BÖLÜM İKİ
TAROT KARTLARI
Bu dünyada insan zihninin algılayabileceğinin de ötesinde büyülü bir evren daha olduğuna inanıyordum. Bu büyülü evrenin kapılarını semboller aracılığıyla aralamak mümkündü, eğer onların altında yatan anlamları anlayabilirseniz bu dünyanın bir parçası olabilirdiniz bana göre.
Üniversiteye başlayacağım yaz, liseyi bitirmiş olmanın verdiği boşluk hissiyle birlikte merak salabileceğim ne varsa elimi atmıştım ve bunlardan biri tarot olmuştu. Tarot, benim için o büyülü dünyanın ta kendisiydi çünkü yüzyıllardan beri varlığını sürdüren sembollerle gözümün görebildiğinden daha fazlasını anlayabiliyor, kendime ve başkalarına ışık tutabiliyordum. O zamanlardan beri bu kartlarla konuşmak, onlar aracılığıyla farklı hikâyeler görebilmek beni stresten uzak tutan nadir şeylerden biri haline gelmişti. Bir tarot destesinin içinde 78 adet kart bulunurdu ve bu kartlarla yapabileceğiniz şey aslında bilinenin aksine fal bakmak değildi, daha çok sembollerin ışığında bir şeyleri fark edebilmekti. Tarot okuyabilmek bir düş görmek gibiydi; eğer yeterince dikkatli olursanız düşünüzün size ne anlattığını anlayabilir, bilinçaltınızın köhne koridorlarında korkusuzca dolaşabilirdiniz.
Elimdeki kartları karıştırırken "Bu sefer ne soracağız?" diye sordum karşımda oturan arkadaşıma. Provadan çıkmış ve biraz laflamak için akademinin yakınlarında bir yere oturmuştuk. Tarot kartlarım yanımda olduğundan ötürü konu her zamanki gibi dönüp dolaşıp buraya gelmişti ve şimdi Ecem'e kart açacaktım.
"Bu sefer beni sormayacağız." Garsonun masamıza siparişlerimizi koymasını beklerken kısa bir anlığına duraksadı. "Senin çıtırı soracağız."
Hiçbir şey anlamadığım için çattığım kaşlarımla ona baktım. "Kimmiş ya benim çıtır?"
"Cenker işte."
"Cenker mi?" Aldığım cevapla minik bir kahkaha atmadan duramadım. "Ben de ciddi bir şey soracağız sanmıştım."
Kartları karıştırmayı bırakıp destemi masamın üzerine koydum ve kahvemden bir yudum aldım. Anlaşılan espri yeteneği düşük bir arkadaşım vardı çünkü Cenker'le hiçbir zaman aramızda 'benimki' olabileceği bir yakınlaşma yaşanmamıştı ve bunu biliyordu.
Ecem benden dört yaş daha büyüktü, kaldı ki ben yirmi üç yaşına girmek üzereydim fakat buna rağmen hâlâ yirmilerinde oluşundan ötürü müdür bilinmez, beyaz atlı prenslere ve peri masallarına inanmayı asla bırakmazdı. Bu konuda da haksız sayılmazdı çünkü mutlu sona imza atacaklarından emin olduğum güzel bir ilişkinin içerisindeydi uzun bir süredir. Ecem'le aynı tiyatro akademisinde çalışıyorduk, oyunlar yazıp oynuyor ve bunu her hafta seyirciye sunuyorduk. Akademide tanıştığımız için arkadaşlığımız çok uzun süreli değildi ama Ecem'i seviyordum, öyle ki aramızdaki yaş farkına rağmen çok iyi anlaşıyorduk. Yine de bazen ona katılmadığım oluyordu, ben gönlümü uzun bir süre önce insanlara kapatmıştım çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYÂL: Azize'nin Sırrı (KİTAP OLUYOR)
Ciencia FicciónHer an, her yeni bir karar alışımızda ya da attığımız her adımda, farkında bile olmadan yepyeni evrenlerin yaratılış kapısını açıyoruz. Aden, başarılı bir tiyatro oyuncusu olduğu hayatında aynı zamanda tarot kartlarına da ilgi duyan genç bir kızdı...