Hayatımın o gün tamamiyle değişeceğini tahmin edemezdim.
O gün hayatımın değişeceğinden habersiz evimden çıktım ve kırmızı spor arabama binip hastaneye doğru yol aldım.
Bugün sadece 2 tane ameliyatım vardı, onun haricinde rutin işlerim bulunuyordu.
Ben Dilara Koç, 27 yaşında, orta boylu, uzun siyah ve ela gözlere sahip biriyim. Etrafımdaki arkadaşlarım eğlenceli bir o kadar da dengesiz olduğumu söylerler, dengesiz derken biraz patavatsızımdır. Aklımdan geçen dilimdedir, düşünmeden konuşur veya hareket ederim.
Beyin Cerrahı olamazsın diyenlere inat hatta kendime inat başarmıştım ve Türkiye'nin en iyi hastanesinde çalışıyordum.
Iki ameliyatımda başarılı geçmişti. İlki beyin tümörü olan 40 yaşında erkek hastamken ikincisi daha yeni doğmuş bir bebekti, beyni doğuştan su topluyordu ve Shunt(yapay damar) takılması gerekiyordu.
Ameliyattan çıktıktan sonra hemşire ile hastaların durumu hakkında konuşuyorduk.
"405 numarada ki Mustafa Bey ve 300 numaradaki Deniz Bebek sürekli kontrol edilsin ve an be an bilgiler bana geçilsin. Bir şey olursa hemen beni arayın. Özellikle de Deniz Bebek'e dikkat edilmeli."
"Anlaşıldı, Dilara Hanım." diyip elindeki dosyaya hastalar hakkında bir şeyler yazdı.
Biz konuşurken 35 yaşlarında yaralı bir asker yanımıza doğru bir kaç adım attı. Dudaklarından sadece "Yardım edin!" çıktı ve önümüzde düşüp bayıldı.
"Sedyeee! Sedye getirin!!" diye bağırdım etrafıma.
Hemen sedye getirildi ve hemen ameliyata alındı yaralı asker.
Üstünden sadece cüzdan çıktı. Kayıt için bilgilerini almamız gerekiyordu bu yüzden cüzdana baktım.
İsmi Kuzey Demir imiş, 35 yaşında, İzmir doğumlu binbaşı bir asker.
Cüzdandan asker kimliği de çıkınca hemen birliğine haber verildi.2 saatlik ameliyatın ardından çıkmıştı ve durumu iyiydi. Şansına kurşun hayati organlarından hiç birine gelmemişti. Ucuz yırtmış diyebiliriz.
Bir gün yoğun bakımda kaldıktan sonra normal odaya alınmıştı.
Kontrol için, Genel Cerrah Murat Bey, ben ve hemşire içeri girdik.
"Nasılsınız Kuzey Bey?" diyerek ışıkla gözlerine baktı ilk.
"Sadece başımda ağrılar var." dedi sağ eli ile başını tutuyordu.
"Hemşire size ağrı kesici iğne yapacak birazdan kendinizi daha iyi hissedersiniz. Ameliyatınız başarılı bir şekilde geçti, hiç bir komplikasyon gelişmedi, kurşunda şansınıza hayati organlarınıza isabet etmeden çıkmış. Bir kaç güne de taburcu edileceksiniz." dedi ve söze ben girdim.
"Siz bayılınca üstünüzden çıkan askeri kimlikten birliğinize ulaştık. Yarbay Özçelik kapıda sizinle görüşmeyi bekliyor." dedim ve biz çıktıktan sonra Yarbay içeri girdi ve 10 dakika sonra da çıktı.
"Kuzey Demir size emanet çocuklar." dedi.
"Emredersiniz Yarbay'ım." dedik ve rutin işlerimize geri döndük.
Öğle molasında önce kendi hastalarımın sonra da Binbaşı Kuzey Demir'in yanına uğradım.
Kendi hastalarımın durumu stabil gidiyordu.
"Ağrılarınız hafifledi mi? Biraz daha iyi misiniz?"
"Ağrılarım hafifledi ve iyiyim teşekkür ederim doktor hanım. Tek sorun şu uzayan sakallarım, uzun zamandır Irak'ta görevdeydim. İzniniz olursa tıraş olmak istiyorum.""Tabii ki, ben arkadaşlara diyeyim size tıraş makinesi ve gerekli malzemeleri ayarlasın."
"Çok teşekkür ederim." dedi gülümseyerek.
Çıkıp arkadaşlara gerekli malzemeleri getirmelerini söyledim ve onlarda getirdiler hemen.
"Ben tıraş olurum teşekkür ederim." dedi hizmetli abiye ama bir kaç kez denese de yapamadı çünkü hala ameliyatı taze idi ve hareket ettikçe yaraları ağrıyordu.
"İsterseniz ben yardımcı olayım size." dedim yanına yaklaşarak.
"Teşekkür ederim ama zahmet olacak." diyerek usturayı bana uzattı.
"Rica ederim ne demek hem Yarbay Özçelik, sizi bize emanet etti. Size iyi bakmak görevimiz." diyerek usturayı
aldım.Önce bir güzel köpük sürdüm yüzüne ve yavaş yavaş sakallarını almaya başladım.
Gözlerim gözlerine odaklandı bir an, okyanus yeşili gözlere sahipti.
Tıraşı bitmişti, nazikçe teşekkür etti.
"Rica ederim Binbaşım' dedim gülümseyerek.
O an dışarıdaki polenden kaynaklı burnum kaşındı ve parmağımın ucu ile burnumu kaşıdım.
Binbaşı burnumu işaret etti:
"Burnunuza köpük bulaştı." dedi.
Elimde köpük olduğunu unutup bir güzel yüzüme sıvamıştım köpüğü.
Bu halimi görüp kahkaha attı Binbaşı.
"Ne oldu, niye gülüyorsunuz Binbaşı?"
"Yüzünüz." dedi eliyle işaret ediyor bir yandan gülmeye de devam ediyordu."Yüzünüzde köpük yığını var." dedi aynayı bana uzatıp ve gülmesini durdurmaya çalışarak.
"Uppps! Sakarlığım ve unutkanlığım devrede anlaşıldı." dedim ve bende aynadaki görüntüme güldüm.
Yanımızda bulunan el havlusunu alıp yüzümdeki köpükleri sildim sonra.
"Siz dinlenmenize bakın. Görüşürüz."
"Gerçekten görüşür müyüz?" dedi.
"Görüşürüz Binbaşı'm." dedim ve çıktım.
Binbaşı'dan etkilenmiştim, galiba ilk görüşte aşk dedikleri buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZEY YILDIZI
ActionBir gün yaralı bir asker hastaneye gelir. Karnından vurulmuştur. Tam o sırada da Dilara ameliyattan çıkmış hemşire ile konuşuyordur. Dilara'yı gören Binbaşı, ona doğru bir kaç adım atar. "Bana yardım edin." der ve yanına bayılıp düşer...