~Jake~
Gözlerimi açtığımda kendimi bilmediğim bir yerde buldum hava hâlâ aydınlıktı. Ayağa fırladım ve başım döndü. Yatağa geri oturdum. Galiba beni en son Heeseung bulmuştu.Yine ayağa kalktım ve odadan çıktım. Koridorda yürüyüp salona geçtim. Heeseung koltukta oturuyordu. İçeriye girdiğimi duyunca arkasına döndü ve beni gördü. Gülümsedi,
— Günaydın, sevgilim.
Dedi. Böyle ilk kez demiyordu fakat demesi garibime gitmişti çünkü dün birbirimize aşkımızı açıklamıştık. Onun yanına gidip oturdum. Sıcak hissediyordum. Heeseung elini omzuma attı. Ona baktım. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. İşe gitmemiştim. Heeseung'a,
— Bekle, bekle, bekle! Saat kaç?
Diye sordum. Heeseung gülümseyip,
— İş için soruyorsan sıkıntı yok. Yönetmeni aradım izin verdi.
Dedi. Rahatlamıştım, kafamı Heeseung'un omzuna yasladım.Heeseung gülmeye başlamıştı. Ona bakarak,
— Neye gülüyorsun be?
Diye sordum. Heeseung elini saçıma götürdü ve okşamaya başladı.
— Yok bir şey. Seni böyle görmek garibime gitti.
Dedi. Kaşlarımı çatıp,
— Nasıl görmek?
Diye sordum. Heeseung beni cevapladı,
— Yeni uyanmış, çok tatlı görünüyorsun.
Dedi. Tatlı mı? Jungwon genellikle bir cadıya benzediğimi söylerdi. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı.Heeseung gülerek başımı okşamaya devam etti. Onu öpmek istiyordum. Onunla ilişkimize bir açıklık getirip sevgili olmak istiyordum. Bu yüzden,
— Heeseung, bir şey sorabilir miyim?
Dedim. Heeseung bana döndü,
— Tabii ki sevgilim.
Dedi. Gözlerimi devirip,
— İlişkimiz ne?
Diye sordum. Heyecanlanmıştım ve utanıyordum. Heeseun sorumu cevapsız bıraktı. O böyle yapınca ona baktım. Dışarıyı izliyordu. Onun önüne doğru eğilip,
— Hey, beni duydun mu?
Diye sordum. Heeseung bana doğru döndü. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Merakla cevabını bekliyordum.Tam o sırada telefonu çalmaya başladı. Hayal kırıklığıyla arkama yaslandım. Heeseung ayağa kalktı ve telefonu cevap verdi.
Bir kaç dakika sonra salona geri geldi. Yüzü düşmüştü,
— Eee, Jake. Benim evin çatısı çökmüştü de onun için çalışanlar gelecek.
Dedi. Doğruydu, dün söylemişti. Ayağa kalktım,
— Pekala, ben gitsem iyi olur. Teşekkür ederim.
Dedim. Heeseung'un yanına gittim ve ona sarıldım. Üzgündüm çünkü hâlâ aramızdaki ilişkiyi bilmiyordum. Evden çıktım.Akşama kadar evdeydim ve hiçbir şey yapmamıştım. Heeseung'u düşünüp durmuştum. Gün boyunca da beni aramamıştı.
Televizyonu açtım ve koltuğa oturdum. Magazin olan bir kanal çıktım. Tam değiştirecekken "Lee Heeseung" sesini duydum ve duraksadım. Heeseung ne alakaydı? Gerçi ünlüydü ama dikkatimi çekmişti.
Ekrana Heeseung ve yanında kız olan bir fotoğraf yansıttılar. Yüzüm anında düştü. Kendimi kandırmaya çalıştım, bu kardeşi olabilirdi. Kardeşi var mıydı ki? Veya tanıdığı bir arkadaşı olabilirdi. Televizyonu kapatacakken Heeseung'un görüntüsü belirdi. Konuşmaya başladı,
— İnsanın sevgilisi de mi olamaz!
Diyordu. Anında televizyonu kapattım. Bacaklarımı karnıma doğru çektim ve oturmaya başladım. Hâlâ söylediğinin etkisindeydim. "İnsanın sevgilisi de mi olamaz!" Şaşkınlık içinde oturmaya başladım. Kız arkadaşı olduğunu bana neden daha önce söylememişti? Benden hoşlandığını neden söylemişti? Yoksa beni mi kandırmıştı? Kafamı dizlerime gömdüm.Bir kaç saat böyle kalmıştım ve telefonumun çalmasıyla bacaklarımı serbest bıraktım. Sırtım ağrımıştı. Kimin aradığına baktım. Jugwon'du. Büyük ihtimalle magazinde olanlardan bahsedecekti. İstemeyerek telefonu açtım,
— Jake!
— Ne oldu Jungwon?
— Neden telefonunu açmıyorsun?! Seni kaç kere aradım!
Dedi. Beni aramış mıydı? Hiç duymamıştım. Onu cevapladım,
— Üzgünüm, Jungwon. Duymamışım.
Dedim. Jungwon iç çekti,
— İyi misin Jake?
Diye sordu. Zorla yutkundum.
— İyiyim Jungwon.
Dedim. İkimizde sessiz kaldık. En sonunda,
— Pekala, kapatıyorum Jungwon. Uyuyacağım.
Dedim. Jungwon bir şey demeden aramayı kapattım. Telefonu masaya bıraktım ve kanepeye uzandım. Uyumak iyi gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARLING | HeeJake
RomanceCheonsa: Bana birisi lazım.. İşte! Sen, Jake buraya gel hemen. Jake: Ben senin yanında çalışıyorum, Cheonsa?! Cheonsa: Sus, Jake. Git otur Heeseung'un yanına. Hee: Çift olarak çalışacağımızı söyleseydin, hazırlıklı gelirdim. Cheonsa: Sende sus, Hees...