1.3

7 1 0
                                    

Kafasını onaylarcasına salladıktan sonra kollarımı vücuduna sarmıştım. O da benim gibi sarılmıştı ama eli sırtıma değdiği için canım acımıştı ve acıyla bağırmıştım.

"Özür dilerim, özür dilerim." Ellerini hızlıca çekmişti. "Sorun yok, acımıyor." tebessüm edip ona baktığımda canımın acımadığına ikna olmuştu. Eliyle yüzümde iyileşmek üzere olan yarama dokunmuştu ve sanki canı acıyan oymuş gibi yüzünü buruşturmuştu.

"Çok acıyor mu?" kafamı hayır anlamında sallamıştım. "İçeride oturmak ister misin?" kafamı olumlu anlamda sallayıp içeri geçip oturduğumuzda konuşmaya başlamıştı. "Bu kadar erken çıkmamalıydım karşına." Kendine kızıyordu

"Niye?"

"Sevip sevmediğinden emin olmalıydım." Yanına biraz daha yaklaşmış ve elini tutmuştum. "Ben seni seviyorum Hercai. Başardın gerçekten Hercaimsin" dediğim şeyle şok olmuştu. "Ne?" inanamıyordu.

"Duydun." dedim tekdüze bir sesle. 

"Sen beni seviyorsun, ben seni seviyorum biz sevgili miyiz?" dediği şeye gülmüştüm. "Sevdiğimi söyledim Alaz, ama ben seni tanımıyorum tanımadığım biriyle sevgili olmam ne kadar mantıklı." 

Üzgünlükle kafasını eğmişti. "Ama bu seni tanımayacağım anlamına gelmiyor." bu konuşmamızı telefonumun sesi bozmuştu. "Efendim abi,"

"Bugün akşam yemeğe bendesin itiraz istemiyorum."

"Abi akşam Boralar bizde sen de bize gel."

"Tamam, ama başka bir zaman benim evime geliyorsunuz."

"Emriniz olur paşam." dediğim şey onu güldürmüştü.

"Akşam görüşürüz güzelim."

"Görüşürüz abi" deyip telefonu kapatmış ve tekrar Alaz'a dönmüştüm.

"Benim gitmem lazım, akşam konuşalım Hercai." Hızlıca ayaklanıp kapıya doğru yönelmiştim ki. "Bekle" bir kaç dakika sonunda yanıma elinde bir sweatshirt ile gelmişti. "Hava çok soğuk al bunu giy."

" İki dakikalık mesafe bir şey olmaz." desem de dinlememiş  sweatshirti elime vermişti.

*

*

*

Eve geldiğimde Hercaiden mesaj gelmişti.

Hercai: Arkadaşlar ben bugün birine aşık oldum

Alisa: FGHJHGFGJ

Hercai: Ben şey diyecektim

Hercai: Yarın dışarı çıkalım mı?

Alisa: Olur

Alisa: Banklarda otururuz

Hercai: Tamam 

Hercai: O zaman yarın akşam 5 te hazır ol seni almaya geliyorum

Alisa: Emriniz olur

Hercai: Yarın akşam 5 te görüşürüz güzellik.

Alisa: Görüşürüz

Zilin çalmasıyla yerimden doğrulmuş ve hızlı adımlarla kapıya yönelmiştim. Kapıyı açar açmaz abimi görmek beni sevindirmişti.

"Abi hoş geldin."

"Hoş buldum güzelim" deyip yanağıma ufak bir öpücük bırakmıştı. "Annenler-" abimin lafını kesmiştim. "Annemler diyecektin." deyip düzeltmiştim dediği şeyi.

"Annemler evde mi?" sorduğu soruya tam cevap verecekken Melisa koşarak abimin üzerine atlamıştı. "Abi!" abim Melis'i kucağına alıp yüzüne öpücükler kondurmaya başlamıştı.

