ben de kısa bir duş aldım ve yatmadan öce yapmam gerekenleri hallettim. Uzun bir zaman geçmiş gibi hissetsem de 10 dakikada işlerimi halletmiştim. Benim için bile rekordu bu.
Bu sefer artık gerçekten ağlamaya başlamış Çınarı kucağıma yatırdım ve kafasını göğüsüme gelecek şekilde ayarlayıp beni emmesine izin verdim. 8 aylık olmasına rağmen hala emiyordu ve sütüm kesilene kadar da öyle olmasını umuyordum çünkü mama fiyatları almış başını gidiyordu ve bizim bunu karşılayacak durumumuz yoktu.
Hatta bu kışı nasıl geçirecektik onu bile bilmiyordum çünkü Çınarın bezleri ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak, bizi sıcak tutacak bir gelirim yoktu. Zamlar başıma bela olmuştu ve ben önümüzü göremiyordum.
Babamın mahkeme dolayısıyla bana bırakmak zorunda kaldığı delme çatma bi apartmanda yaşıyorduk Çınarla. Babamın Çınardan haberi yoktu, ben istememiştim haberinin olmasını çünkü o zaman bir şekilde alırdı canımı benden.Annem bizi canını kendi elleriyle alıp terk ettikten sonra, babam denilecek adam delirmişti.
Hayatımda kimsenin ne duymasını ne de bilmesini istediğim şeyler yaşatmıştı bana. Üstüne üstlük benim çalıntı olduğumu bağırmıştı yüzüme, sigara külü kokan o odada öğrenmiştim ilk, aslında gerçek çocukları olmadığımı.
Gerçek ailemi arayıp, bulmak istedim ama aramamı engelledi , yurtdışına gitti ama yine de durmadı. Polise gittim, dava açtım, sokakta yardım dilendim ama yine de bırakmadı beni. Ama artık yeni bir aile kurmasından dolayı sanırım, benimle iletişime geçmiyordu.
Bunları düşünüp yaklaşık on dakikadır beni emen Çınarı izlerken telefonum çalmaya başladı. Telefonda arayanın Batu olduğunu görünce açık göğüsümü umursamadan telefonu açtım.
"Canlarım, lavinyam bu gün gelemedim yanınıza çok işim vardı, nasılsınız iyi misiniz?" öyle bir içtenlikle ve tedirginlikle sormuştu ki bu soruyu gülümsemeden edemedim.
"İyiyiz , canım benim. Çınarı emziriyorum. Bu arada Ayşe Teyze çok darılmış sana haberin olsun. İnanılmaz güzel sarmalar yapmış ama yeme fırsatım olmadı, birlikte yeriz diye yarına saklıyorum." dediğimde sevindiğini belli eden bi gülümseme oluştu yüzünde.
Tam konuşacaktı ki kapı çaldı. İkimizin yüzünde de korku oluşmuştu çünkü normalde benim kapım asla çalınmazdı. Tek gelecek insan Batuydu ve onun da zaten anahtarı vardı ayrıca telefonda görüntülü konuşuyorduk ( hayalet çalıyo olabilir bence ). Telefonu kapamamam için diretse de onu daha fazla telaşlandırmamak için telefonu kapadım ve emmeyi bitirmiş olan Çınarı göğüsümden kaldırıp sallangaç'a koydum ve ağzına emziğini koyup üstünü bebeklik örtüsüyle örttüm ve kapıyı yumruklamaktan neredeyse kıracak olan bu davetsiz kişiye bakmak için kapıya ilerledim.
Kapı deliğinden baktığımda 4 tane anguvat gibi herif kapıya sanki uzaylıymış gibi bakıyor ve yumruklamaya devam ediyorlardı. Bismillah çekip (dinsel anlamda değil🤨) kapıyı açtım.Kapı deliğinden bakıp gördüğüm kişilerle bu kişiler kesinlikle aynı değildi. Bi kere bunlar ekstra yakışıklıydı , delikten gördüklerimse orangutandan halliceydi.
Hepsi kapıyı açtığımı görünce transtan çıkmış gibi yerlerinde zıpladı. Arkada duran iki adam birinin yüzünde saf bir gülümseme oluşurken yanında duran adamın yüzünde ise şaşkınlık belirmişti. Önde duran ve arkadakilerden daha büyük oldukları belli olan adamlar ise aynı anda kaşlarını çatmış ve bana bakmışlardı. Noluyo lavinya kaş çatma oyunu mu oynuyoruz? İç sesimle aynı düşüncedeydim.
Önde duranlardan bi tanesi şaşkınlıkla ve saf bi duyguyla kendi kendine bişeyler fısıldadı. Önce bana sonra yere sonradan tekrar bana baktı. Sonra sanırım ne yaptığını fark etti ve kendi kendine silkelendi.
O sırada diğer önde duran adam " Lavinya, seninle konuşmamız gerekiyor acilen. Bizi birkaç dakika evinde misafir edebilir misin?" diye sorunca içimi bi korku sardı.Salonda Çınar vardı ve bu adamların amaçlarını bilmiyordum.Elimdeki telefona iyice sarındım ve "Burda konuşalım ne konuşacaksak, tanımadığım adamları evime alamam." dedim.
O sırada arkada duran ve yüzü şaşkınlıkla kaplanmış olan çocuk "Lütfeeen? Hem ayrıca çok tuvaletim var , eğer kabul etmezsen buraya bırakmak zorunda kalacağım. Komşular da sonra seni götü boklu olarak bilir. Hadi lavinya hadi lütfen." dediği zaman kıkırdamadan edemedim ve kafamı sallayıp içeriye girmeleri için yolu açtım. Lavinya ne bu güven ? diye beni sorgulayan iç sesimi susturdum ve onları salona yönlendirdim.
💗💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕
EVEEET ilk bölümü yazmış bulunuyorum. Umarım seversiniz. İlla mantıksız ve cringe gelecek yerler olacaktır ama gittikçe düzelecektir eminim. Hikaye hala aklımda tam oturmadı ama ben yazdıkça eminim kendiliğinden oturur zaten. LÜTFEN görüşlerinizi söyleyin. Batunun sadece bir dost mu olacağına ya da aşk yaşayabiliceğimiz bir kişi mi olacağına karar veremedim. Dostumuz olarak kalıp başka biriyle de ilişkimiz olabilir gibime geliyor. Ayrıca kurgunun nasıl ilerlemesi gerektiği hakkında görüşleriniz varsa lütfen yazın. Karakterlerin giyecekleri şeyleri koymamı isterseniz de söyleyebilirsiniz . Şimdiden teşekkürler 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİLERİMLE YENİDEN
Novela JuvenilÖğrendiği gerçekle ve kucağında bebeğiyle hayata yeniden başlamak için gereken ışığı bulan Lavinya, hayatına tekrardan başlamak için gereken yardım gelince yaşadığı bu dünyanın güzellikleriyle ve kötülükleriyle tanışma fırsatı bulacak.