"aniki- hyungiem gelsin. hyungiemle oynamak istiyorum. aniki hyungiem..."
sabahın yedisinde uyandırılma nedeni minho'yu oldukça gererken gözlerini açarak yatağına tırmanıp minik elleriyle omuzlarından sarsan jisung'a baktı.
"jisung, hyungien daha uyanmamıştır"
"uyansın ya bana ne!"
"daha kahvaltını yapmadın, oynayamazsın"
jisung küçük şekilli kaşlarını anında çatarken minho'nun elinden tutup yataktan aşağı çekiştirmeye başladı.
"hadi kalk aniki yapalım o zaman"
minho ağlayabilirmiş gibi hissetse bile yerinden kalkarak jisung'u kucakladı. tombul yanağına minik bir öpücük bırakırken banyoya doğru yöneltti adımlarını.
"yüzünü yıkadın mı sen?"
"yıkadım aniki jeongin örtmenimin öğrettiği gibi dişlerimi de fırçaladım"
"aferin benim oğluma"
jisung'u yavaşça kucağından indirirken kendi elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra aşağı mutfağa indiler. minho kendileri için hafif bir kahvaltı hazırlarken jisung çoraplarıyla parkelerde kaymaya çalışırken başını masaya çarpmasıyla sakince yere oturdu.
"acıdı mı canın?"
minho pişirdiği omleti çevirirken jisung ise usulca başını salladı.
"ben çok güçlü bi çocuğum acımadı ki!"
minho bu sefer ona kıkırdarken omletin altını kısıp jisug'un başından öperek hafif kızarmış yerini okşadı.
"bakiyim sana ne kadar güçlüsün?"
jisung tüm dişlerini göstererek gülümserken kollarını kaslarını gösterecek şekilde kaldırıp minik yumruklarını sıktı.
"bak bana aniki çok güçlüyüm ben!"
minho jisung'un çıkarmaya çalıştığı kol kaslarını okşayıp başını onaylar anlamda sallarken eliyle hafifçe saçlarını dağıttı onun. jisung anikisinden aldığı onay ile kendini dünyanın en güçlü insanıymış gibi hissederken göğsünü kabartarak oturduğu yerden ayaklandı.
"süper kahraman olacağım ben aniki. hyungieme de göstereceğim nasıl olunacağını"
"kahvaltımızı yapıp arayalım hyungieni olur mu?"
"ama pis hyungu aramayalım! o gelmesin istemiyorum! hyungiem gelsin bi tek"
minho hala neden jisung'un hyunjin'den bu kadar nefret ettiğini hala anlayamasa bile onaylar anlamda salladı başını. jisung sandalyesinde otururken bacaklarını sinirli sinirli sallarken minho pişen omleti bıçakla küçük parçalara bölüp onun önüne bıraktı.
"yumurta seni çok daha güçlü yapacak"
jisung'un kaşları duyduğu ile havalanırken eline çatalını hızla alıp omlet parçasına sapladı. minho kendi için demlediği kahveyi yudumlarken jisung'un çarprazına oturup biraz onu izledi.
"hyungien geldi diye ödevlerden kaçmak yok ama, öğretmenin haftasonu için de ödev verdi"
"ama aniki yarın da yaparım ki hyungiemle oynamak istiyorum..."
"hyungienle beraber yapalım?"
jisung çatalını başka bi omlet parçasına daha saplarken birkaç kez omuzlarını silkti. küçük huysuzun huysuzluğu yine üzerindeydi demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moonlight sunrise
Fanfictionlee felix özel birisiydi ve han jisung hyungiesi gibi özel birisi olmalıydı. | minchan + hyunlix | tw! obsesif davranışlar