Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tw:Smut
Uzun zamandır Mario Kart oynamanı izliyordu. Bu -kendi oynamasa bile- gerçekten çok keyif aldığı bir şeydi. Onun içindeydin, hatta tutkuluydun, onu tanımlamanın en iyi yolu buydu. Bu yüzden seni oynarken izlemekten keyif aldı. Yüzünüzün neşeyle nasıl aydınlandığını, sinirlenince kaşlarınızın çatılmasını, kısacası verdiğiniz tepkileri izlemeyi seviyordu. Bugün de farklı değildi. Seni izlemekten keyif aldı. Ama bugün bir şeyler farklıydı.
"Oh anneni-" CPU'nun sana kırmızı bir kabukla haritadan vurduğunda öfkeyle hırıldadın.
"Mh," diye homurdandı Kuroo, gözleri bir kez daha yukarı baktı. Kanepede karnına yayılmıştın, çıplak bacakların hafifçe açılmıştı. Kuroo'nun bakışları ayak bileklerinizle başladı ve baldırlarınızdan kaydı.
Bakışlarını tişört elbisenizin eteğine doğru kaldırırsa, tam olarak ne bulacağını biliyordu. Biliyordu, çünkü evde giymeyi sevdiğin o büyük boy tişört kıçının kıvrımını zar zor örttü ve tişörtünün koyu kumaşının altına zar zor gizlendiğini bildiği küçük külot, onu her türlü uygunsuz düşünceyi düşündürdü.
Beyninin bir kısmı bunu bilerek yapıp yapmadığınızı merak etti. Aklını doğrudan oluğa göndermeye çalışıyor olsaydın başardığını kabul etmekten nefret ederdi. Dürüst olmak gerekirse, kendini baldırınızın açıkta kalan derisini okşarken bulmasını kendine yedirmekten hoşlanamadı.
"Tetsu-," diye bağırdın ve sıcak parmakları bacağına sürtündüğünde kanepede otururken ona baktın. "Siktir-" kumanda ellerindeyken, duvara çarptığınıza dair sinyal verdi (oyunda carpisioz). Kuroo yardım edemedi ama buna kıkırdadı.
"Ne?" Baldırınıza karşı çeşitli şekiller çizmeye devam ederken sordu.
"Kaybettim."
"Sen? Kaybetmek?" Kuroo buna derince kıkırdadı. "Bu oyunda iyi olduğunu sanıyordum," diye alay etti, daha yükseğe dokundu, parmakları yanan bir iz bıraktı. Haklıydı. Bunu söylemiştin. Ve Mario Kart'ta iyiydin. Gerçekten iyiydin. Kenma'yı birkaç kez yenmeyi bile başardın ve eğer bu bir şey için konuşmadıysa, ne yaptığını bilmiyordun. Ve sen de ona söyledin.
"Ben iyiyim." Mesele şu ki, bu durumlarda, dikkatinizi ekrandan ve oyundan uzaklaştıran erkek arkadaşınızın ısrarlı dokunuşuna maruz kalmamıştınız.
"Şimdi?" Kuroo sordu, kanepede kayarken sesinde duyulan bir sırıtış, ellerinin uyluklarınıza kadar gitmesine izin verdi. Yolda dizlerinizin içini gölgeledi. Vücudunuzdan fırlayan karıncalanmalara rağmen, daha önce duvara çarptığınızda kaybedilen zamanı telafi etmeye kararlı olarak bakışlarınızı ekrana sabit tuttunuz. En iyi ihtimalle rekabetçiydin ve Kuroo "Kanıtla" dediğinde ne yaptığını kesinlikle biliyordu. Ona omzunun üzerinden hızlıca baktın.
