Bu Hikayedeki her şey kurgudan ibarettir. Bu hikayede; küfür, şiddet ve ruhsal hastalıklar olucaktır. Daha fazlası olmayacaktır. Hassas kişilerin okumaması yönündedir.12 Kasım 2024
Masamdaki altın kadeh çiçeklerine baktım. Çiçeklerden pek fazla hoşlanmazdım. Sadece bu çiçekleri severdim. "Umut" anlamı benim hayata tutunma sebebimdi.
Umut etmeliydim. Belki yaşadığım onca şeye rağmen umut etmek aptallıktı ama yinede umut ediyordum.
Bir gün ağlayacağıma, bir gün gerçekten mutlu olduğum için güleceğime umut ediyordum.
Hayat bir gün gerçekten bana bir şans sunacağına umut ediyordum. Canım ne kadar yanmış olursa olsun ben umut etmekten asla vazgeçmeyecektim. Çünkü ben umut ederek yaşamıştım.
Ben sadece ela gözlü adamı kaybedince umudumdan vazgeçtim.
O elalar bu dünyadan gidince umudumdan vazgeçmiştim. Ta ki tekrar dönene kadar.
"Canan hazırlanmadın mı sen!" Diye diğer odadan Dora'nı sesi geldi. Odanın kapısını bir hışımla açtı.
"Hayrola!" Sesim biraz yüksek çıkmıştı "Askerlik arkadaşın mı var senin karşında, Canan diyorsun!" Sesim aynı tondaydı. "Ne diyim! Ayşe mi diyim."
Ayşe deme be kızım yarası var.
Boran'ın atmışını bulup, hala azgınlık peşinde koşan platoniği.
"Ablanın ben senin ablan. Büyüğün var senin karşında!"
"Benden önce doğmuş olman sana isminle hitap etmeyeceğim anlamına gelmiyor ama!"Senin o yeşil gözlerini oyup, o güzel dilini sökmek vardı ama neyse.
"Akşamada artık böyle gidersin!" güzelce baştan aşağı beni süzdü. Siyah tişört siyah pantolon vardı. "Ne var böyle giderim!" "CANANN!" Diye bağırması bir oldu.
İşaret parmağını bana salladı. "Eğerkii!"
Bir yeni gelin Nazgül edasıyla.
"Bu geceyi mahvedersen seni gebertirim!"
"Lan gece benim gece ama benden başka herkes umursuyor!" Diye mırıldandım. Ben bile sesimi zor duyarken Dora dediklerimi duymuş olacak ki "CANAN!" Diye kükredi.Kapıya gidip kolundan tutup dışarı fırlattım. Hiiiç çekemezdim şimdi. "Hiçç çekemem şimdi seni bay bay." Üzerime yürüyüp saçlarıma yapıştı.Benim ellerimde boş durur mu elbette hayır! Benim ellerimde onun saçlarına yapıştı. Sağ ayağımlada sol ayağına sert bir tekme attım. Ama o saçımı bırakmadı. Nefes nefese kıpkırmızı olan yüzlerimiz ve kesik nefeslerimizle hararetli bir ortam vardı.
"BIRAKK!" Diye bağırdı Dora. "İlk önce sen bırak!" Dedim kesik nefeslerim arasından. "Üç deyince beraber bırakıcaz!" Kafamın etini güzelce bir kopardı. "Ahh!" Dedim canımın acısıyla. Bende onun ki biraz daha çektim. Ondan da "Ahh!" Diye bir ses geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCILAR
General FictionGeçmişimizin getirdiği hayat yüzünden, geleceğimiz göremez olduk. Çocukluğumuzun gözyaşları zihnimizde dolaşırken, her geçen gün ellerimize birinin daha kanı bulaştı. Geçmişin getirdiği büyük ihanet. Hayatın verdiği acımasızlıkla, büyüyen beş çocuk...