Yeni bölümden selamlar!Eee nasılsınız?
Jeongin eve geleli bir buçuk ay olmuştu. Küçük İnsung geleli ise iki hafta olmuştu. Jeongin bu iki haftada kendine bir rutin oluşturmuştu. Sabah kalkıp işlerini hallediyor, kahvaltı hazırlıyor. Daeyeol'u uyandırıyor, Uyanan İnsung'u emzirirken kendi de bir şeyler atıştırıyordu. Daha sonra Daeyeol'un giyinmesine yardım edip İnsung'u hazırlıyordu. Birlikte okula giderek Daeyeol'u bırakıyordu. Eve gelince İnsung'u yatağına yatırıyor, üzerini değiştiriyor ve masayı topluyor. Bebeği uyanmış oluyordu. Bezini değiştirip, emziriyor ve tekrar uyumasını sağlıyordu. Şu anda da o rutinlerinden birindeydi. Kendine bir bitki çayı yaparak koltuğa yerleşti. Çayını içtikten sonra evi toparlayacaktı. O ara da prensesinin uyanacağını biliyordu. Çayını içerken aklına gelen şeyle hüzün çökmüştü. Jisung hala yoktu. Nasıl olacaktı? Bu bekleyiş ona da fazla geliyordu. Kapının çalmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Tek umudu İnsung'un uyanmamasıydı. Elindeki bardağı sehpaya bırakarak ayaklandı. Kapıyı açtı açmasına ama gördüğü kişiyle eli ayağa boşalmış yere düşmek üzereydi. Karşısındaki kişi
"Jeongin!" diyerek tuttu onu. Jeongin şok olmuş şekilde onu tutan kişiye bakıyordu. Kendini toplamaya çalışarak o kişiden uzaklaştı. Sonra sıkıca sarıldı ona. Daha sonra ayrılarak
" İçeri.. İçeri geçelim" diyerek kapıyı kapattı. Birlikte salona ilerlediler. Jeongin odadan çıkarak ilk yardım kutusunu alarak geri döndü. Jisung çoktan koltuğa oturmuştu. Jeongin Jisung'un yanına oturdu ve kutuyu da ortalarına koydu. Jeongin Jisung'a
"Bana doğru dön" demesiyle Jisung Jeongin'e doğru döndü. Jeongin Jisung'un yaralarına pansuman yapmaya başladı. Kan sızan yerleri kolonyalı pamukla silerek üflüyordu. Jisung canı yandığı için arada yüzünü buruşturuyordu. Jeongin yaralara tentürdiyot sürerek üzerlerine bant yapıştırdı. Sonra Jisung'un ellerine sırasıyla aynı işlemi uyguladı. Daha sonra kutuyu kapatarak odadan çıktı. Çöpleri çöpe atarak kutuyu yerine koydu. Jeongin mutfaktan bir bardak su getirerek Jisung'a uzattı. Jisung sudan biraz içerek masaya koydu. Jeongin yerine oturdu
"Nasılsın güzelim?" Jeongin histerik bir gülüş bıraktı.
"Gerçekten mi Jisung? Nasıl mıyım? Şimdi mi aklına geldim?"
"Jeongin böyle yapma lütfen"
"Böyle yapma mı? Jisung farkında mısın bilmiyorum? Neredeyse bir yıl oldu. Bak bir yıl! Son zamanlardan ulaşamadık bile sana!"
"Jeongin. Güzelim gerçekten açıklayabilirim"
"Açıkla zaten Han Jisung. Açıklamak zorundasın! Umarım! Umarım geçerli sebeplerin vardır yoksa"
"Ne yoksa Jeongin?"
"Yoksa burada bugün bitecek tüm ilişkimiz"
"Jeongin saçmalama!"
"Saçmalamıyorum ben! Bizimle ilgilenmeyeceksen! Eve gelmeyeceksen! Her gün senin için kendime eziyet etmeye değmez Jisung"
"Böyle bir şey yapmana izin vereceğime inanıyorsan. Yanılıyorsun Jeongin"
"Jisung ben her gün her gece seni bekliyorum. Acaba gelecek mi? Ne zaman gelir diye. Bıktım Jisung. Her gün canımın yanmasından, her gün endişelenmekten bıktım. Sana hala aşığım, evet hala çok seviyorum seni ama olmaz Jisung. Eğer geçerli bir açıklaman yoksa burada bitecek" dediğinde gözünden yaş firar etmişti.
"Jeongin olmayacak öyle bir şey"
"Han Jisung geçerli bir açıklaman yok gibi sanki"
"Hayır, hayır var"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Dert Etmeler / Jeonsung (Kısa hikaye)
Fanfiction"Konuşacak bir şey yok. Seni sonsuza kadar beklerdim. Senin için canımı da verirdim. Ama Han Jisung ben neredeyse bir yıl seni bekledim. Bir şey olur da başka haberin gelir diye her an diken üstündeydim. Daeyeol'a sürekli yalan söyledim. Senin yüzün...