"Yavuz." Kalan birkaç basamağı da hızlıca çıkarak genç adamın önünde durdu.
"Neden geldin? " diye sorarken hem şaşkındı hem de kötü bir şey olma ihtimalini düşünüyordu. Sadece birkaç saat olmuştu Sapanca'dan ayrılalı Yavuz'un gelmesini gerektirecek kadar ne olmuş olabilirdi ki? Kızmış mıydı yoksa onunla gelmediği için, bu yüzden mi gelmişti? Yok canım onca yolu azarlamak için gelmemiştir herhalde, çok saçma diye düşündü. Kayra mavi gözleri adamda kafasının içinde gelişine sebepler ararken, Yavuz oturduğu yerden kalkmadan, çatılmış kaşlarının altından kızın yüzünü incelerken sorusuna soruyla karşılık verdi.
"Neden gittin? " Kayra duyduğu soruyla daha da şaşırdı. Çünkü Süleyman'a gayet açıklayıcı bir not bırakmıştı. Karşı komşusunun kapısından gelen tıkırtıyla meraklı komşusu tarafından gözlendiklerini fark etti Kayra."Eve girelim. " diyerek kapıya yöneldi.
Açtığı kapıdan hızlıca ayakkabılarını çıkarak girdi Kayra, hemen arkasından da Yavuz girerek doğruca oturma odasına geçti. Kanepenin ucuna oturup dirseklerini dizlerine dayarken gergin görünüyordu. Kayra, kendisiyle konuşmadan geldiği için çok kızdığını düşündü ama bu kadar kızacak ne vardı ki. Kanepeye, Yavuz'un yanına oturup bir yandan da sıcaktan ensesine yapışmış saçlarını havalandırırken konuştu.
"Bir şey mi oldu? ... Anlamıyorum... Buraya kadar gelmene gerek yoktu telefon etseydin keşke. " Söylediğiyle Yavuz'un alev almış gözleri ok gibi gözlerini buldu.
"Telefonun kapalı! Neden geldin buraya? Neden önce benimle konuşmadın? " Yavuz'un yüksek çıkan sesi ve öfkeden çok kırgınlık barındıran gözleri Kayra'yı da germeye başlamıştı.
"Tamam sakin ol. Bu kadar kızacak ne var anlamıyorum. Sabah çok erken çıktım hem seni o saatte uyandırmamak hem de dayımla yalnız konuşmak istediğimden Süleyman Abi'den beni gara bırakmasını istedim ve sana vermesi için de not bıraktım. Telefonumun kapalı olduğunu da farketmedim. " diye bir çırpıda sıralayıverdi.
Yavuz genç kızın söyledikleriyle bir an kalakaldı. Süleyman'ı beklemeden çıkmıştı. Hay Allah... Gülsüm'den, adamın dönüşte arabası bozulduğundan tamirci çağırmak zorunda kaldığını, yarım saate geleceğini öğrenmişti oysa ki. Yarım saat sabredebilseydi kafasında olmayacak şeyler kurup bu kadar paniklemeseydi ... Ellerini dalgalı koyu kahverengi saçlarından geçirirken nefesini seslice dışarı verdi ve ani bir hareketle yanında oturan Kayra'yı kollarının arasına çekti. Kalbi hala deli gibi atıyor, genç kızın saçlarını okşayan elleri titriyordu. Bu kocaman mavi gözlü cadıyı kaybetmekten bu kadar korkabileceğini asla tahmin edemezdi ama korkmuştu işte. Hem de nefessiz kalacak kadar çok korkmuştu.
"Ben Süleyman Abi'yi görmedim ki. Arabası bozulmuş gecikecekti. Ahmet'in söylediklerine inanıp benden kaçtığını düşündüğüm için onu bekleyemedim. " dediğinde Kayra adamın davranışlarının sebebini anlamış oldu. Başını onun göğsüne yaslayıp kollarıyla bedenini sararken Yavuz'un ellerinin altındaki gergin kaslarının gevşediğini hissetti.
"Ahmet konusunu kapatalım. Düşünmek istemiyorum artık sen de düşünme. Birine güvenmek, inanmak benim için zor olsa da ben sana güvenmek istiyorum." Başını kaldırıp gözlerini Yavuz'un kahverengi gözlerine dikti. Sıcacık tatlı tatlı gülümsedi sevdiği adamı rahatlatmak için.
"Teşekkür ederim. Ben de güvenini sarsmamak için elimden gelen herşeyi yapacağım, söz veriyorum. O gereksiz herif yüzünden seni kaybetseydim eğer inan kahrolurdum Kayra. " Şimdi genç adamın da yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı.
"Neden kahrolacakmışsın hayatından sorunlu biri eksilmiş olurdu işte." Diyerek takıldı Yavuz'a Kayra.
"Şakası bile hoş değil güzelim. Sana nasıl tutulduğumu, kaybetmek istemediğimi göremiyor musun Kayra?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİSLİ GEÇMİŞ
General FictionHatırlamadığı geçmişini ve ailesinin ölümünü araştıran genç bir kız, Kayra. Fotoğrafını görür görmez Kayra'dan etkilenen ve kendini ona yardım etmeye adayan genç bir adam Yavuz.