on iki

121 17 3
                                    

"Hedef şaştı diye sözünü tutmadığın unutulmayacak Kang Miseol. Choi'lerden uzak dur, son tavsiyem."

"Sözünü tutmadığın unutulmayacak Kang Miseol.." Beynimin içinde kendi adım ve öncesinde birkaç kelime yankılandı. Neden odağı haline gelmiştim bu işin, nasıl olmuştu da yaptığım şeyler herkesi etkiliyordu? Ya da daha doğru bir soru soyayım: Choi'lere yaklaşmam, babamın katilini neden bu denli rahatsız ediyordu?

Kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdığımda Kai başını iki yana salladı, yüzünde alay eder gibi bir gülümseme vardı. Abim ise dişlerini sıkıyordu öfkeyle.

"Karakoldan birisi." dedi Kai yüzüme bakıp. "Karakoldan birisi yapıyor bunu." Mümkünmüş gibi daha da çattım kaşlarımı ve ona odakladım bakışlarımı. Nereden çıkardığını merak ederek baktım gözlerine.

Abim elindeki oyuncağı yumruğunun arasında sıkmayı bırakıp yatağa fırlattığında ona döndü şaşkın bakışlarım. "Tabii ya!" dedi parçaları birleştirmiş gibi. "Bu oyuncak evdeydi değil mi?"

Tam olarak ne konuştuklarını anlamasam da Kai başını sallamıştı. "Evet, babamın evindeydi."

"Bana da açıklar mısınız?!" dedim öfkeyle karışık bir merakla. Abim elini saçlarının arasından geçirip göz ucuyla baktı bana. Sanki olaylardan bağımsız olmama tahammülü yok gibiydi ama elimden geldiğince çabalıyordum.

"Bugün babamın evinde arama yapacaklarını söylediler biz hastanedeyken." dedi Kai kısık biri sesle. 

"Ne tesadüf ki bu aramadan hemen sonra geçmişten gizemli bir oyuncak buraya giriyor!" Abim sesini yükseltip öfkeyle kapıya doğru yürürken Kai ona doğru adım atsa da  karar değiştirip bana döndü. Ne yapacağını bilemez bir tavrı vardı.

"Bana bak Miseol.." Abim öfkeyle bana döndüğünde kaşlarımı çattım onun tehditkar tavrına karşılık. "O Choi'lerle görüşme amacın ne bilmiyorum ama çok iyi olmadığı ortada."

İşaret parmağını yüzüme doğru savururken onun araladığı dudaklarından bir şeyler çıkmasına müsaade etmeden ben konuştum. "Senin babanın katilini bulmak için uğraşıyorum!" dedim kırıcı olmayı umursamadan. "İnan kim, neden öldürdü; nerede, ne bok yedi de böyle bir ölümü hak etti gram umrumda değil! İstesem ölümü duyduğumda o karakola bile gelmezdim, ben senin için bulaştım bu işe!"

Öfkeli bakışları birkaç saniye daha yüzümde kaldığında bir şey söyleyeceğini düşünmüştüm ama o sessiz kalmıştı.

Sanırım öğrendiğiniz herhangi bir şeyi Komiser'e bile anlatmamamız gerekiyor." Kai'nin söylediğini başımla onayladığımda abim sahte bir şekilde boğazını temizlemişti. "Bu not da aramızda kalacak, Choi'lere de gitmeyecek haber."

"Choi'lerin tek derdi Yeonjun'u çıkaraktı. Onu tamamen aklama peşindeler, dava umurlarında bile değil."

Abim dalga geçer gibi gülüp bana ters bir bakış attığında göz devirdim ve nota uzandım.

 "Ne sözünden bahsediyor, ben onu anlamadım."

"Eğer sen Yeonjun'un aleyhine ifade verseydin çıkamazdı, yapmadın ve çıktı. Ondan bahsediyordur."

Kai notu elimden alırken abimin dediğinin mantıklı olduğunu düşündüm. Yeonjun hakkında ifade verir gibi yaptığımdan belki de bugüne kadar ses çıkmamıştı. Bu şartlarda neden Choi'lerden uzak durmam gerekiyordu ki?

Katil Yeonjun olsa dışarı çıktığı için beni tehdit edecek hâli yoktu ya?!

"Komiser bize bugün hedefin sen olduğun ama yanlışlıkla Heejin ablamın vurulduğu bir senaryoyu da düşünmemiz gerektiğini söyledi." Kai sırtını dolaba yaslayıp baktı bize. "Bu notta da hedefin şaştığından bahsediyor, aynı şey değil mi?"

little miss life  ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin