Zaman ne de çabuk geçiyor Mona,
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Sezai Karakoç
Ayça Özefe & Çağan Şengül, Ateş Düştüğü Yeri Yakar
Salon tıklım tıklımdı. Üzüldüm bir an. İnsanlar hayat meşgaleleriden bir anlık da olsa kurtulabilmek için gelmişlerdi bu gösteriye. Ama üzüntü anlıktı. Dışarıda akıp giden hayat kimin umrundaydı şuan, kimler şu an ölmüştü ya da kaç bebek doğmuştu? Kimler hayatlarını değiştirecek bir karara imza atıyordu ya da kimler bu karardan eli boş dönüyordu?
Elimde artık bir yan flüt vardı. Hala perde yarı açıktı. Hala itina ile dinleyenler vardı. Saygıyla dinliyorlardı.
"Kardeşiniz var mı?" diye sordum seyirciye doğru. Onlara izin vermeden ben konuşmaya başladım. "Benim yok. Keşke olsaydı derim çoğu zaman, sonra aklıma kardeş olan iki tanıdığım gelir. Gerçi artık birisi yok ama onların hikayeleri beni her zaman kardeşlikten soğutmuştur." İç çektim, bir kardeşin ablasına bunları yapabilmesi beni hep korkutmuştu. "Size bir soru soracağım ve dürüstlükle cevaplamanızı isteyeceğim." Dedim piyanoya yaslanmayı bırakıp ayağa kalkarken. "Beni bu gösterinin sonunda ellerim kelepçeli bir şekilde salondan çıkarken göreceksiniz. Ama her şeyden önce şunu merak ediyorum, eğer ülkesi için savaşan bir asker olsaydınız ve ülkenizi kurtarmak için ailenizi kendi ellerinizle yok etmeniz gerekseydi bunu yapabilir miydiniz?"
Salondaki sessizlik bana cevap niteliğindeydi.
"Bir kardeşiniz olduğunu hayal edin. İkinizde aynı amaçlar doğrultusunda bir bayrak altında mücadele veriyorsunuz. Fakat bu mücadeleye girerken size belirli şartlar koşuldu. Bu şartlara uymazsanız kendinizi öbür tarafta buluyorsunuz. Bir adalet sisteminiz var, ülkenin adalet sisteminden çok daha farklı işliyor. Devletin elinin kolunun bittiği yerde siz giriyorsunuz devreye. Size terörist diyorlar, onların yapamadıklarını yaptığınız için. Kardeşiniz bu koşullara uymuyor ya da ihanet ediyor," güldüm trajikomikti. "ve size üstlerinizden onu ortadan kaldırma görevi veriliyor. Siz bu görevi yerine getirebilir miydiniz?"
5- Yıllarca Gidilen Yollar ve Karakol Köşeleri
"Sarah Nomin kim, tanıyor musunuz?"
"Hayır."
"Sevgilinizin hesabına her ay yüklü miktarlarda para yatıran bir kadını tanımadığınızı mı söylüyorsunuz?"
"Tanımıyorum."
"Üvey kardeşinizin kocası ile sevgilisiniz, ve şansa bakın ki üvey kardeşiniz sevgiliniz ile evlendiği gün öldü, bana hiç trafik kazası mavalını okumayın, arabanın hakimiyetini kaybetti yalanını da okumayın. Bunun kasıtlı bir cinayet olduğu belli. Eski dosyaları inceledim biraz, sürücü Özgür Karaca'nın direksiyon hakimiyetini kaybettiği buna bağlı olarak kazanın gerçekleştiği yazıyordu. Fakat kazanın yapıldığı civarda hiçbir lastik izine rastlanmadı. Direksiyon hakimiyetini kaybeden bir kişi niçin hiç frene basmasın?"
"Arabayı kullanan kişi müvekkilim değildi." Sesi ile beraber Veda'ya döndüm. Onunla şu iş bir bitsin çok kötü kavga edecektim.
"Ekip kelimesi size hiç tanıdık geliyor mu Eylem Hanım?" Eylem duraksamadan cevap verdi. "Hayır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİBRİT İLE BARUT, METASTAZ
ActionTarih, 06.12.2017 Biri cansız; tam dört beden bir salonda kaldı o gün. O salondaki hiç kimsenin bir cinayet işlemeye cesareti yoktu. O salondaki hiç kimsenin cinayet işlemeye mecali yoktu. Kimsenin gözlerinden tek damla yaş dökülmezken, geçmiş he...