✮¹

323 17 24
                                    

-
Koltukta öylece uzanmış tavana bakıyordum. Kulaklıklarımı takmış sakin bir şarkı dinliyordum. Kafamın içinde hiçbir ses ya da bir düşünce yoktu. Sadece şarkı dinliyordum. Bir süre gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığım zaman daha iyi hissetmiştim kendimi. Şarkı beni bir ormandaymışım gibi hissettiriyordu. Kuşların seslerini duyuyor gibiydim... Derken şarkı bitmişti. Gözlerimi açtım. Aklıma kahvem gelmişti. Masadaki soğuyan kahveme baktım. Koltukta oturur pozisyona geldim. Kahvemi elime aldım ve içine baktım. Sonra ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Kahvemi döktüm. Bardağı tezgaha koydum ve içeri geçtim. Koltuğa oturup yaslandım. Akşam olmuştu. Babam Amerika'da kalıyordu. Bir gün önce gitmişti. Bu aralar dinlenmek istediğim için onunla gitmedim ve evde kaldım. Sıkıldığım için televizyonu açtım ve bir haber kanalına götürdüm. Geçen günlerde iki tane suçlu beraber hapisten kaçmışlardı. Bugün ise her ikisinin cesedi bulunmuş. Birisi onları alnından vurmuş. Hiçbir ipucu bulunamamış. Tabi katil bulunamamış. O kadar da önemli bir haber değildi. Bu yüzden televizyonu tekrardan kapattım. O sırada zil sesi geldi. Ayağa kalktım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda Matsuda'yı gördüm.

"Selam Lawli!"

"Selam. Geçsene içeri."

"Ha, yok ya. Bu sabah güneş gözlüğümü senin evinde unutmuşum. Onu almaya gelmiştim."

"Masaya koymuştun. Dur sana getireyim."

Dedim ve oturma odasına gittim. Masadaki gözlüğü aldım ve Matsuda'nın yanına gittim. Ona gözlüğünü uzattım.

"Teşekkürler L. Ben gideyim o zaman. Görüşürüz!"

"Görüşürüz."

Dedim ve kapıyı kapattım. Sonrasında oturma odasına gittim. Biraz öylece oturdum. Yapacak bir şey yoktu. Bu yüzden sıkılmıştım. Ayağa kalktım ve askılıktaki ceketimi alıp kapıyı açtım. Anahtarı alıp evden çıktım ve kapıyı kilitledim. Sonrasında alt kata indim. Ben bir üst katta, Matsuda ise bir alt katta oturuyordu. Kapısının önüne geldim ve kapıyı çaldım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Lawli?"

"Matsu ben dışarı çıkacağım. Bir şey almamı ister misin senin için?"

"Yok teşekkür ederim Lawli."

"Peki. Ben gidiyorum o zaman."

"Tamam. Kendine dikkat et."

"Ederim. Görüşürüz."

Dedim ve binadan tamamen çıktım. Biraz yürümeye başladım. Bir süre sonra kalabalık bir alana gelmiştim. Yan yana dizilmiş binaların yanından geçiyordum. O sırada biraz kilolu bir adam yanımdan geçerken omzu benim omzuma çarptı. Acelesi var gibi duruyordu.

"Önüne baksana lan!"

Dedi ve sinirli bir şekilde yoluna devam etti. Pek anlam veremedim. Sonrasında yoluma devam ettim. Biraz yürüdüm derken tam arkadan bir silah sesi geldi. Aniden bir panik yaşandı. Çocuklar ve kadınlar çığlık atmaya başlamışlardı. Herkes kaçıyordu. Hızlıca arkama baktım. Arkama baktığım anda bana çarpan kilolu adamın kanlar içinde yerde yattığını gördüm. Ama onu kim vurdu ki? O sırada gözüm bir binanın en yukarısına kaydı. Birisi vardı. Elindeki silahı görmüştüm. Ben baktığım anda silahını saklanmıştı. Yüzünü çok iyi göremiyordum. Ama kahküllerini görebiliyordum. Ağzını ise bir şey ile kapatmıştı. Tamamen siyah giyinmişti ve kapşonunu takmıştı. Herkes kaçarken ben ona bakıyordum. Insanlar bazen bana çarpıyorlardı. O sırada o ise sadece öldürdüğü adama baktı. Ölen adamın tam arkasında duruyordum. O sırada o silahlı adam ile göz göze gelmiştim. Uzun bir süre bana baktı ve parmağını dudağına koyarak (sessiz ol anlamında işte) bana baktı ve kayboldu. Bende hemen eve doğru hızlıca yürümeye başladım.

-Does Love Change People?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin