14

1.6K 110 51
                                    




 Sabah 10 civarında uyanmış şimdi de yemek yiyorduk. Draco'nun yaptığı büyüyle kendi kendine çalıştırdığımız makineler sayesinde iki pizza yaptık. Annemin her sabah işe giderken bıraktığı patatesleri de yanına koydum. Elimizde tabaklarla oturma odasına geçtik. Ardından da güzel bir film açtık.

 "Birkaç günlüğüne eve tıkılmış ve tatil yapıyormuşum gibi hissediyorum. Ama Malikanede olsaydık sıkılırdım. Seninle bunu bir yıl da yaparım." dedi ağzına bir patates atarken.

Gülüp arkama yaslandım. "Belki bugün evden çıkarız."

"Ne?!" dedi hayretle. Tepkisiyle gülümsemem büyürken vakit kaybetmeden odama koştum. Dün gece aklıma gelen kıyafetleri kapıp yanına döndüm. Merakla elimdekilere bakarken sordu: "Bunlar ne?"

"Kılık değiştiriyoruz." Elimdeki şapkayı kafasına taktım. "Yani... sen değiştiriyorsun."

 Ciddi olup olmadığımı anlamak için gözlerime baktı bir süre. İkna olunca şüpheli bir tonda sordu. "İşe yarar mı ki?"

 Ben biliyor muyum sence Dray? Deneyeceğiz. Yine de başımı onaylarcasına salladım.

O da eğlenmeye başlarken elimdekileri kendine çekti. Önüne getirip inceledi. "E düz siyah tişört bu."

"Ne kadar sade o kadar iyi." dedim eşofmanını da ona verirken. Kendi yeterince dikkat çekiciydi. Bir de üstüne güzel giyinirse yanardık yani.

  ...

 Çok geçmeden verdiklerimi giyip geldi. Etrafında dönerken "On numara!" dedim. Hemen ayağa kalkıp yukarı kıvrılmış tişörtünü düzelttim. "Tam liseli Türk çocuğusun şu an." Sarı saçları da şapkayla gizlenmişken idare ederdi bence.

 Yavaşça aynaya döndü. "Emin misin? Hala kendime benziyorum."

"Evet evet." dedim hemen. Zaten çok dikkat çekebileceği bir yere gitmiyorduk. Yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra odama gittim. 

 Üzerime hemen sade bir elbise geçirdim. Saçlarımı açık bırakıp boynuma en sevdiğim mavi kelebekli kolyemi taktım ve odadan çıktım. 

...

 "Sen dışarı çıkacağız deyince ben sokaklarda gezeriz sanmıştım."

"Tabi canım bir gün sonra kendini Tom Felton'ın ikizi diye magazinlerde bul."

 Kaşlarını kaldırıp 'Harbi oluyo mu öyle?' bakışları attığında göz devirerek onayladım. Ardından kolundan çekiştirip çilek tezgahına sürükledim.

Evet. Draco Malfoy'u pazara getirmiştim. Ne var yani? O istedi dışarı çıkmayı.

 Tezgahtar abiden bir kilo çilek isteyip parasını uzattım. Adamın verdiği poşeti alması için Draco'ya işaret ettim. O elini uzattı ama tezgahtar ona hiç tepki vermeden bana bakmaya devam ediyordu. Biraz garipsesem de daha fazla zaman kaybetmeden kendim aldım poşeti.

"Bir kilo çilek 30 lira olmuş olacak iş değil." Ben söylenirken Draco arkamdan yürüyüp meraklı gözlerle etrafı inceliyordu. 

"Diagon yolunda da böyle bir köşe vardı hatırlıyor musun?" dedi bir anda. Ona dönüp bir süre hatırlamaya çalıştım. Aklıma gelir gelmez başımı aşağı yukarı salladım.

 Devam etti. "Babam oradan nefret ederdi." 

 Küçük bir kahkaha attıktan sonra bir tezgahın önünde durdum. "Senin baban her şeyden nefret ederdi."

"Deme öyle, o kadar da değil."

"Ah Sirius'u özledim." dedim iç çekerken. "Ona veda edemedim." Derken aklıma gelen detayla sinirlenip işaret parmağımı ona doğrulttum. "Hatta senin yüzünden bizimkilere bile edemedim."

Shift for Y/n? - Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin