Yeni bölüm zamanııı!
Nasılsınız?
"Minho hyung?" Minho Jeongin'n yanına oturdu.
"Ne yapıyorsunuz burada? "
"Karışık biraz"
"Anlat hadi. Ama önce sıcak bir yere gidelim. Şurada bir kafe var" diyerek ayağa kalktı Minho. Jeongin valizlerini alarak önden ilerlemeye başladı. Jeongin itiraz etmeden Minho'yu takip etmeye başladı. Kafeye girerek cam kenarında bir masaya oturdular.
"Ne içmek istersin? Ya da aç mısın?"
"Yok hyung. Sadece bir bitki çayı istiyorum"
"Tamam" yanlarına gelen garsona siparişleri verdi Minho. Cama vuran su sesiyle cama döndü Jeongin. İnsung yağmur sesine dönerek yağmuru incelemeye başladı. İlginç geliyordu cama vuran su taneleri miniğe.
"Anlat bakalım Jeongin" demesiyle Jeongin, Minho'ya baktı. Nereden başlayacağını bilmiyordu.
"Jisung döndü hyung"
"Ne zaman?!"
"Bu sabah yani yaklaşık üç saat kadar önce"
"Neredeymiş bu zamana kadar?"
"Dediğine göre ....... (Anlatmıyorum bir daha) ......" Jeongin anlatırken siparişleri gelmişti.
"Affettin mi peki?"
"Evet"
"İyi halt yedin. Ee affettiysen bu halin ne?"
"İnsung'u görünce beni onu aldatmakla suçladı" dediği anda gözünden damlalar düştü.
"Vay şerefsiz Jisung. Sen ne dedin?"
"Ben de eğer telefonlarımı açsaydı, beni geçiştirmeseydi öğreneceğini söyledim. Ben burada endişeden ölürken onu aldattığımı mı düşündüğünü söyledim. Sonra da eşyaları topladım. Mahkemede görüşürüz diyerek çıktım evden işte" derken gözlerindeki yaşlar hızlanmıştı. Sessiz olmaya çalışıyordu. Minho yerinden kalkarak sarıldı Jeongin'e. İnsung yağmuru izlerken uyuya kalmıştı.
"İyi yaptın sen. Boşver. Buluruz sana iyi bir avukat. Bekle burada ben hesabı ödeyip geliyorum" Jeongin bir kaç dakika kendine gelmeye çalıştı. Minho yanına geri döndü.
"Hadi gel bize gidelim"
"Chan hyung ne olacak?"
"Saçma saçma konuşma Jeongin. Sanki Chan seni alıp bağrına basmayacak gibi konuşuyorsun. Neler yaşadığını hepimiz biliyoruz. Hadi kalk bakalım" diyerek valizleri alıp kapıya ilerledi. Sağ tarafta kalan arabasına ilerledi.
"Hadi binin siz" diyerek elindekileri bagaja koydu.
"Hem Minchan özlemişti sizi" dediğinde gülümsedi Jeongin. Minchan, Minho ve Chan'ın 6 yaşındaki oğullarıydı. Minchan Daeyeol'dan ay olarak daha büyüktü. İnsung'un ağlamasıyla sessiz ortam bozuldu.
"Hyung daha çok var mı?"
"Geldik" diyerek otoparka girdi Minho. Birlikten arabadan indiler. Jeongin İnsung'un sırtını sıvazlamaya başladı. Minho hızlıca önden ilerlemeye başladı. Bir kaç dakika ardından eve girmişlerdi. Minho elindeki valizleri kenara bırakarak ellerini yıkadı.
"İnsung'u bana ver. Sen elini yıka" dediğinde Jeongin İnsung'u Minho'ya uzattı. Yerini bildiği lavaboya ilerledi. Ellerini güzelce yıkadı. Minho o ara çantadan çıkardığı bez ile İnsung'un altını değiştirdi. Jeongin geri döndü. İnsung sakinleşir gibi olmuştu. Tekrar ağlamasıyla İnsung' kucağına alarak emzirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Dert Etmeler / Jeonsung (Kısa hikaye)
Fanfiction"Konuşacak bir şey yok. Seni sonsuza kadar beklerdim. Senin için canımı da verirdim. Ama Han Jisung ben neredeyse bir yıl seni bekledim. Bir şey olur da başka haberin gelir diye her an diken üstündeydim. Daeyeol'a sürekli yalan söyledim. Senin yüzün...