"Kıskanıyorum ama," dediğim şeyle abim Melis'i yere bırakmıştı. "Kıskanma küçük hanım." deyip saçıma bir öpücük kondurmuştu.

"Siz salona geçin abi ben geliyorum hemen." Telefonumun çalma sesini duyup hızla odama yönelmiştim ki arayan kişi beni şaşırtmıştı Hercai'm arıyor...

"Sümbül,"

"Efendim Alaz?"

"Sesini duymak için aramıştım. Müsait değilsen kapatabilirim."

"Bir kaç dakika konuşabiliriz sadece ama"

"Sorun değil sesini duymam yetiyor."

Bu çocuk bana göre fazla romantikti. Ve dediği şeyler kolayca kızarmama sebep olabiliyordu.

"Alaz?"

"Efendim Sümbül"

"Hani geçenlerde okulda kavga çıkmıştı. Kavga eden kimdi biliyor musun?"

"Bendim."

"Neden kavga ettin?"

"Sonra uzunca anlatırım ben sana bunu güzelim, ama şuan tadımızı kaçırmaya gerek yok."

Güzelim lafında takılı kalmam dışında sorun yoktu

"Nasıl istersen."

"Sümbül, annen bizi yemeğe çağırmış. Biliyor muydun?"

"Ne? Annem senin anneni nereden tanıyor."

"Sümbül onlar her zaman arkadaştı zaten."

"Ne?"

"Senin annenle benim annem aynı büroda çalışıyorlardı oradan tanıyorlar birbirlerini."

"Ne zaman geliyorsunuz?"

"Cumartesi akşamı." kapının çalmasıyla yerimden kalkmıştım

"Alaz, boralar geldi seni sonra ararım olur mu." derin bir nefes vermişti

"Olur sümbül. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp yüzümdeki sırıtışla kapıya doğru ilerlemiştim. "Hoş geldiniz." yüzümdeki sırıtışı görüp şaşırmışlardı. "Ne bu mutluluk." Nil bana kaş göz yapıyorken sakince gözlerimi kırpmıştım.

"Salona geçin abimde orada." hızlı adımlarla bora salona geçerken Nil bana sorar gözlerle bakıyordu. "Anlat, anlat ne oldu." 

"Dur anlatacağım sonra sakin ol." bende aynı şekilde salona geçtiğimde yerlerimizi almıştık. Bora konuşmaya başlamıştı. "101 oynayalım mı?"

*

*

*

"Ağlayın, biz yendik." deyip Nil ile dil çıkarmıştık. Abim bağırmaya başlamıştı. "O taşı atmasan olmuyor muydu Bora!"

"Abi ben ne yaptım ya. Sanki sen mükemmel oynadın." Nil ile onların hallerine gülerken annem odaya girmişti. "Kim yendi bakalım."

Kendimden emin bir şekilde konuşmaya başlamıştım. "Tabii ki de biz yendik." annem bu dediğime gülmüştü ki kafamda yastık hissetmiştim.  Arkamı dönüp baktığımda Bora'nın bana baktığını fark ettim. 

Elimdeki yastığı ona tekrar fırlattığımda kaçmıştı fakat bu sefer onun kafasına başka bir yastık gelmişti. Yastık gelen tarafa baktığımda abimi görmüştüm. Abim bana göz kırparken kafasına yastık yemişti. 

Bu sefer yastığı fırlatan Nil idi. Bu bir savaşa dönüşmüştü. Abim ile ben takım olmuşken Bora ile Nil takım idi. Yaklaşık 20 dakika sonra nefes nefese kalmıştık. 

"Durun, yeter be." deyip koltuklardan birine oturmuştum. Abimde yanıma geçip kolunu omzuma atmıştı. Bora ile Nil kendi arasında yeni bir yastık savaşına başlamışken gülmeden edemiyorduk.

Gerçek ailem onlardı benim, onların yanındayken mutluydum ve geriye kalan hiçbir şey önemli değildi.



Sümbül| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin