IV

130 14 6
                                    

O gün minho ile güzel vakitler geçirmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


O gün minho ile güzel vakitler geçirmiştim. Beraber kirazlar yemiş ne kadar sıradan olsa bile kulaklarımıza kirazlar takmıştık. Bu sıradan şeyler minho ile beraberken çok eğlenceli bir hâl alabilmişti.
Tabi bazen minho kalbimi yerinden çıkaracak şeyler söylemişti, Minho bana Kiraz çiçegi demişti ona anlamını sorduğum zaman beni şu şekilde yanıtlamıştı.
"Anladığın üzere kirazlara bayılırım fakat eğer kiraz çiçekleri olmazsa kirazlar bir hiçtir. Ve bugün fark ettim de seninle yeni tanışmama rağmen yüz yıllardır hayatımda gibisin bu yüzden sen olmadan da ben bir hiçim jisung"

Bu güne kadar kimse tarafından böyle bir iltifat almamıştım doğrusu ben iltifat da almazdım. Kimse onların hayatında olduğum için mutlu falan olmazdı.  Hayatımda da çok kişi yoktu ki iltifatlar alayım.

Ama o gün minho bana böyle bir şey demişti. Mutluluk hissini iliklerime kadar hissetmiştim.

Şimdiki zamana gelecek olursak. Yine okuldayım ve kitap okuyorum. Fakat içimden bir ses sürekli bahçeye çıkmamı bir ihtimal minho'yu görebileceğimi söylüyor bense ona yine bağırarak karşılık veriyorum "Neden minho'yu görebilmek için böyle saçma bir şey yapayım!" Diyorum ancak her şeye rağmen içimde ki ses ağır basıyor.

Sıradan kalkıp bahçeye çıktığımda bankta minho oturuyordu. Yine içimde ki sesi dinleyerek onun yanına gittim.

"Selam minho"

"Selam jisung"

"Ne yapıyorsun burada tek başına?"

"Sessizliği dinliyorum"

Tam bu an minho da kendimi görmüştüm. Koridorda yavaş yavaş yürürken o kadar sese rağmen kendi içimde ki sessizliği dinlemiştim ve şu an minho da aynısını yapıyordu.
Kafasını yukarıya doğru kaldırıp gözlerini kapattı ve gülerek konuştu minho.

"İlk defa bu kadar ses varken nasıl sessizliği dinliyorsun aptal demeyen bir kişiyle konuşuyorum galiba"

"Seslerin arasında sessizliği dinlemek, yağmurun sesinin çok fazla olmasına rağmen içinde ki sesleri dinlemenin sana daha cazip gelmesi gibi bir şey"

"Ya da dalgaların arasında dalga seslerini duymayıp denizi izlemek"

"Veya yemek yerken çatal kaşık seslerini değil ağzında yemeği parçacıklara ayırırken ki sesi duymak gibi bir şey"

"Benzetmen gerçekten eşsiz jisung fakat benim tam olarak hissettiğim seninle konuşurken sadece seni duymam diğer seslerin var olduğunu unutmam gibi bir şey, ya da sana bakarken diğer insanların yüzlerini unutmam gibi"

Minho yine aynı şeyin olmasını sağlamıştı. O gün kiraz ağacının yanında bana dediklerinde hissettiğim şeyi şu anda hissediyordum.
Bana bir anda böyle şeyler demesi gerçekten kalbime zararlıydı.
Sessiz kaldığımı fark eden minho gülümseyip gözlerini açarak bana döndü.

"Kiraz çiçeği hadi seni diğer arkadaşlarım ile tanıştırayım"

"Başka arkadaşlarında mı vardı?"

"Var tabiki gel benimle"

Minho elimi tutup beni bahçenin diğer köşesinde olan çardağın yanına götürdü. Minho parmağıyla oturan kişileri gösterip konuşmaya başladı önce kaslı bir çocuğu işaret etmişti.

"Bu changbin kendisi tam bir kas torbası"

Sonra gamzeli tatlı bir çocuğu işaret etti

"O jeongin grubun en küçüğü ve tatlısı diyebiliriz"

Parmağı bu sefer çilli şirin bir çocuğa gitti

"Oda felix çilli bir civciv"

Bu sefer de uzun boyuyla kendini belli eden kişiyi işaret etti

"O hyunjin"

"Oda chan"

"Bu seungmin"

Ve minho en son olarak bana dönüp beni işaret etti.

"Ve Han Jisung"

Adının felix olduğunu öğrendiğim çocuk ellerini çırparak konuşmuştu.

"Bu çocuk sincaba benziyor"

Herkes felixe kahkaha attıktan sonra bana sevecen bir şekilde el salladılar.
Minho kolumdan tutup beni boş olan yere oturttu yanıma da kendisi oturdu. Sol tarafımda oturan felix gülerek konuştu.

"Jisung sen bu okulda yenisin öyle değil mi"

Başımı evet dercesine sallayınca omzumu pat patlayıp konuştu.

"Güven ellerdesin jisung'cum burada dağ gibi felix var"

Hyunjin denilen çocuk ise iğrenir gibi felix'e bakıp konuşmuştu.

"Dağ mı? Felix'cim senden anca bayır olur"

"Kırıldım şu an hyunjin'cim"

Neden grupta ki herkes cim'li konuşuyordu bilmiyordum ama ortam gerçekten güzeldi.

Bir kaç dakika onlarla beraber konuşmuş ve samimi olmuştum hayatımda geçirdiğim en keyifli dakikalardan biriydi. Ama zil çalınca içeriye girmek zorunda kalmıştık.
Minho, changbin, chan ve hyunjin aynı sınıftalardı.
Seungmin ve felixte aynı sınıftaydı. Jeongin ise tam karşıda ki sınıfta ben gibi tekti.

bir kaç tenefüs böyle geçmişti bahçede minho ve diğerleri ile buluşup konuşmuştuk hepsi de iyi kişilere benziyordu güzel anlaşmıştım şimdi ise okul çıkışıydı minho beraber gitmeyi davet etmişti fakat ben annemi yalnız bırakmamak için annemle gideceğimi söyleyip arabanın yanında annemi beklemeye başladım. bana doğru ilerleyen annemi görmem ile yerimden doğruldum. 

arabanın kilidini açtığını görünce kapıyı açıp arabaya bindim. annemde binip arabayı çalıştırmaya başladığı sırada konuşmaya başladı.

"yeni arkadaşlar edinmişsin diye duydum"

"evet minho nun arkadaşları"

"güzel arkadaş edinmene sevindim"

anneme gülümsedikten sonra yine dışarıyı izlemeye başladım.



***************

bu ficimi yayından kaldırmak ya da burada bırakmak istiyorum sanki ficte oturmayan şeyler var gibi.  sizce ne yapayım?

Cherry | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin