pireler tellal iken

62 6 0
                                    

" bir varmış, bir yokmuş. evvel zaman içinde, kalbur saman içinde prensesler henüz özgürlüklerini bir beyaz ata değişmeden önceymiş.

uzak diyarların birinde meyveleri lezzetli, ağaçları yemyeşil bir orman varmış. bu ormanda bir anne ile kızı mutlu mesut yaşar gidermiş. bir gün annesi çeşit çeşit kurabiyeler çörekler yapmış, kızını yanına çağırmış.

'bunları büyük annene götür yavrucuğum, ormanın öteki ucunda yaşayan yaşlı kadın hastalanmış.' demiş, bunu duyan kız büyük annesi adına duyduğu endişe ile hızla çıkıp kırmızı başlığını giymiş.

kız her zaman bu başlığı giyermiş, öyle ki herkes bu yüzden ona kırmızı başlıklı kız dermiş.

yolu hızlı hızlı yürürken zavallı kadını bir an önce görmenin umuduyla bildiği yoldan değil de annesi tarafından kullanmaması tembihlenen diğer yoldan gitmek istemiş. sağa dönmüş, sola dönmüş, biraz da düz gitmiş. bir de bakmış, kayboluvermiş!

telaşla etrafına bakınırken bir kurt çıkagelmiş. kıza selam vermiş, kırmızı başlıklı kız başta tanımadığı insanlarla konuşmaması gerektiği için yanıt vermese de sonra başka çaresi olmadığı için o da çekingen bir ifadeyle 'merhaba' demiş.

kızın tedirgin bir şekilde sağa sola baktığını fark eden kurt sinsi gülümsemesini gizleyip usulca sormuş. 'yoksa kayıp mı oldun küçük kız?'

'aslında ormanın kuzeyindeki büyük anneme yiyecek götürecektim a..'

olayı hemen anlayan kurt kızın cümlesini bitirmesine izin vermeden hemen atlamış.

'eğer sola dönüp dümdüz gidersen ormanın kuzeyine gidersin. ama dikkatli ol, ormandaki her canlı benim kadar sevecen olmayacaktır.'

kız gülümsemiş, kurda teşekkür etmiş ve dediği yoldan devam etmiş.

fakat kızı uzun yoldan kuzeye yollayan kurt, sinsice kestirmeden giderek kızın büyükannesinin evine ulaşmış.

hastalıktan bitap düşmüş yaşlı kadını bir anda midesine indirivermiş. zavallıcık çırpınma fırsatı dahi bulamamış. üzerine hızlıca büyükannenin kıyafetlerini geçirmiş ve onun yatağına yatmış.

küçük kız bir süre sonra gelmiş, içeriye girmiş. yatakta yatan kadına baktıysa da büyük annesindeki farklılıklar gözünden kaçmamış.

'büyük anneciğim, kulakların ne kadar da büyümüş!' demiş heyecanla.

'seni daha iyi duyabilmek için sevgili kızım.' diye yanıt vermiş yataktaki kadın.

bu sefer de kırmızı başlıklı kızın dikkatini kadının iri gözleri çekmiş. 'büyük anneciğim, gözlerin ne kadar da büyük?' demiş merakla, kadının ürkütücü bakan gözlerine karşı.

büyük annesi hiç garipsemeden 'seni daha iyi görebilmek için kızım.' deyivermiş. 

son olarak normalden çok daha büyük olan ağzına bakmış küçük kız, bu sefer kesinlikle bir farklılık olduğuna eminmiş. 'ağzın peki, ona ne oldu?' demiş korka korka.

'seni daha iyi yiyebilmek için.' demiş ve hızla yataktan doğrulmuş. üzerindeki yatak örtüsü ve elbise o hızla düşünce bir de kırmızı başlıklı kız ne görsün? meğer büyük annesi zannettiği kişi kurtmuş!

küçük kızı ormanda kandırıp daha uzak yöne yönlendirmiş. sonra kendisi kestirme yoldan büyük annenin evine gitmiş. büyük anneyi afiyetle yedikten sonra onun yerine geçmiş. kızı da yemek için beklemeye başlamış.

beklediği gibi de olmuş. kırmızı başlıklı kız eve gelmiş, tam afiyetle onu da yiyeceğim diye kızın üzerine saldıracakken çat diye kapı açılmış. "

"pamuk prenses!"

masalı pür dikkat dinleyen küçük kız annesinin sözünü ilk kez kestiği için kadın garipsemiş.

"hayır anneciğim, bu masalda pamuk prenses yok, o dünkü masalda kalmıştı."

kahverengi saçlı kız büyük yeşil gözlerini anlamadığını belli ederek bir kaç kez kırpıştırmış ve itiraz etmiş.

"ama o da ormanda yaşıyordu, kırmızı başlıklı kıza pamuk prenses yardım edebilir!"

annesi, kızının dün anlattığı pamuk prenses ve yedi cüceler masalını çok sevdiğini bildiği için ikisini birleştirme çabasına hafifçe gülümsemiş. kızının yumuşacık saçları arasında ellerini gezdirirken yanıt vermiş.

"bu seferlik, pamuk prenses yolu karıştırmış."

Pamuk Prenses Yolu Karıştırdı (g×g) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin