9

1.8K 118 48
                                    






Yarım saatlik bir şoktan sonra Draco nihayet öğrendiklerini sindirebilmişti.

İlk başta Jk. Rowling denen bir kadının kaleminden fırlama olduğu düşüncesiyle ipleri elinden kaçırsa da, bu dünyada geniş hayran kitlesinin olması Malfoy kanını kabartmıştı. Biraz daha kendine gelmişti hatta arada sırıttığını bile görebiliyordum.

"Bekle." dedi bir anda hareketlenerek. Posterlerimin olduğu duvara çöküp yerdeki -sabah yırttığı- Tom'un resmini aldı eline. 

"Şimdi bu... ben mi?"

"Teknik olarak sen o'sun."

 Yüzünü buruşturup elindeki yarım resmi çöpe attı. "Hala sevmiyorum ben bu herifi."

 Güldüm. Nasıl bir saçmalığın içine düştüğümüzü kısa süreliğine unutmuştum. Derken şansım hiç yaver gider mi benim?

"Yemek hazır!" diye bağırdı annem. Ayak seslerinin giderek yaklaşmasıyla odama doğru geldiğini anlamıştım. Hızla koşup her ihtimale karşı kilidi çevirdim.

 Kapının ardından bağırdım. "Geliyorum beş dakikaya!"

 Draco yanımdaki duvara yaslanırken annem kapının önüne gelmişti bile. Kulpu bir iki kere aşağı çevirdi. Açılmayınca duraksadığını farkettim.

"Y/n? Orada her şey yolunda mı?"

"Evet." dedim aceleyle. "Sen git geliyorum."

 "Peki." dedi i'yi uzatarak. Sesinde duyduğum şüpheli tonla dudaklarımı ıssırdım. 

 Kapının önünden uzaklaştığında bana bakarak sırıtan Draco'ya döndüm. Ne sırıtıyorsun piç, ecel teri döküyorum ben burada.

"Pardon." dedim anında. Kaşlarını çatıp özrümü anlamlandırmaya çalıştı. İçimden sövüp dışımdan özür dilediğimi açıklamaya gerek duymadım. Olabilir böyle şeyler.

 "Burada bekle. On dakikaya dönerim."

Anahtarı çevirip kapıyı açtım ve çıkıp hemen arkasından kilitledim. 

Yemek masasına oturduğumda annem çoktan başlamıştı. Ellerimi yıkayıp sandalyeye oturdum. Annem tepsiden tabağıma tavuk koyarken onu izledim. Üçüncüyü koyduktan sonra geri çekiliyordu ki durdurdum. "Koy koy. Bugün çok açım."

 Gülüp birkaç parça daha koydu. Yandan pilav tabağını da çektim kendime. 

"Bugün bir şey yemedin mi? Sabah bıraktığım patates ellenmemişti bile. Salataya koydum ben de." 

 Gülümseyerek yerine oturdu. "İyi etmişsin" dedim hemen ardından. "Sabah sabah haşlanmış canım çekmedi. Üşendim sonra da." 

 Bahane sunmaktan çok bunları Draco'ya nasıl götüreceğimi hesaplamaya çalışıyordum. 

 Annem yemek masasında beraber olmaya çok önem veriyordu. Babam gemi kaptanıydı. Tahmin edersiniz ki ayda yılda bir onunla sofraya oturabiliyorduk. Gitti mi altı ay dönmüyordu bazen. Evde sadece ikimiz olunca da ayrı ayrı yemek tek başına yemek demek oluyordu. Öyle geçen  zamanlarımızı hatırlıyorum. Çok fazla öğün atlıyorduk. Haliyle annem de olaya el koydu.

 Şimdi yemekleri alıp odama götürsem sorgulardı elbette. Onun yemeğini bitirip bulaşıkları yerleştirmesini bekledim. Beklerken kendi karnımı da doyurdum.

 O makineye eğilip bana sırtını döndüğü an elimdeki iki tabağı alıp merdivene yürüdüm. Yukarı çıkıp odamın önüne geldim. Tabakları yere bıraktıktan sonra cebimden anahtarı çıkarıp kapının kilidini açtım. Kapıyı ittirdiğim an gördüğüm manzarayla gözlerim sonuna kadar açıldı.

"Lan neden çıplaksın?!" 

Sessizce bağırmak bu olsa gerek.

 Yalnızca altında pantolonuyla yatağıma uzanmış bana bakıyordu. Tepkimle kendi üzerine göz gezdirip rahat bir tavırla "Buna çıplak denmiyor yalnız." dedi.

 İçimden bir sabır çekip hemen arkamı döndüm ve yerden tabakları aldım. İçeri girip yemekleri masaya bıraktım ve unutmadan yine kapıyı kilitledim. 

 Tekrar ona baktığımda hala aynı pozisyonda beni izlediğini gördüm. "Allahım ya."

 Bir anda alık alık suratıma bakmaya başladı. "Merlin'e ne oldu?"

 Gözlerimi devirdim. "Yok Merlin falan. Sus çarpılırsan karışmam."

 Yatakta doğrulup getirdiğim yemeklere göz gezdirdi. "Annen mi yaptı?"

"Ev cinimi yok bizim Draco. Tabi annem yaptı."

"Tersleme beni."

Bir şey demedim. Tamam stresimi ondan çıkarıyordum bir tık. Ama annemin bir şeylerin ters olduğunu çakması an meselesiyken onun kadar rahat olamazdım haliyle. Ayrıca kendi monoton evrenime her gün -nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde- Draco Malfoy getirmiyorum.

  Ben bakışlarımı yüzüne çevirirken tavuktan bir ıssırık alıp gülümsedi. Kaşığı elime aldım ve pilavdan da yedirdim. 

"Mükemmel bunlar." Deyince gülerek göz devirdim. "Abartma, Hogwarts'ta neler yiyor-duk."

"Hayır hayır ciddiyim. Onlarda hep bir şey vardı. Sanki bunlar daha... gerçek..."

"Sihirle şipşak yapmıyor annem bunları. 2 saat uğraşıyor tabi güzel olacak." dedim konuyu dalgaya vurarak. Ardından bir süre onu izledim. 

Garipsemeyin. Şu ana kadar aklımda elli bin kere 'ne bok yiyeceğim' sorusu dolandı. İki dakika dinlenmeyeyim mi?

...

 Çok geçmeden yemeğini bitirdi. Önce kapının kilidini açıp etrafı kontrol ettim. Annem odasındaydı. Tabakları elime alıp çıkarken Draco'yu uyardım.

"Olduğun yerde kal gelince konuşacağız."

 Başıyla onayladı. Mutfağa doğru yürümeye başladım. Tezgahın önüne geldiğimde bulaşıkları hafif sudan geçirip makineye koydum. Derken çok yakından kısık bir hayret nidası duydum. Draco olamazdı değil mi? Çıkmamıştır odadan... Gerçi merdivenlerden aşağı inerken arkamda bir hareketlilik hissetmedim değil.

 Anında bulaşık makinesinin kapağını kapatıp sesin geldiği yere koştum. Banyodan geldiğini farkedip oraya yöneldim. Ben daha içeri girmeden sifon sesi geldi. Ardından da hayret yerine hayranlık nidaları.

 Kapıyı açıp içeri baktığımda klozetin başında, bir tık yüksekten akan suyu izleyen Draco'yla karşılaştım. 

"Merlin... Bir de burada sihir yok diyorsun." 



Bölüm Sonu

Draco... o taharet musluğu ablam.

OAHŞMELÖOŞKDL Türkiye'de yaşayacağı şeyleri hayal ederken daha da yazasım geliyor. Ah Dray seni bir de çimenlikte beyaz atletle mangala götüresim var. Hayallerimin vizyonu bazen beni de şaşırtmıyor değil.

Oy vermeyi hatırlatayım. 

Hatırlattım.


Shift for Y/n? - Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin