altı

159 35 98
                                    

"Ne yapacağım ben?"

Karakol tuvaletine girmiş, kabinde kendimi toparlamaya çalışıyordum. İki seçeneğim vardı. Birincisi, Choi Yeonjun aleyhinde gerçekten de yalan ifade verip abimi kurtarabilirdim. İkincisi ise durumu polislere bildirmeki.

Polislere anlatırsam her yerde gözü kulağı olan bu adamlar abime zarar verirdi, bu bi ihtimal değildi. Kesinlikle yapardı bunu.

Emin olduğum şey Choi Yeonjun'un suçlu olmadığıydı. Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde çemberin ortasına onu koymuş, etrafta da bizi koşturuyordu.

Yanağımdan akan gözyaşlarını elimin tersiyle silip dirseklerimi dizlerime yasladım. Bir çare bulmalıydım ve bu çare asla onlara boyun eğmek olmamalıydı.

Bir kez istediklerini verirsem daha fazlasını isteyeceklerdi. Bu dosya kolay kapanmayacaktı ve umrumda olan şey babamın katilinin bulunması falan değildi, abimdi. Kai ya da Heejin'in de benim yüzümden başlarına kötü bir şey gelmesini istemezdim, vicdan azabı çekemezdim onlar yüzünden.

Derin bir nefes alıp aklımdaki fikirle ayağa kalktım ve tuvalet kabinin kilidini açtım. Büyük bir adımla dışarı çıkıp aynanın karşısında saçlarımı düzelttim.

Kendimi hazır hissettiğimde kapının metal ve soğuk kulpunu indirip kasvetli ve hareketli karakol ortamına bıraktım kendimi.

Hızlı adımlarla Komiser'in odasına ilerleyip kapının önünde durdum birkaç saniye. Ne kadar mantıklı düşünebildiğimi bilmiyordum, kararlı sayılmazdım ve ben fazlasıyla korkuyordum attığım her adımdan.

"Neyi bekliyorsunuz?"

Tok erkek sesini duyduğumda irkilip kenara çekildim. Uzun ve yapılı sayılmayacak polis memuru dik bakışlarını üstüme dikmişti.

"Komiser'le görüşecektim."

"Girin o halde?" Tek kaşını kaldırmış agresifçe bana bakıyordu. Neden böyle davrandığını anlamasam da burada dikilmem şüphe çekmiş olmalıydı.

"Kusura bakmayın." dedim başımdan savmak adına.
Elimi kaldırıp kapıyı tıkladım ve sonrasında da kapıyı itip girdim içeri.

"Hoş geldiniz." Ayağa kalkıp elini uzattığında zorla gülümsemeye çalıştım ve elini sıktım.

"Aslında çok hoş gelmedim." dedim bana gösterdiği koltuğa otururken.

"Sebebi nedir?" Kaşlarını çatıp bana baktığında derin bir nefes aldım.

"Babamın davasıyla ilgilenen en üst yönetici kim?" dediğimde bakışlarını benden kaçırıp durakladı birkaç saniye. "Benim." dediğinde dudaklarımı ıslatıp baktım ona.

"Sorun nedir?" dedi tekrarlayarak sorusunu. Bu sefer öncekine oranla çok daha ilgili görünüyordu.

"Size ifade vermek istiyorum." dedim sertçe yutkunarak. "Mümkünse beni sadece sizin duyacağınız ve kayıt olmadan." dediğimde kaşlarını daha çatıp öne doğru eğildi.

"Bu olayla bir ilginiz mi var?"

Başımı hızla iki yana salladım. "Hayır." Gözlerimi kaçırıp sertçe yutkundum. "Choi Yeonjun hakkında."

little miss life  ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin