bölüm 4: Kardeşlik

38 12 18
                                    

Yeni bir hafta ve yeni bir bölümden her kese merhaba. Nasılsınız bakalım? Valla ben iyiyim. Dersler dışında.

İyi eğlenceler.

Gözlerimi açtım. Tahmin edildiği gibi yine aynı sahilde durmuş onun gelmesini bekliyordum. Alışmıştım artık. Nereden geleceğini, nasıl geleceğini, ne yapacağını ezbere biliyordum. Ta ki, son rüyaya kadar. Son rüyada ezberimden farklı şeyler olmuştu. Her zaman hareketsiz kalan ben, sanki birisi beni tutuyormuş gibi her zaman aynı yerde kalan ben, bu sefer yürümüş ve o sahilin adını öğrenmiştim. En önemlisi de, o bana adını söylemişti. Bu ilk konuşmamızdı.

Dönmüş ve denize bakıyordum. Çok seviyordum denizi eskiden de severdim ama rüyalardan sonra daha da sevmeye başladım. Geçen araştırdım. Denizi seven insanlara "Thalassophile" deniyormuş. Her hafta mutlaka sahile giderdim bir kaç kere. Deniz insanları rahatlatır, çünkü keşfetme heyecanı ve özgürlük duygusu verir. Ama korkutucudur da. Çünkü denizi izlemek sonsuzluk hissi verir ve o sonsuzluk hissi belirsizlik demektir. Bu yüzden bana Jennieyi hatırlatıyordu deniz. Jennie de belirsiz değil miydi zaten? Gerçek olup olmadığını bile bilmiyorum. O benim hayal ürünüm mü? Yoksa gerçek bir insan mı?

Sonunda başımı çevirdiğimde onu gördüm. Bayağı yakınlaşmıştı. Bu yüzden biraz irkildim. Her zamanki gibi geniş gülümsemiyordu, ama küçük bir gülümseme vardı yüzünde. Gözlerimin içine bakıyordu. "Acaba konuşsam mı?" diye düşünüyordum. Sonuçta geçen rüyada konuşmuştum. Rüyada sanki dilim tutuluyordu, ama geçen sefer konuşmuştum.

Düşüncelerden sıyrıldım ve yüzüne daha dikkatli bakmaya başladım. Son rüyanın verdiği cesaretle sonunda konuştum. Ama sadece "Jennie" diye bildim. Adını söylediğimde o küçük gülümsemesinin yerini kocaman, güzel gülümsemesi aldı. O kadar tatlı ve etkileyiciydi ki gülümsemesi ben de kocaman gülümsedim ona karşı.

Hiç bir şey demeden gülümseyerek baktık sadece bir birimize. Onunla birlikteyken konuşma ihtiyacı duymuyordum. O da yapmıyordu. Aramızdaki sessizlik çok şey anlatıyordu zaten. Yanında susabildikleriniz çok önemlidir. Çünkü her kes konuşarak anlaşır, önemli olan susarken de anlaşabilmektir. İnsan konuştuğunda değil, biri onu anladığında mutlu olur. Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır derler. Jennieyle aynı duyguları paylaşıyoruz

Yine dalmıştım düşüncelere. Elini tutmak istiyordum, neden bilmiyorum ama ona dokunmak istiyordum. Biraz düşündükten sonra bakışlarımı ellerine çevirdim. Ellerimi hareket ettirdim ellerine doğru. Ellerim titriyordu heyecandan. Sonunda tuttum ellerini ve ikimizin ortasına getirdim. Sadece bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra çok garip bir şey oldu.

Jennie. Yok olmaya başlamıştı. Gittikçe soluyordu görüntüsü. Korktum ve ellerimi geri çektim. Bir kaç dakika sonra Jennie tamamen yok oldu. Yok olurken bile gülümsemesi çekilmemişti yüzünden. Az sonra gözlerimi gerçekliğe açtım.

Jisoonun anlatımıyla:
Sabah uyandım ve önce bir duşa girdim. Sonrasında mutfağa girdim ve kahvaltı hazırladım. Lisa benim pankekimi çok sevdiği için pankek yaptım ve biraz da çikolata sürdüm. Genelde spor yaptığı için pek şekerli şeyler yemez, ama bir kereden zarar gelmez, ayrıca bu pankeke hayır diyemez.

Yukarı çıktım ve Lisanın odasına doğru ilerledim. Tenbel şey hala uyanmamıştı.
Kapıyı açtım ve içeri girdim, ama garip bir şeyler vardı. Lisa normalden daha hızlı nefes alıyordu ve yüz ifadesi garipti. "Jennie" dedi kısık sesle. Yine mi Jennie? Bu kız ne görüyor böyle?

"Lisa, lisa. Uyan hadi" dedim bir kaç kere. Elimi omzuna attım ve hafif salladım. Artık endişeleniyordum.
Sonunda uyandı, ama irkilerek ve yerinden sıçrayarak uyandı. Uyandığı an sarıldım ona, gerçekten endişelenmiştim.

Find meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin