0.1

138 15 9
                                    

/Flashback/

"Bay Lee, benimle oynamanız için tüm parayı önünüze serebilirim. Sizinle çalışmak çok istiyorum."

"Bay Ghim, anlaşmamızı bozarsanız olucaklardan ben ve buradaki kimse sorumlu değil."

"Anlaşmamız bozulmayacak."

"Umarım!"

/Flashback End/

Küçük bir kıkırdama sesi ile Kwan'a doğru yaklaştı Minho.

"Kwan, hatırlar mısın? Benimle oynamak için can atıyordun...hani n'oldu?"

"Oynumuzun sonuna geldik Lee Know."

Minho'nun kıkırdaması gittikçe kahkahaya dönüşüyordu. Kwan ise bağlı olan iplerini çözmeye uğraşıyordu.

"Lee, aslında senin hiç bilmediğin birşey var."

"Hmm ne'miş o?"

"Benim polis olmam..."

Minho yüzündeki kahkayı silip ciddi bir ifade ile bıçağını eline aldı. Bıçağın sapının en kenarından tutup sivri kenarını Kwan'ın yüzünde gezdirmeye başladı...fazla bastırmadan.

"Bay Ghim, sencede fazlasıyla tehlikede değil misin?"

"Senden mi korkucağım Know? Öldür beni. Hadi!"

"Daha değil."

Kapının ani şekilde kırılıp açılmasıyla arkasını döndü Minho. Polis ekibiydi. Büyük bir kahkaha atıp ellerini havaya kaldırdı ve işaret yapıp korumalarının silah tutmasını engelledi.

"Teslim olduk komiserim. Zahmet etmenize gerek yok."

Minho çok sakin gözüküyordu. Pek umursamıyordu. Çünkü daha önceden ortak oldukları bir ekip daha vardı. Han Jisung'un ekibi ve kendisi. Onlara güvenmeyi seçti ne kadar iyi anlaşamasada.
Polisler Minho ve ekibini kelepçeleyip karakola aldıkları zaman Jisung ise masasında kahvesini yudumlayıp korumaların çalışmalarını izliyordu.

"Hyunsu! Daha hızlı ve seri!"

"Bay Han."

"Efendim Minki?"

"Bay Lee ve ekibi Genel Karakol tarafından tutuklanmış."

"Ah şu Minho... Gerçekten bazen psikopat gibi tutuklanmayı başarıyor. Neyse bize eğlence çıktı desene."

"Efendim ne yapmayı düşünüyorsunuz?"

"Ne kadar onu sevmesem, haz etmesem de...onun yardımlarının karşılığını vereceğim. Silahımı ve biraz benzin hazırla. Küçük birde ekip. Çabuk!"

"Emrinizdeyim efendim."

Jisung ise gülümseyip geçti. Kan ile kaos çıkarmayı çok seven biri için bu çok heyecan verici bir olaydı.
Minki, Jisung'un dediği herşeyi hızlıca hazırladıktan sonra Jisung'u alarak arabaya bindi. Genel karakola sürerken Jisung koltuğunda silahları dikkatlice inceliyordu. Bir tane taramalı tabanca görünce mutlulukla gülümsedi. Kesinlikle taramalıyı o kullanmalıydı. Ama şanslı küçük tabancasını görünce kafasında bir kararsızlık oluştu ve sonucu şanslı tabancası oldu.

"Bence bu tabancamın artık ismi olmalı... değil mi Minki?"

"Sizin kararınız efendim. Bu arada 2 dakikalık mesafe kaldı. Ekip hazırlanın!"

Minki korumaların başıydı. O yüzden korumalara Jisung'tan önce o emir verirdi.
Jisung benzini ve şanslı silahını aldıktan sonra kapıyı açmaya hazırlandı. İlk o başlatmak istiyordu çatışmayı... Bu yüzden istediği gibide yaptı.
Karakolun önüne silahı elinde şekilde arabadan indi. Güvenliklere gülümseyip sonrada vurdu.

"Bam...bam..."

2. Bölümü yarına atmayı düşünüyorum bitirebilirsem. Hem 2. Bölüm ile bu bölümü daha çok anlaşılır yapmış olucağım sanırım. Tek başıma pek fic yazmam o yüzden yanlışım olabilir. Sevmeniz umuduyla...

Trust My Fire || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin