Shinobu akşam yemeğini hazırlarken bile oldukça gergindi. Kendini hem çok mutlu hemde çok haratsız hissediyordu. Bu aslında daha çok utanma sonrası gelen o hafif haratsızlıkla aynıydı. Giyuu da ona yardıma gelmek istese de mutfağa gitmekte zorlanıyordu. Öpüşmelerinin ardından 2 saat geçmişti ve hala ne bu konu ne de başka bir konu hakkında tek kelime bile etmemişlerdi. Sadece göz göze geldikleri her an yüzlerini çevirip kızarmış yüzlerini birbirlerinden saklıyorlardı.
Giyuu en sonunda utanmaya bir son verip Shinobu ya yardım etmeye gitti. İçeri girdiğini hisseden Shinobu yüzünü dönmedi. Hazırladığını gördüğü iki tabağı yanından aldı ve yüzüne baktı. Shinobu hala bakamamıştı ama yüzü onu ele veriyordu. Giyuu bu sessizliğe son vermek için konuşmayı başardı.
G: " bunları sofraya götüreceğim Kochou, yardım edebileceğim başka bir şey var mı? "
Sh: " eee, şimdilik yok Tomioka - san. Ben birazdan geleceğim. "
Giyuu tabakları içeri götürünce Shinobu yutkunmayı başardı. Biraz daha oyalandıktan sonra bunun bir yere varmayacağını bildiğinden dolayı sofraya gitti. Herşey hazırdı ve yemeye başladılar. Henüz konuşmamışlardı. Bakalım bu sessizliği kim bozacaktı. Ve çok geçmeden gene Giyuu konuştu.
G: " hava kararmak üzere Kochou, yemeğimizi bitirip göreve çıkmalıyız. Sen mutfaktayken şerifin yardımcılarından biri geldi ve gereken bilgileri verdi. İlk yılanı avlama vakti geliyor. Herşeye karşı yine hazır olmalıyız. "
Sh: " haklısın Tomioka - san, köyün içine gizlenen bütün iblisleri tek tek yok etmeliyiz. Mümkün olduğunca hızlı olarak. Asami nin yanlız kalması gerek ki işini çabuk bitirelim. "
G: " evet öyle, ben bitirdim şimdiden. Gidip hazırlanacağım sende çabuk ol olur mu? "
Sh: " tamam Tomioka - san, ben hemen gelirim. Aa- "
Konuşmak istedi ama durdu. Giyuu da odadan çıkmıştı zaten. Ona söylemek istediği bazı şeyler vardı ama bunu bir türlü dile getiremiyordu. Konuşmak istediği her an dili tutuluyordu. Ve geçen 2,5 saat boyunca her bir anda o anı hatırlayıp gülümsemeden duramıyordu. Artık onu gördüğü her an kalbi bir tık daha hızlı atıyordu ve Shinobu buna hakim olamıyordu. Eğer bir gün bunu söyleyebilirse herşeyin çok daha güzel olacağını bilseydi. Bir an dahi duraksamazdı. Ama anlaşılan bu işler biraz zaman alıyor. Zamana ihtiyaçları var.
Shinobu yemeğini bitirdi ve hemen hazırlanmaya gitti. Havanın karanlığında dışarı çıktılar. Yeniden çatılara çıkıp etrafı gözlemeye başladılar. Yine görünürde pek bir şey yoktu. Öncelikle bulunduğu eve gitmeleri gerekiyordu. Geldiklerinde tıpkı bekledikleri gibi kimseyi bulamadılar. Anlaşılan bir plan peşindelerdi. Ne planladıklarını hızlıca öğrenmeleri gerekiyordu. Bu yüzden iki ye ayrılıp etrafı iyice kolaçan etmeye karar verdiler.
G: " sağ tarafı ben kontrol ederim Kochou, sende sol tarafı iyice araştır eğer birşey bulamassak köyün etrafına da bakmamız gerekecek. "
Sh: " olur Tomioka - san, birşey bulamassak burada buluşalım. Nerede toplandılar bilmiyoruz ama bulursak hepsini yok etme fırsatı bulacağız. O yüzden biraz acele edelim. "
G: " pekala, hadi gidelim. "
Sh: " Tomioka - san? "
G: " efendim Kochou "
Sh: " şeyy, lütfen dikkatli ol olur mu ? diyecektim.
G: " olurum. Lütfen sende dikkatli ol. "
Sh: " olacağım... "
Ayrılıp bölgelerini iyice kontrol etmeye başladılar. Fakat bir iki küçük olay dışında hiçbir şeyle karşılaşmadılar. İblisler her ne planlıyorlarsa ciddi bir plan yapmış olmalılardı. Amaçları zaten belliydi. Bu hashiraları öldürerek kibutsuji muzanın takdirini kazanmaktı. Amaçlarına ulaşabilecekler miydi? Yoksa tıpkı öncekiler gibi planları geri tepecek ve yok mu olacaklardı.