11

43 9 2
                                    

Chanyeol'le atışmıştık biraz, ama ne onun ne de benim içeri gidecek halimiz yoktu. O yüzden yan yana iki bankın birinde o birinde ben oturuyorduk.

Aradan on beş dakika geçmiş geçmemişti. Jeongyeon'un koşar adım yanımıza yaklaşmasıyla hafifçe yerimde doğruldum. Jeongyeon çantasını banka bırakıp bana baktı ve iç çekti "Hİç iyimser olamayacağım berbat görünüyorsun."

"Aksi mümkün değil." dediğimde Jeongyeon hafifçe omzumu sıvazlayıp buruk bir şekilde sırıttı ve "Geliyorum hemen." dedikten sonra Chanyeol'e doğru adımladı.

Aradı mı onu bilmiyordum ama Chanyeol'ün ona ihtiyacı olduğu götürmez bir gerçekti.

"Chanyeol." diye geveledi ağzında Jeongyeon ve ona iyice yaklaştı. Chanyeol de ayağa kalktı yavaşça ve Jeongyeon'a baktı sadece. 

Ağlamamak için kendini parçalıyordu Chanyeol. O zaten Baekhyun'un benden sonra en yakın olduğu kişiydi ama ben aradan çekilince hepten yakınlaşmışlardı muhtemelen.

Chanyeol birkaç saniye Jeongyeon'a baktıktan sonra sarıldı ona ve gözlerini sıkıca kapattıktan sonra titreyen sesiyle sayıkladı "Teşekkür ederim."

Chanyeol gözünü açtığında saniyelik göz göze geldik. Ama ben hemen gözlerimi kaçırdım. 

Benim de birinin bana böyle sarılıp büyük bir şefkatle her şeyin düzeleceğini söylemesine ihtiyacım vardı. Ama ben en yakınlarımı kendi ellerimle kendimden soğutmuştum...

Nayeon'dan

Dirseğimi duvara yaslamış, elim başımda oturuyordum boş boş duvara bakarak. Jihyo ve Jongdae de gelmişlerdi sanırsam ben baygınken. Momo yurtta kaldığı için çıkamamıştı.

"Nayeon bugün bizde kalırsın annenle kalmak istemezsin sen şimdi." dedi Jihyo sırtımı sıvazlayarak. Kolumu indirdikten sonra kafamı Jihyo'ya döndürdüm ve gülümseyip elimi bacağına koydum hafifçe "Babama giderim ben sen merak etme."

"Babanın haberi var mı ki?" diye sordu Jongdae. Kafa salladım ve saçlarımı karıştırdım "Kesin katılması gereken bir iş yemeği varmış gelemedi ama biter bitmez gelecek."

"Anlıyorum." dedi Jihyo ama garipsemişti. Muhtemelen kendi babası çoktan gelmiş olurdu onun başına gelmiş olsaydı.

"Madem ameliyatı iyi geçti yoğu bakıma alınacak bir şey yok biz ne diye burada dikiliyoruz ya!" diye yükseldi Dahyun çok da bağıramamış olsa da. Jongdae onun sırtını sıvazladı "Stres yapma bu kadar yok bir şeyi işte." 

"Başım çatlıyor benim ya." dedim ve ayağa kalkıp ortalıkta bir iki volta attım. Annem tartıştığımız için bizden olabildiğince uzak bir yerde oturuyordu. Suçlu hissettiğini de biliyordum bana karşı ama gelip özür bile dilemiyordu işte. 

Ben dolanırken Chanyeol yanımıza yaklaştı ve Jihyo'nun yanına otururken sordu "Ne dikiliyorsunuz burada?"

"Ameliyatı iyi geçmiş ama girmemize izin vermiyorlar." dedi Dahyun imalı bir sesle. Sonra da yerinden doğrulup sinirle söylendi "Yormamamız gerekiyormuş uyanınca görürmüşüz de."

"İyiliği için Dahyun sakin ol bir şeyi olsa söylerlerdi. "dedi Chanyeol sakin bir ses tonuyla. Ben duvara yaslanıp ona sordum "Sen neredeydin?"

"Bahçede." dedi  Chanyeol ve kafasını oynadığı ellerinden kaldırıp bana baktı "Kyungsoo'yla uğraşıyordum."

"Hala burada mı?" diye sordu Jihyo şokla .Chanyeol kafa salladı ve sırıttı garip bir şey söyleceği belli bir şekilde "Hatta Jeongyeon da yanında."

"Şaka gibiler gerçekten." dedim ve sinirli bir gülüş attım. Chanyeol'ün bakışları yumuşamıştı ama "Gerçekten suçlu hissetmeseler çeker giderler Nayeon öyle deme."

"Araları ne kadar bozuk olsa da oradaki Baekhyun ve Kyungsoo'yla Baekhyun'u hepimiz biliyoruz Nayeon yapma böyle." dedi Jongdae. Ben omuz silktiğimde Dahyun da beni desteklercesine konuştu "Yoldan geçen herhangi biri  de olsa ambulansı arardı zaten büyütmeyin bu kadar."

"Ama bunun Baekhyun'u Kyungsoo'ya karşı yumuşatacağını biliyor olmalısınız." dedi  Chanyeol. Derin bir iç çekip "Maalesef." diye sayıkladım ve Baekhyun'un odasına birkaç dakika önce giren doktorun çıkmasıyla kapıya döndüm.

"Kendine yeni yeni geliyor, şu anlık sadece biriniz görebilirsiniz." dedi doktor. Chanyeol de hafifçe öne atılıp sordu "Sonra görebiliriz ama değil mi?"

"Birkaç saat sonra. Geçmiş olsun." diyerek uzaklaştı doktor. 

Doktor uzaklaştığı an Dahyun bana döndü "Sen git Nayeon biz sonra da görürüz."

"Seni görmek ister şimdi ben sonra görürüm asıl." dediğimde Dahyun hafifçe omzumdan ittirdi beni gülümseyip. Ama gerilmiştim ve bu bile nefes alışımın daralmasına yetmişti.

"Dahyun bence sen gitsen daha iyi." dedi Jihyo ve iki omzumdan tuttu beni hafifçe ben cebimden ilacımı çıkartmış sıkarken. Ben de kafa salladım ve Dahyun'a döndüm "Ben çok kötü görünüyorum zaten ayakta birini görmesi daha iyi."

"Siz bilirsiniz." dedi Dahyun ve bana bakakalmış olsa da yavaşça odaya girdi. Jihyo bana döndü ve sordu yavaşça "Dışarı çıkmak ister misin biraz?"

"Olur." diye mırıldandığımda ikimiz bahçeye indik. Sinirim çok bozuktu, sinirimden ağlamaya başladım indiğimizde.

"Nayeon ne oldu?" diye sordu Jihyo telaşla. Elimdeki ilacı cebime soktum bir hırsla ve ona döndüm "Aptal gibi buna bile nefes alamadım Jihyo." 

"Canım benim." dedi Jihyo ve bana hafifçe sarılıp sonra da ayrıldı "Sinirin çok bozuk neye ağlayacağını bilmiyorsun resmen ama harap etme kendini artık bak Baekhyun iyi."

"Jisoo bir konuda çok haklı biliyor musun?" diyip burnumu çektim hafifçe ve alayla gülümsedim "Ben gerçekten abim olmasa bir hiçim."

"Baekhyun yine abi oldu durum gerçekten çok ciddi." dedi Jihyo. Ben hafifçe güldüğümde de elimi tuttu "Şimdi iyi değildir zaten Dahyun yanında olsun kendine iyice geldiğinde sen görürsün hem o kötü halini hiç görmemiş olursun."

Kafa sallayıp iç çektim hafifçe ve sırıttım "Ağlamayı bırakayım da biraz toplayayım bari o sırada."

"Aynen öyle." diyerek destekledi Jihyo da beni. Bizden gelmeyen bir öksürük sesiyle kafamı kaldırıp başımda duran Jeongyeon ve Kyungsoo'ya baktım. 

İkisi de ayrı sinirlerimi bozuyordu şu an.

Jihyo sakin kalmaya çalışarak onlara döndü "Baekhyun az önce geldi kendine."

Kyungsoo derin bir nefes alıp bankın kenarına tutundu ve hafifçe eğildi. Bacakları dahi titriyordu.

"Geçmiş olsun." diye geveledi Jeongyeon da. Kafa sallayıp buz gibi bir sırıtışla cevapladım "Sağ ol."

"Sen iyi misin?" diye sordu Jeongyeon bakışlarını benden ayırmadan. Yüz ifademi bozmadan sert bir ifadeyle sordum "Sence?"

"Tahmin etmesi zor değil." dedi Jeongyeon. Sonra da kısaca etrafa bakındı ama yine bana çevirdi bakışlarını "Nayeon hiç yeri değil ama ben çok özür dilerim."

"Evet hiç yeri değil hem de." dedim aynı sert tonla. Jeongyeon durakladı, beklemiyordu bu çıkışı. Çünkü önceki senelerdeki arkadaşlığımız boyunca ben hep grubun sessiz, tatlı, abisinin peşinden ayrılmayan şımarık olarak adlandırılıyordum.

"Jeongyeon,  Chanyeol'ün yanında olman beni mutlu eder hatta onu yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim." dedim ve hemen ardından ayağa kalkıp karşısında dikildim "Ama sakın şu an hassas halimden yararlanmaya çalışma."

"Hayır yok öyle bir şey." dedi Jeongyeon hemen. Ama tahmin edebiliyordum onun kafasındakileri. 

"Şu an benden uzak durun yeter çünkü ben muhtemelen hayatımın en kötü gününü falan geçirdim." diyerek hızlıca uzaklaştım oldukları yerden. Son pişmanlık bu sefer gerçekten hiçbir işe yaramıyordu.

Hate to Love You || KyungyeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin