21 haziran perşembe ) ...-Bu anlatacaklarım gerçek mi?
-Sanırım gerçek..
-Ben bunları yaşamış olabilirim..
-Yoksa kafamdan mı kuruyorum?
-Neyse buna şuan kim okuyorsa o karar vermeli..
-Evet bu çok mantıklı...
Kahverengi ahşap kapının önünde durup derin bir nefes aldım.
Ardından iki kere tıklayıp kapıyı açtım.
İçerden "Hoşgeldin ferah" gibi hoş bir sesleniş geldi.
Bunu duyunca "hoşbuldum" dedim ve masanın yanında yan duran yeşil rahat koltuğa oturdum.
Derin, inceden ve içten bir edayla
( nasılsın?... iyimisin?)
Diye sordu.
Gözlükleri vardı. Üstübaşı gayet nizamlı ve temizdi.
Ruhuma seslendi sanki;
Ruhuma iyimisin dedi.
Ne ruhum nede ben iyi değildik, ne ruhuma nede kendime daha önce nasılsın diye soran olmamıştı...
Eşarbı vardı.
Onun yüzünü açan ten rengini aydınlatan krem rengi bir eşarbı vardı...Yanakları pembemsi utanmış bir duruşu, gözlerindede özgüvenin ışığı parlıyordu.
Ona biraz daha yakın bir göz teması ile şöyle söyledim;
Beni düzelt!
Bende büyük bir sıkıntı var.
Bana sen bozulmuşsun diyorlar.
Sen beni düzelt!Normal hayatta karşılaşmış olsaydık şayet;
Beni düzeltebilirmisiniz hanımefendi rica etsem derdim..sizli bizli hitap ederdim. Ama eğer rahatsız olmazsan seninle aşırı samimi konuşmayı düşünüyorum.
Bu arada iyimiyim bende bilmiyorum. Diğerleri beni düzeltemedi ama sen beni çözeceksin inanıyorum...
Hafifçe gülümseyip beni baştan aşağı süzdü.
"Tabiki, bana karşı samimi olmanı isterim. Diğerlerini bilmem ama
Ben seni dinlemeyi dört gözle bekliyorum.Kendini ne zaman rahat ve hazır hissedersen o zaman başlayabilirsin.
Senin gibi konuğum pek olmadı sana benzeyen, senin karkterinle uyuşan.
Ben hastalarıma konuğum derim aldırma! Bana sorarsan bu dünyada kimse hasta değil, sadece ilgiye ve sevgiye ihtiyaçları olan dünya konukları işte onlar...Dediklerini dikkatle dinliyor her geçen saniye bana karşı yaklaşımına hayran kalıyordum.
Cümlesi bitince masanın üzerine biraz göz gezdirdim.
Bana doğru duran bir tabak bir çatal ve tabağın içinde bir dilim ıslak kek vardı.
◖◕◔◓◒◑●●
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISLAK KEK
Non-FictionBu aralar bir Psikiyatriye gidiyorum. Sebebini sorma! Açıkcası bende bilmiyorum.. Seçim yapmam gerektiğini söylüyorlar; Seni seçtim çünkü Ahmet Kemal den vazgeçtim. Senden de vazgeçtim çünkü Kimsesizliği, sessizliği seçtim... Bence direk yaşamakta...