4

264 24 0
                                    

Bölüm sonunda görüşelim, olur mu?  Medyaya koyduğum şarkı hem inanılmaz sevdiğim bir şarkı hem de bu bölüm Lavinya'nın duygularını ve içinden geçenleri anlamamıza yardım edecek. İYİ OKUMALAR❤️

Yola çıktığımızın ilk birkaç dakikası çok sessiz geçmişti. Hepimizin aklı doluydu ve düşünmeye ihtiyacımız vardı.Şu iki günde bir insanın hayatının ne kadar çabuk değişebileceğini fark etmek 20 yaşında olan bir anne için epey şaşırtıcıydı. Şimdi bile gerçek gelmiyordu bu durum. Bir yandan mucizevi bir olay gibi gelse de diğer yandan da çok korkutucuydu.

Kaybolmuştum sanki, kaybolmuş ve nereye sürüklendiğini bilmeyen bir denizci gibiydim. Rüzgar beni nereye savurursa oraya gidiyordum ve yönümü bilememezlik beni geriyordu.Hiç bir zaman olmayan yön pusulam bu sefer tamamen yok olmuştu. Kucağımda tacizden doğma mucizem olan  bir çocukla fırtınaya karşı koymaya çalışıyordum hem de asıl fırtınanın daha ilerde , daha şiddetli bir şekilde çıkacağını bilmeden.

Yolda giderken bu güne kadar yaşadıklarımı tekrardan düşünme fırsatı buldum. Çektiğim onca acının ve  umutsuzluğun belki de sona ereceğini bilmek beni huzura erdiriyordu. Farkındaydım elbette daha dün tanıştığım insanlara hemen güvenmemem gerektiğini ama yine de  içimdeki çocuğun heyecanını bastıramıyordum. Ben buydum işte. İçindeki çocuk ölmeden onu derinlere gömen ve  anne olmak zorunda bırakılan aciz bir kız. Daha kadın bile olamamış bir kızdım.

Kendime aciz dememin sebebi erken yaşta anne olmam değildi elbette, bunun yanında çok şey ekleniyordu. Mesela oğluma yetememek , mesela her gece uykudan korkuyla uyanmak ve mesela içinde olan çocuğu kendim yaşatamamışken dün tanıştığım adamların hayata döndürebileceğini düşünmek. 

Yola çıkalı yaklaşık yarım saat olmuştu artık. Doğa her ne kadar sesini çıkarmasa da eminim çoktandır kolları ağrımaya başlamıştı ama bunu hiç belli etmiyor, aksine Çınarı büyük bi masumiyetle izliyordu. Bu görüntü cidden kalbimi sımsıcak etmişti.Onlara hülyalı hülyalı gülümserken araba aynasından Yankıyla göz göze geldik. Gözlerimiz kesişince bana göz kırptı ve yandan bir gülümseme yapıp yola geri odaklandı. Bakıştığımız saniyelerde onun da Doğa ve Çınarı fark edip bana baktığını anlamam zor olmamıştı. Kendisi de mutluydu bu durumdan.

O sırada Doğanın kucağında uyanmaya başlamış Çınar da beni göremediği için ağlama moduna geçmişti. Hemen arka koltukta olmama rağmen gözünü açtığında beni görmeyince huysuzlanıyordu işte. Çınar  tam anlamıyla ağlamaya başlayınca hemen onu Doğadan aldım. 

Bebeğim benim kucağıma geldiğinde çok daha sakinlemişti. Güzel alnından öpüp ona onu ne kadar sevdiğimi bildiren cümleler fısıldadım. Tabii bu sırada Doğanın bizi yüzünde buruk bir gülümsemeyle izlediğinden habersizdim. 

Yolda Çınarın acıkabileceğini düşündüğümden ve her ne kadar kan bağımız olsa da şu an yanında bulunduğum kişilerin önünde onu emzirmekten çekineceğimden dolayı yanıma önceden hazırlamış olduğum sütlerden almıştım.Ufak çantamdan hemen çıkardım ve oğluma içirmeye başladım. 

Yaklaşık on dakika da böyle  geçtikten sonra sonunda eve varabilmiştik. Geldiğimizde gördüğüm ev iki katlı geniş bahçeli ve oldukça lüks gözüken bir evdi. Ev güzel olmasına çok güzeldi, zaten geldiğim yere bakılırsa söyleyebilecek çok sözüm yoktu fakat eve girmeden bile fark ettiğim tek şey içinde bir sıcaklık olmamasıydı. 

Kötü bir şey değildi bu söylediğim. Sadece anlaşılıyordu işte.  Belki de yıllar önce babaları tarafından dağıtılan bir ailenin sıcaklığıydı bu. Etrafını ölüm sarmış bir ev ne kadar sıcak olabilirdi ki zaten? Tam o an şunu fark ettim; bu hikayenin kazananı onlar gibi gözükse de aslında onlar da değildi.(zengin ama mutsuz olmayı seçmişimdir lol)

ABİLERİMLE YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin