4. Bölüm

142 19 2
                                    

~Jake~
Bu gün de çekimlere katılmak zorundaydım. Üstüme rahat bir şeyler geçirdikten sonra evden çıktım. Şirketin binasına doğru yol aldım.

Oraya vardığımda etraf dünkü kadar kalabalık değildi. Dün girdiğim odaya tekrar gittim. Cheonsa durmuş, yönetmenden azar işitiyordu. İçeriye girdiğimi görünce sustu. Cheonsa bana döndü. Yönetmen ellerini çırpıp,
— Tamam, hadi iş başlasın.
Dedi ve stilistlerin yanına doğru yol aldı. Cheonsa yanıma geldi. Daha suratı bir karış olan kız şimdi gülümsüyordu,
— Eee... Heeseung ile bir şeyler yaptınız mı?
Diye sordu. Kollarımı birleştirdim, dün Heeseung benle birlikte olmak istemişti. Ama bunu kimseye anlatmak istemiyordu. Hayır anlamında kafamı salladım. Stilistlerden birisi beni çağırdı. Cheonsa'yla vedalaşıp o tarafa doğru gittim.

Çekim için geri geldiğimde Cheonsa, Heeseung ile kavga ediyordu. Onların yanına gittim. Cheonsa,
— Bak oğlum! Kavga çıkarmasan olmaz mı? Yönetmen söyledi! Başka odaya gideceğiz. Ne demek gelmiyorsun!
Dedi. Heeseung beni fark etmemişti. Cheonsa'ya sinirle cevap verdi,
— Jake gelmezse gitmem.
Dedi. Cheonsa ağlamaklı bir ses çıkardıktan sonra beni gördü. Bende,
— Ben buradayım.
Dedim. Heeseung olduğu yerde sıçradı bana doğru döndü. Yüzü kızarmaya başlamıştı.
— Cheonsa sen git biz gelicez.
Dedi. Cheonsa gözlerini devirdi ve dönüp odadan çıktı.

Heeseung ile yalnız kaldık. Benden büyük ihtimalle özür dileyecekti. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Heeseung,
— Üzgünüm, Jake. Sana sormalıydım, aptallık ettim.
Dedi. Gülümsedim ve evet anlamında kafamı sallayıp,
— Tamam, sorun yok. Hadi gidelim.
Dedim. Heeseung'un gözleri ışıldadı. Birlikte odadan çıktık ve Cheonsa'nın söylediği odaya doğru gittik.

Bu seferki çekimlerde bayılmamıştım. Bu iyi bir gelişmeydi. Düne benzer pozisyonlarda fotoğraflar çekmişlerdi.

Yönetmen odaya girdi. Beni gördü ve hızla yanıma geldi.
— Evet, bu son çekimdi. Bundan sonra fotoğraf çekeceksin, Heeseung'un fotoğraflarını.
Dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. Heeseung yanıma geldi ve yönetmen odadan ayrıldı.
— Heeseung, bu son çekimmiş. Bundan sonra senin fotoğraflarını çekeceğim.
Dedim. Heeseung sırıtmaya başlamıştı. Kaşlarımı çattım,
— Neye gülüyorsun?
Diye sordum. Heeseung omuz silkti ve sorumu cevapladı,
— Hiç, aklıma bir şey geldi.
Dedi. Hiç durmadan,
— O aklındaki şey ben ile ilgili mi?
Diye sordum. Sorduğum anda Heeseung'un yanakları kızarmaya başladı. Buradan benimle ilgili bir şeyler düşündüğünü anladım.
— Hey, hey! Ne düşündün? Nerem komik benim?
Diye bir soru soruyu arka arkaya sormaya başladım. Heeseung koşmaya başladı. Bende onu takip ediyordum.

Tek bildiğimiz oda dün girdiğimiz oda olduğu için Heeseung oraya daldı. Bende ardından içeriye girdim. Kapıyı arkamdan kapattım. Heeseung'u takip ettim. Koltuk hâlâ yerindeydi Heeseung onun arkasına geçti. Bende öylece ona bakıyordum. Sonra öne doğru atılıp omu tuttum. Gülüyordum. Çok eğlenmiştim.

~Heeseung~
Jake ile olan bu çekimimizde bitmişti. Kendimi onun yanında buldum. Yönetmende oradaydı. Jake ile bir şeyler konuştuktan sonra gitmişti. Jake,
— Heeseung, bu son çekimmiş. Bundan sonra senin fotoğraflarını çekeceğim.
Dedi. Gülümsemeye başladım. Bu onunla ilişkimizin sona ermediği anlamına geliyordu. Jake kaşlarını çatıp,
— Neye gülüyorsun?
Diye sordu. Omuzlarımı silkip sorusunu yanıtladım,
— Hiç, aklıma bir şey geldi.
Dedim. Jake hiç beklemeden başka bir soru yöneltti,
— O aklındaki şey ben ile ilgili mi?
Dedi. Şaşırdım fakat çaktırmamaya çalıştım. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı, bunu hissedebiliyordum. Jake heyecanlı bir sesle,
— Hey, hey! Ne düşündün? Nerem komik benim?
Diye bir sürü soru sormaya başladı. Bende kaçmaya karar verdim. Koşarak odadan çıktım.

Tek bildiğim oda dünküydü. Bende oraya doğru koştum. İçeriye daldım. Jake peşimden içeriye girdi. Kapı arkasından kapandı. Kendimi dünden beri aynı yerinde duran koltuğun arkasına attım. Jake hızla önüme geçti ve beni tuttu. Gülüyordu. Sadece dudakları değil, gözleri de gülüyordu. Gülümsedim.

Koltuğun yanından geçip Jake'in yanında durdum. Beni omuzlarımdan tutuyordu. Bende ellerimi beline doladım. Gözleri şaşkınlık içinde açıldı. Bir elimi onun yüzüne götürdüm ve hafifçe gezdirmeye başladım. Jake'in yüzü kızarıyordu. Gülümseyerek,
— Sevgilim.
Dedim. Bana bir yumruk indirdim. Ellerimi ondan çektim. Kaşlarını çattı,
— Yine aynısını yapıyorsun!
Dedi. Gülümsedim, hayır anlamında kafamı salladım.
— Sadece şakalaşıyorum.
Dedim. Jake gözlerini devirdi ve kapıya doğru yöneldi. Onu takip ettim. Elimi omzuna koydum,
— Üzgünüm, sana sevgilim demek hoşuma gidiyor.
Dedim. Jake bana baktı. İç çekip,
— Ama benim hoşuma gitmiyor. Aramızda bir şey olduğunu düşünebilirler.
Dedi. Gülerek,
— Derde bak.
Dedim. Jake de gülümsedi. Onunda hoşuna gidiyordu.

DARLING | HeeJakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin