İnsanların bir yere alışması uzun sürer derler. Sen ne kadar ben 'alıştım' desende içinden aynı şeyi geçiremezsin. İçinden belki bambaşka şeyler geçiyordur. Aynı acı çekmeye alışmak gibi.
İnsan acı çekmeye alıştığı zaman, ona artık normal gelmeye başlar. Sizce gerçekten bir acıya, bir duyguya bir yere alışmak bu kadar kolay, zorlaştıran insanlar mı? Yoksa bir acıya, bir duyguya, bir yere alışmak zor, kolaylaştıran insanlar mı? Karışık bir denklem. Biz kısaca insanlara bağlı desek daha doğru olur.
O gün babam eve geldiğinde akşam yemeğinde oturup konuşmuştuk. Babam ve annem zaten çok istiyordu gitmeyi çünkü memleketlerine bayadır gitmiyorlardı. Ben fikirlerimi belirttiğimde ise babam da annem gibi bu fikre çabucak sevineceğimi düşünmemişti. Hem yemeğimizi yemiştik hem de orada nasıl yapacağız diye saatlerce konuşup, plan yapmıştık.
Her şey 1 hafta da olmuştu. Evdeki eşyalarımızı toplamamız, bir yandan honding'ten gelen nakliyat aracına yerleştirmemiz, hazırlanmamız derken akşam oluyordu zaten. Beklediğimden kısa sürmüştü. Çünkü normalde 1 haftadan daha da uzun sürer böyle işler.
Babamı zaten Bursa'daki holdinge bekledikleri için her şeyi bizim için onlar hazırlamışlar. Ordaki evimizi, buraya araç göndermelerini tek tek planlamışlar. Bizim kendi arabamızla gideceğimizi öğrendiklerinde ise itiraz etmiş bizim için özel araba göndermişlerdi. Başta çok şaşırmıştım ama sonradan anlamıştım. Babam çok iyi bir peyzaj mimarıydı ve genelde işini çok iyi yaptığı için bazen yemek davetiyeleri gönderirlerdi ve katılırdık.
Oraya ilk gidişim olduğu için çok merak etmiştim. Kayseri'den başladığımız yol Nevşehir'de mola vererek geçmişti. Hem mola vermiştik hem de tarihi eserler ve doğal güzellikleri gezmiştik. Nevşehir'in hemen hemen her yerini gezmiştik. Ben tekrar buraya geleceğimizi bilmediğim için ayrıca Ürgüp'e de gitmek istemiştim. Orada da çok güzel yerler olduğunu okumuştum. İlk olarak Pancarlık Vadisi denilen doğal güzelliğe gelmiştik. İlçe merkezinin 6 km uzaklığında ve arabayla sadece 15 dakika süren bir yerdi.
Doğal güzelliğin içerisinde; Yeraltı şehirleri, peribacaları gibi bir çok mekan vardı. Buralarda doğa yürüyüşleri yapılıyormuş ama biz yorgun olduğumuz için katılamamıştık maalesef.
Ordan ayrıldıktan sonra Kızılçukur Vadisi, Pembe Vadi, Damsa Barajı gibi yerleri de gezince iyice tıkanmıştım. Aşırı yorulmuştuk. Nevşehir'e geri gidip ilk güzel bir yemek yiyip karnımızı doyurmuştuk. Güzel bir şekilde dinlendikten sonra benim ısrarlarıma rağmen bu gece burada kalmaya karar vermiştik.
Ertesi sabah işe her şey çok hızlı geçmişti. Güzel bir kahvaltı yapıp, otelden ayrılmıştık. Hediyelik eşya dükkanlarına uğrayıp bir kaç hediyelik eşya almıştık. Annem magnet ve bir vazo alırken babam ise çanak-çömlek ürünleri almıştı. Ben ise annem gibi bir vazo, bir de güzel bir fular almıştım. Her şeyi tamamladıktan sonra ise yola çıkmıştık.
Yol boyunca kitap okuyup, ailemle sohbet edip, uyumuştum. Gittiğimiz direkt eve gitmek istediğimi şehri daha sonrada gezebileceğimizi söylemiştim. O gün direkt eve gitmiştik ve nutkum tutulmuştu. Öyle güzel bir ev ayarlamışlardı ki ağzım açık kalmıştı. Biz daha önce nasıl istediğimizi söylemiştik ve beğenmezsek de babam tekrar istediğimiz gibi yapabileceğimizi söylemişti. Nakliyat aracı bizden daha önce gelmişti ve evin içine eşyalarımızı dizmişlerdi.
Bahçesi vardı ama fazla büyük değildi. Girişte vestiyerli ayna ve bir dolap vardı. Dirket karşıda ise yukarı çıkan merdivenler vardı. Sağ tarafta ise mutfak ve salon birbirlerine oranları bir şekilde çok yakınlardı.
Amerikan mutfak tarzı da diyebilirdik. Yanlız salon mutfağa göre daha büyüktü ve sadeydi. Biz bunu özellikle istemiştik. Ailem ve ben abartıyı sevmezdik. Merdivenin yanındaki kapıda ise banyo ve tuvaletler yer alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ KIZ
Teen Fiction"Niye peki bu kadar sessizsin?" -"Kelimelerle krallık kuracağıma, sessizliğimde körelirim daha iyi." Döndü ve yüzüme baktı. -"Bunu beklemiyordum." -"Bende, beni kıracaklarını beklemiyordum." Gülümsedi, sanki güven vermek ister gibi.