on altı

116 14 4
                                    

"Ya sen bu Choilerden niye bu kadar nefret ediyorsun?"

Ağzıma masadaki kahvaltılıklardan birkaç parça atarken abime baktım. Bana bakmadan göz devirirken cevap vermesini bekleyerek çekmedim gözlerimi üstünden.

"Nereden çıktı bu sabah sabah?"

"Öyle." dedim omzumu silkerek. "Bizim asıl meselemiz babanın cinayeti ve cinayetin başrolü olan Choiler değil mi?"

Başını iki yana sallayarak ağzındaki lokmayı yutmayı bekledi. "Benim ana meselem asla Choiler olmadı."

Alay eder gibi gülüp oturduğum sandalyeden kalktım. Her fırsatta "Choilerden uzak dur." uyarısı yapan o değilmiş gibi konuşmuştu.

"He ya, yedim ben de."

O yine göz devirirken suyumdan birkaç yudum alıp tekrar ona döndüm. "O değil de bunların ailesi çok fırtınalı."

"Bana ne?" dedi kaşlarını kaldırarak. Göz devirdim umursamaz davranışına karşılık. Gergindi ama umursamaz davranmaya devam ediyordu.

Onun bu tavrına omzumu silkip üstüne gitmekten zarar gelmeyeceğini düşündüm. "Dedikodu olsun maksat." 

Umursamıyor gibi yemeğini yemeye devam ettiğinde arada göz ucuyla bana bakıyordu. Az çok meraklandığı belliydi. Hafifçe gülümseyip döndüm ona. "Bu Yeonjun'la karısı var ya kesin boşanacak."

Sesli bir şekilde güldü,  yüzündeki keyifli ifadeye kaşlarımı çatarak baktım. O arkasına yaslanıp geniş bir tebessümle masada bir noktaya odaklandığında tezgahtan uzaklaşıp masanın önündeki sandalyeye dayadım kollarımı.

"Sen hayırdır?" Çatık kaşlarımla ona baktığımda omzunu silkti. "Hiç şaşırmadım." dedi rahatını bozmadan. 

"Neye, boşanmalarına mı?"

Başını olumlu anlamda salladığımda dudaklarımı büzdüm. "Çok mu iyi tanıyorsun da şaşırmadın."

"Of, yorma Miseol ya!" Tekrar eski halini alıp kahvaltıya devam ettiğinde göz devirdim.

"Ne 'Yorma' be! Konuşsana!" Elimle omzunu dürterken o ters bir bakış atmıştı bana.

"Sen işe geç kalıyordun hani, gitsene!"

Israrla konuşmayıp beni başından atışına göz devirdim. Ellerimi belime yerleştirdim gözlerimi ondan çekmeden. "Gideyim de Soobin'le buluşayım bari!"

"Allah'ım sen sabır ver bana." Kendi kendine söylenirken göz ucuyla baktım ona. 

"O da evliymiş." Başını aşağı yukarı sallayarak onayladı beni. Detay vermesi için gözlerimi ondan çekmesem de o umursamadan yemek yemeye devam etmişti.

"Bunlar da erkenden evlenmiş. Sende tık yok." 

"Üniversiteden beri sevgiliydi Soobin'le karısı. Çok normal evlenmesi."

"Sen üniversiteden mi tanıyorsun?"

Birkaç saniye donup bakışlarını etrafta gezdirdi. "Aynı dönemde okuduk, eşek değilim ya görüyordum kampüste."

Şaşkınca kaşlarımı kaldırıp baktım ona. Aynı yaşta olduklarını bilmiyordum, Soobin evli olduğundan abimden büyük olduğunu düşünmüştüm. İnternetteki bilgiler aklıma geldikçe parçalar oturuyordu, Soobin'in yaşını orada görsem de dikkat etmemiştim.

Yeonjun'un yaşını hatırlamasam da yazılım mezunu olduğunu hatırlıyordum. Göz ucuyla abime baktığımda masadan kalkıyordu. 

"Yeonjun da yazılım mezunuydu galiba, onu tanıyor musun?"

little miss life  ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin