on yedi

78 12 7
                                    

"Rahmetli baban da çok severdi özel hayatıma burnunu sokmayı."

Kaşlarım şaşkınca havalandığında gergince gülümsedim. "Sıra bana gelmiş olabilir o zaman."

Öne doğru eğilip elini saçlarının arasından geçirirken kendi kendine bir şey mırıldanmıştı. Kaşlarımı çattın söylediği şeyi anlamaya çalışarak.
"Efendim?" dedim duyamadığım için.

"Yok bir şey." 

Söylediğini tekrar etmek yerine beni geçiştirdiğinde sabır diler gibi sesli bir nefes alarak baktım yüzüne, kendi kendine mırıldanması çok rahatsız ediciydi. O ise halinden memnun gibiydi.

"Anlaştığımıza göre ben gidiyorum." 

Ayağa kalktığında ardından ben de kalktım. Bana elini uzattığında masanın diğer ucunda durmak yerine yanına gidip sıktım elimi. Abime geçiremediğim dişimi belki de ona geçirebilirim, düşüncesiyle gözlerine baktım.

"Abimle beraber mi mezun oldunuz?" dedim onun vedasını geri çevirerek.

Elimi elinden çekerken abimden bahsettiğimden olsa gerek bakışları yüzümde donup kalmıştı. Anlaşılan benden böyle bir soru beklemiyordu. Birkaç saniye yüzümde donup kalan bakışlarının ardından tebessüm ederek kaçırdı gözlerini. Düşünceli olduğu belli kısık gözleriyle aşağı yukarı sallamıştı başını.

"Sana ne anlattı?"

"Hiçbir şey." dedim birkaç adım geri çekilip masaya yaslanarak. Kollarımı göğsümde bağladığımda bana doğru çevirdi bedenini.

"Anlatmadığından mı beraber mezun olduğumuzu biliyorsun?"

Dudaklarımı büzüp omzumu silktim. "Kendim öğrenmek zor olmadı."

"Tamam." dedi başını sallayarak, kendince söylediklerimi onaylamıştı bu şekilde. Bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladığında dikkatle izledim onu ama vazgeçerek sesli bir nefes verdi.

"Sen babanın katilini mi öğrenmek istiyorsun?" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım şaşkınca. Bu konuyu açtığına göre bana bilgi vermek istiyordu.

Ben konuyu abime getirmeden önce bu konuda çok kararlı ve sessizdi. Beni bu şaşırtmıştı; abimi konuştuktan sonra bu konuyu açması.

"Daha çok şu beladan kurtulmak istiyorum, diyelim."

Başını aşağı yukarı salladı, yüzünde o sinir bozucu gülümsemesi vardı yine. "Aslında bu iş dümdüz, basit bir şey." dediğinde gözlerimi kıstım. "Sadece tek bir düğüm var, kolayca açılabilecek bir düğüm."

Gözlerim boşlukta gezindi söylediğini anlamlandırmak için. O bana zaman tanımak için sessiz kalırken gözlerimi tekrar gözleriyle buluşturdum. "Madem kolayca açılabilecek bir düğüm neden açılmadı bugüne kadar? Sen fazla basite indirgiyor olmayasın!"

Yeonjun başını kendinden emin bir şekilde iki yana salladı. "Tek engel abin."
Net bir şekilde konuştuğunda devam etmesi için baktım ona.

"Birkaç kez konuşmak istedim, Soobin, onun avukatıyla iletişime geçti ama hiçbir şekilde dönüş yapmadı." 

"Demek ki dönüş yapılmaması gerekiyordu." dedim abimi savunarak.

"Bak.." dedi gergin bir tavırla bana dönerek. "Benim adımın bu işe karışmasının tek sebebi baban, onun yaşarken yaptıkları. Abin istese her şeyi çözer."

Sesli bir nefes verip baktım yüzüne. Kelime oyunları yaparak kafamı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. "Abimin bu durumdan memnun olduğunu zannetmiyorum. Çözebilse çözer zaten."

little miss life  ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin