iki

253 33 134
                                    

❧ sleep well




"Ben çıkıyorum."

Abimin sesiyle mutfaktan çıkıp kapıya doğru ilerledim. "Kahve yapacaktım." dediğimde başını iki yana salladı. Gözleri telefonundaydı.

"Komiser aradı, babamla ilgili bir gelişme varmış." dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım şaşkınca. Polislerin havalimanı kamera görüntülerini bulduğuna ve dünyanın öbür ucuna kaçtığını söyleyeceklerinden emindim. Ve üçüncü bir kadın bulduğuna da emindim.

"Bulmuşlar mı?" dedim dalga geçer gibi gülüp.

Normal şartlarda elli dört yaşındaki adamın ortadan kaybolması tuhaf bir durumdu ama konu bu adamsa.. Kaçmak onun işiydi. Bu yüzden olayı ciddiye almıyordum ki alsam da ne yapabilirdim ki?!
Ben doğduktan aylar sonra beni terk eden babamı mı arayacaktım sokak sokak?

"Bilgi vermedi, sadece karakola çağırdı."

"İyi." dedim kapıyı açıp. O ayakkabılarını giyerken bana döndü hafifçe gülümseyerek. "İstersen sen de gel. Sonrasında beraber bir şeyler yeriz."

Göz devirdim, onun bu teklifine cevap bile vermedim. O herifle ortak yapabileceğim herhangi bir şey olamazdı.

"Ciddiyim teklifimde?"dedi tekrar soran gözlerle bana bakarken. Onu kırmak istemiyordum ama bu konudan rahatsız olduğumu biliyordu. Naz yapmıyordum, fikrimde kararsız değildim. Öyle olsa son dokuz yıldır, babam bizimle görüşmeye başladığından beri, fikrimi değiştirirdim.

"Abi yeter." dedim gözlerine bakıp. Yüzündeki gülümseme solsa da bu konuyu açan ve bu raddeye getiren oydu. Dünden beri tek konuştuğumuz şey o adamdı.

Suratının asıldığını fark ettiğimde sarıldım ona. Evden çıkmak üzereydi ve onunla kırgın ayrılmak istemiyordum.
Abim hayatımda annemden sonraki en değerli şeyimdi. Onu karşıma almayı hiç düşünmemiştim ki zaten yapamazdım. Eğer yapabilsem babamla görüşmeye başladığında yapardım bunu.

"Dikkatli ol." dedim o asansörü çağırırken. Gülümseyip kafasını salladığında asansöre binene kadar bekledim onu.

Babam hakkında gelen haberi merak etmemiştim ama yine de abimin üzülmesini istemiyordum. Umarım kesin bir cevapla gelirdi. İyi ya da kötü ihtimalsiz bir cevapla..

Yarım bıraktığım iş için mutfağa adımladım. Garip bir şekilde iyi hissetmemeye başlamıştım. Abimi kırdığım için mi yoksa başka bir şeyden mi bilmiyordum ama gerçekten içimi boğan bir şeyler vardı.
Göğüs kafesim koca bir karanlıkla dolarken derin bir nefesle geçiştirmeye çalıştım bu kötü hissi.

Kahve kapsülünü makineye attıktan sonra arkama dönüp tezgaha yaslandım. Garipti. Normal bir ailede evin babası bir buçuk ay boyunca ortalarda olmasa kıyamet kopardı sanırım. Oysa ne benim ne de annemin umrunda bile değildi bu durum. "Evin babası" değildi. Benim için hiç olmamıştı, hiç tanımamıştım.

Kızı tarafından sevilmemek nasıl bir duygudur merak ediyordum. Gerçi babamın başka bir kızı daha vardı, Kai'nin ablası. Şu an burada olmasa da çocukken babasıyla güzel anıları olan bir çocuktu o. Yani babam kız çocuğu sevgisini onda tatmıştı. Benim onun hayatında açtığım bir boşluk yoktu, eksiklik değildim onun için.

On beş yaşına kadar annemin hayatında da önemli bir rolüm olmamıştı. Kötü giden bir evlilikte "Neden yaptım ki ikinciyi?" dediği o çocuktum. Sonrasında abim babamla görüşmeyi kabul ettiğinde onu kaybetme ihtimalini düşünüp benim üstüme oynamıştı.

little miss life  ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin