"Bırak beni!"
Kollarımdan tutup beni kendine çekerken ondan kurtulmaya çalışıyordum. Ağzımı eliyle kapattı ve dilini boğazımda gezdirmeye başladı.
"Böyle yaparsan daha uzun sürer."
Ve devam ediyor. Dur artık! Dur!
Ağzımdaki elini ısırdım ve kaçmaya çalıştım ama yine yakaladı. Ağzımı kapatmadan bağırmayı başarmıştım.
Ona arkam dönük olduğu için olanları göremiyordum ama sanırım gitti. Yumruk sesleri gelmeye başlayınca arkamı döndüm. Kapıcı Ahmet Abi, Can Bey'i dövüyordu. Başı belaya girmesin diye araya girmek zorunda kaldım.
"Ahmet Abi yeter! Dur artık!"
Dolu gözlerimi görünce adamı bıraktı, sonra telefonunu çıkardı ve polisi aradı. O sırada da Özge gelmişti.
Bay Park ayağa kalkamıyordu, bu yüzden orda kalabildim. Polisler de çok geçmeden gelmişlerdi. Bizim de karakola gitmemiz gerekti.
İfadede her şeyi anlattım. Hem bana, hem de Ebru'ya yaptıklarını tek tek anlattım. Ahmet Abi'nin işlemi de bittikten sonra eve gittik.
Sabah kalktım, Özge'yi uyandırmadan işe gittim. Şansıma, kimse gelmemişti. Kafamı dağıtmak için işe odaklanmak istedim ama sadece 2 saat uyuyabildiğim için hiçbir şey yapamıyordum. Bilgisayarın başında uyuyakalmışım.
Belim, sırtım, başım, kolum her yerim ağrıyor. Neden burda uyuyakaldım ki? Saat de 1'e geliyor. Öğle arası olmuş. Ve beni kimse uyandırmadı mı?
Sandalyeden kalkıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp geri döndüm. Aslında çıkıp kendime kahve alacaktım ama Burak benden önce davranmış.
"Teşekkür ederim."
Beni odasına götürdü ve koltuğa oturttu, kendisi de yanıma oturdu.
"Anlat bakalım, neden uykusuz kaldın?"
"Anlatırım ama sadece dinleyeceksin."
"Tamam, anlat sen."
"Dün akşam yemekten sonra çiçek geldi, koca bi demet gül. Binanın arkasında buluşalım yazıyordu, ben de sen sandım ve gittim. Düşündüğün kişi ama merak etme, bana bir şey yapamadan Ahmet Abi geldi, kapıcımız. Karakola gittik ve sanırım ondan kurtulduk. Gece de bu olaylardan dolayı uyuyamadım."
"Öncelikle sana asla kırmızı çiçek göndermeyeceğimi söylemek isterim, aklında bulunsun. İkinci olarak da, iyi olduğuna emin misin? Madem iyisin, neden uykusuz kaldın?"
"Şoku atlatamamıştım ama şimdi iyiyim. Uyumak ve seninle konuşmak iyi geldi."
Ona döndüğümde yakınlığımızı farkettim ama geri çekilmedim. Dudaklarımdan öptü, ben de onunkileri öptüm.
"Sevgilim ol."
"Ne?"
"Çıkalım diyorum, sevgili olalım. Olur mu?"
"Olur."
O an dudaklarına muhtaç olduğum için hızlıca uzandım ve öptüm. Fazlasını istediğimi belli ettim, geri çevirmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ofis
Ficção Adolescente4 arkadaşın ofisteki masaları karşılıklıydı. Bir de müdürleri vardı yan odada. Çok yakışıklı ve vücudu yapılıydı, ofisteki herkes bayılırdı ona. Sert görüntüsünün aksine arkadaş canlısıydı. Burcu da en çok bu özelliğini severdi onun. Üst kattaki pa...